Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

XX. ULUSLAR ARASI HAVANA KİTAP FUARI’NDAN İZLENİMLER




Toplam oy: 1500

ORDA BİR FUAR VAR UZAKTA
Adnan Özer/Havana

Türkiyeli bir kitapsever olarak yapılacak en büyük çılgınlıklardan biri kitap fuarı için Havana’ya gitmek olsa gerek. Maksat gezi olsa anlaşılır bir şey, bir fırsatını bulup bu nostaljilerin nostaljisi kente gitmek, oradan tropik turizm cenneti  Varadero’ya uzanmak sağcısı solcusuyla kimbilir kaç kişinin düşlerindedir. Müzik, dans, kokteyller de şöyle dursun. Güneş, deniz, kumsal klasiğinin Karaib sayfasını da hiç açmayayım, şu Mart günleri hatırlanacak soğuklar yaparken şaka gibi kaçacak.

Uluslar arası Havana Kitap Fuarı Küba’nın kışında yapılıyor, Ocak gibi Şubat’ta oranın kışı. Bizler için sonbahar tadında, bazı günler de pastırma yazı kıvamında. Şiddetli de olsa kısa süren yağmura bir diyeceğiniz yoksa gezmek için iyi bir zaman.

Havana’ya bu üçüncü gidişim, orada geçirdiğim zaman dolayısıyla da dört mevsimini tanıyorum. Bunlar bizim bildiğimiz mevsimler değil yine de. Kimlik bunalımındaki havanın halleri diyebiliriz. Bazen uçlara savrulduğu oluyor; ısının 17 derecenin altına düşmesi, kasırgalar, beri yanda -uzun yazlarda- ısının gölgede 40 derecenin üstünde seyretmesi, başka bir felaket olan nemin cehennemi saunası.

Bu seferki, halk deyişiyle hem ziyaret hem ticaret anlamında bir geziydi. Sabitfikir’de konumuz kitap olduğuna göre sadede gelelim.

Uluslar arası Havana Kitap Fuarı 19 yıldır her Şubat ayının ikinci haftasını izleyen on gün içinde yapılıyor. Bu yıl 11-21 Şubat uygun görülmüş. Ben son dört gününe yetiştim.

Havana kitap fuarından yeterince izlenim edinmek için bu süre yeterli mi? Bence yeterli. Bakın anlatayım.

Ulaştığım günün sabahında, yani 18 Şubat günü saat 10.00’da orada geçireceğim günlerde bana gönüllü rehberlik edecek olan Octavio (Gonzalez) ile turistik semt olan Habana Viaja’daki Hotel Saratoga’nın önünde buluştuk. (23 yaşına yeni girmiş olan bu delikanlı benim 30 yıl önceki arkadaşımın iki oğlundan küçüğü.) Saratoga’nın kafesinde birer cortado (nispeten hafif kahve) salladıktan sonra ver elini fuarın düzenlendiği Fortaleza kalesi... (Tam adıyla Fortaleza de San Carlos de la Cabana, Havana limanı girişinin doğu kısmındaki tepede yer alıyor. 1763-1774 yılları arasında inşaası gerçekleştirilmiş, hamisi de İspanya kralı III. Carlos. İki geniş hendekten sonra merkezine varılabilen kale hakkında ilginç bir not geçelim; Küba Devrimi esnasında kalenin fethi Ernesto Che Guevara komutasındaki güçlere nasip olmuş, 3 Ocak 1959 günü.)

Kalenin dışındaki geniş park alanının aşağılarına dek uzanmış kuyruğa giriyoruz. Yanıyla yöresiyle manzara şu: sanki Havana kent yönetimi “kitap açılımı” yapıyor da duyan gelmiş. Hem de çoluk çocuk. Bu manzara hiç değişmedi, hafta sonu daha da kalabalık, daha da ailecek. Havana kitap fuarı çocuklar ve gençler için düzenleniyor sanki. Esikisiyle yenisiyle bol bol çocuk kitabı vardı. Küba “Leer es crecer” - “Okumak yetişmektir” diyor zaten. Fuarın sloganı bu.

Gözüm entelektüel denilebilecek tipler arıyor. Etkinlik salonlarında profil değişiyor, oralarda “culto” denilen düzenli kitap okurlarını görüyorum. Jose Lezama Lima, Nicolas Guillen, Alejo Carpentier gibi çağdaş Kübalı yazarların adı verilmiş salonlarda neredeyse saat başı bir etkinlik var.

Şimdi gelelim kitaplara. Kitapların % 99’u İspanyolca, böyle olunca da şu “uluslar arası” iddiasını gösteren ibare de havada kalıyor. Katılan yayınevleri hep Latin Amerika ülkelerinden. İspanyol yayınevleri de var tabii. Birkaç kültür ve edebiyat vakfının standları görülüyor ordan. Peki Hispanist araştırmacılar için bir zenginlik gösteriyor mu? Buna da olumlu yanıt vermek güç. Hatta günümüz Küba edebiyatını araştıracaksınız diyelim, bu bakımdan da sınırlı kitap varlığı ile karşı karşıyasınız. Küba son 20-25 yıldır yazar ihraç eden bir ülke. Hem de iyi yazarlar. Onların kitapları başta İspanya olmak üzere Meksika gibi gelişmiş Latin Amerika ülkelerindeki yayınevlerinden çıkıyor. Ya da birtakım yardımlarla içerideki yayınevleri tarafından yayımlanıyorlar. Örneğin birkaç yıl önce Arjantin’in sağladığı finansla tam 100 yeni yapıt basılmış. Venezüella’nın da böyle katkıları var haliyle. Küba, nüfusuna oranla en çok yazar yetiştiren -sporcu ve müzisyenin yanısıra- ülkelerden biri, belki de birincisi. Yazar ve eleştirmen Amir Valle’ye göre sadece 80 ve 90 kuşağı yazarlarından 60 kadarı uluslar arası ödüllere değer görülmüş durumda. Bunlar arasında Leonardo Padura, Abilio Estevez, Antonio Orlando Rodriguez gerçekten de dünya çapında üne sahipler. Bizim yayıncılarımız bugünlerde edebi yapıtları satmakta zorlanmasalardı Türkçeye çevrilmiş olurlardı. Alejo Carpentier, Cabrera de Infante, Miguel Barnett ve Oscar Hijilejos (son ikisi hayatta) Türkçeye kazandırılmış Kübalı çağdaş yazarlar. Arada çok önemli bir eksik var, o da Jose Lezama Lima. Lezama Lima (1910-1976) bizde Ahmet Hamdi Tanpınar neyse Küba’da da o. Tabii çağdaş Latin Amerika edebiyatının devlerinden. Bir şekilde atlanmış. XX. Yüzyılda bu değerde az yazar var, söylemiş olayım. Havana’nın Colon semtindeki aynı adlı büyük mezarlıkta mermer lahtinin karşısında kendimce özür diledim bu büyük ustadan. İbrahim Ferrer’in 50 metre aşağısında yatıyor.

Kısa notlarla XIX. Uluslar arası Havana Kitap Fuarı

- Fuarın Küba adına onur konukları bu yılın Ulusal Edebiyat Ödülü sahibi Reynaldo Gonzalez ve Sosyal Bilimler Ödülü sahibi Maria del Carmen Barcia idi.

- Ülke olarak onur konuğu Rusya’ydı. Zaten açılışı Devlet Başkanı Raul Castro ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov birlikte yapmışlar. Rusya’dan başta Türkiye’de iyi tanınan Yevgeni Yevtuşenko olmak üzere Eduard Uspenski, Natalia Vanjanen gibi isimler fuarda boy gösterdiler.

- Yabancı davetliler arasında 1991 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Güney Afrikalı Nadine Gordimer, Kanadalı Margaret Atwood, Brezilyalı Frei Betto fuara ayrı bir önem kattılar.

- UNESCO tarafından verilen Jose Marti Ödülü fuarda sahibine sunuldu. Ödülü bu yıl Martinikli denemeci Chiqui Viciosa aldı.

- Jose Lezama Lima’nın 100. Doğum Yılı anması burada yapıldı.

- İspanya İç Savaşı’nın bir ikinci kurbanı şair Miguel Hernandez’in de 100. Doğum Yılı anması vardı. Kübalılar bu anma dolayısıyla iyi bir Miguel Hernandez biyografisi hazırlayıp basmışlar.

- Küba Kitap Enstitüsü, Casa de las Americas ve Alia Vakfı tarafından konulmuş Julio Cortazar Hikaye Ödülü’nün takdimi için zaman ve zemin kitap fuarı olarak seçilmişti. Kübalı genç hikayeci Emerio Medina ödülün sahibi oldu. 

- Fuarda Orhan Pamuk da dahil hiçbir Türk yazarının kitabı bulunmuyordu.  

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.