Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

10 soruda kitap sansürleri



Toplam oy: 418
Bu kitaplar sanıldığının aksine, bundan böyle yasaklı olmayacak. Çünkü yerel yönetimler düzeyinde ortaya atılan sansür talepleri, Milli Eğitim Bakanlığınca onaylanmadı.

 

ELİF BEREKETLİ

 

Bir süredir yalnızca edebiyat gündeminde değil, Türkiye gündeminde de hararetle tartışılan bir konu var: Kitap sansürleri. Birkaç ay var ki, hemen her hafta bültenlere yeni bir yasak haberi düşüyor. Her kafadan da başka bir ses çıkıyor elbette. Belki siz de bizim gibi her okuduğu yazının peşinden gitmeyi tercih etmeyenlerdensinizdir diye düşündük, kitap yasakları mevzusunu 10 soruda sizler için derledik. Gelin hatırlayalım.

 

 

1. SON DÖNEMLERDE KARŞILAŞTIĞIMIZ SANSÜR HABERLERİ NELERDİ? 

 

Önce Yunus Emre'nin Cennet Cennet Dedikleri şiirinin; daha sonra da Kaygusuz Abdal'ın Nefes şiirinin bazı dizelerinin Milli Eğitim Bakanlığı'nın Talim Terbiye Kurulu ve Yazarlar Kurulu'na takıldığı haberini aldık. Haberler devam ediyordu: İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı Kitapları İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu'nun John Steinbeck'in Fareler ve İnsanlar adlı eserinin bazı bölümlerini sakıncalı bulup okullarda okutulmamasını talep etmişti. Aynı günlerde Milli Eğitim Bakanlığı'nın İstanbul İlçe Müdürlüğü'nün Şikayet Hattı'na ulaşan bir ihbar üzerine Şeker Portakalı kitabını okutan bir öğretmen hakkında soruşturma açıldı. Bunu, Muallim Naci'nin Ömer'in Çocukluğu, Zeynep Cemali'nin Çılgın Babam ve Bilgin Adalı'nın Çatalhöyük-1/Dünyamızın İlk Şafağı adlı kitaplarını okutan eğitimcilerin de benzer uygulamalara maruz kaldığı haberleri izledi. Son haber ise gündeme bomba gibi düştü: TÜBİTAK, Darwin'in yapıtlarının yanı sıra, Evrim Teorisi'ne ilişkin kitaplarının basım ve satışını da sonlandırdığını açıkladı.

 

 


 

 

2. BU, BU KİTAPLARIN BUNDAN BÖYLE YASAKLI OLDUĞU ANLAMINA MI GELİYOR?

 

Hayır. Çünkü yerel yönetimler düzeyinde bulunulan bu sansür talepleri, Milli Eğitim Bakanlığınca  onaylanmadı. Dolayısıyla, tüm bu kitapları aynı biçimde, hem okullarda hem de sivil yaşamda okumaya devam edeceğiz. 

Ancak TÜBİTAK ve Darwin meselesinde durum biraz farklı. Darwin'in telif hakları 70 yıl sınırını aştığı için artık kamulaşsa da, Evrim Teorisi hakkında yazılan ve telifi TÜBİTAK'ta olduğu halde basılmayan kimi kitapları uzun süre göremeyebiliriz. Çünkü, telif hakları TÜBİTAK'ta olduğu için, herhangi bir yayınevinin bu kitapları basmaya hakkı yok.

 

 


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

3. HERHANGİ BİR RESMİ MAKAMDAN AÇIKLAMA GELDİ Mİ?

Hem Kültür hem de Milli Eğitim Bakanlıklarından olumlu açıklamalar geldi. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, "Bu kitapların hiçbiri ile ilgili bir işlem yok. Bürokraside, gelen şikayetler ilgili birimlere aktarılmıştır. Önemli olan bilgi aldıktan sonra işlem yapılıp yapılmadığıdır. Bunun üzerinden sansür tartışması yapmak ahlaki değildir." derken Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın açıklamaları ise, bambaşka bir yerden çalıyordu: "Türkiye'de 2012 yılında edebiyatı hizaya sokmaya çalışan bir anlayışta birtakım kafaların olması, eğer gerçekse bu olaylar, vahimdir."

Fareler ve İnsanlar'ı sakıncalı bulan komisyondan sorumlu İzmir Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakçı ise Ulusal Kanal'a konuştu ve "Kitabı okumadım ama o bölümleri okudum valla bir gencin çok da bilmesi gereken şeyler değil bunlar diye düşünüyorum." dedi.

 

 


 

 

4. KİTAPSEVERLERİN BU DURUMA TEPKİSİ NASIL OLDU?


Kitapseverler konuya hayli duyarlıydı. Özellikle pek çoğunun duygusal bağı olan Fareler ve İnsanlar ile Şeker Portakalı'na... Öyle günler geldi ki, sosyal medyada bu yasaklardan başka hiçbir konu konuşulmaz oldu. Pek çok sarkastik espri yapıldı, sansürcü zihniyet lanetlendi.  Ana akım medya, bu iki kitabın ne anlattığından, bizler için nasıl nostaljik anlamlar içerebileceğine dair pek çok içerik üretti. Sonuç mu? Bu iki kitap çoksatar listelerine girdi. 

 

 


 

 

5. KURUM VE TEMSİLCİLER NELER DEDİLER?

 

Kitaba ilişkin hemen tüm kurum ve kuruluşlar birer kınama metni yayımladı. Hemen hepsinde sansürcü yaklaşım ağır bir dille lanetlendi. Yayıncılar Birliği, "Lise öğrencileri birer genç yetişkin olarak okuyacakları kitapları kendileri seçecek niteliktedir." dedi. Türk Kütüphaneciler Birliği ve ÇEVBİR, iller düzeyinde kitap değerlendirme kurullarının olmaması gerektiğine dikkat çekerken EğitimSen açıklamasında "Bu gidişle AKP iktidarı edebi değeri olan kitapların tamamını yasaklayacak." ifadesine yer verdi.

 

 


 

 

6. OKLAR VELİ ŞİKAYETLERİNE İŞARET EDİYOR. ŞİKAYETLERİN SON YILLARDA ARTTIĞINI SÖYLEMEK MÜMKÜN MÜ?

 

Görüştüğümüz Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri, böyle bir durumun olmadığını, şikayetlerin ve şikayetçi velilerin her zaman var olduğunu söylüyor. Ancak, lise öğretmenleriyle konuştuğumuzda gelen ifadeler aynı değil: İkisi İzmir'de, biri İstanbul'da öğretmenlik yapan S.K., E.Ö. ve C.A. kılık kıyafetten müfredata, okullarda pek çok unsurun artık çok daha sansürcü bir anlayışla şekillendiğini dile getiriyor.

 

 


 

 

7. BU KARARI ALANLAR YEREL YÖNETİMLER. YEREL YÖNETİMLERİN KİTAP HAKKINDA SÖZ SÖYLEMESİ HAKKINDA UZMANLAR NE DÜŞÜNÜYOR?

Yerel yönetimlerin kitapları ahlaki olarak denetleyebilir konumda olması, hemen hiçbir uzmanın onayladığı bir durum değil. Bunun için genellikle iki neden dile getiriliyor: Birincisi bu uygulamanın sansürcü zihniyeti daha da yeşerteceği; ikincisi de iller düzeyindeki bu kurulların kitapları değerlendirecek birikim ve kapasiteye sahip olmadığı düşüncesi.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ise, 2012'nin kasım ayında yürürlülüğe giren yönetmelikle değişen bu uygulamayı "Son derece modern, dünyanın kullandığı bir yöntem" olarak tanımlıyor. Bu arada bir not: Bakanlık, 16 Ocak’ta yeni bir kitap inceleme sistemi uygulamaya sokuyor. Böylece, ders kitabı incelemeyle yetkilendirilen kişiler artık evlerinde bile sorumluluğunu aldığı kitabı inceleyebilecek. Kitap inceleme kriterleri sınırlanırken, bir kitabın reddedilmesinde sıklıkla kullanılan ‘kazanımı karşılamıyor’ gibi ibareler artık gerekçesi yazılarak raporlarda kullanılabilecek.

 

 


 

 

8. TÜRKİYE'DE KİTAP YASAKLARI NE DURUMDA?

 

Geçen temmuzda Üçüncü Yargı Paketi kapsamında yapılan düzenlemeyle, hakkında yasak bulunan 453 kitap, 645 gazete, dergi, broşür ve pankartın yasağının kaldırılmasına karar verilmişti. Daha sonra, Emniyet'in bu yayınlardan 67 kitap ile 16 dergi, bildiri, afiş ve gazete için yeniden yasak istediği yönünde haberler aldık. Ancak geçen günlerde gelen bir haber, bu kitaplar hakkındaki "yeniden yasak" taleplerinin de reddedildiğini gösteriyor. Dolayısıyla, bu kadar yasak haberinin içinde -gariptir ama-  bugün ülkemizde yasaklı herhangi bir kitap bulunmuyor. Ancak önemli bir detay var: Bu, 2011'in kasım ayından önce yasaklanan kitaplar için geçerli. Dolayısıyla, yargı süreci hala devam eden kitaplar olduğunu söyleyebiliriz.

 

 


 

 

9. BUNA RAĞMEN; YASAĞA GİDEN YOLLAR HALA VAR, ÖYLE DEĞİL Mİ?

 

Elbette. Kitabı yargıya götüren yollar, sonuna dek açık. Eğer "rahatsız" olduğunuz bir kitabı savcılığa şikayet ederseniz, kitabın toplatılmasına kadar giden bir süreci başlatmış olabilirsiniz. Önünüz de çok açık. (!) Şöyle ki: 2011-2012 Haziran ayları arasında 48 kitap hakkında dava açılmış.

 

 


 

 

10. EDEBİYAT DÜNYASI NE DİYOR?


Eleştirmen Ömer Türkeş, bu olayın sistemli bir politikanın bilinçli bir parçası olduğunu söylüyor ve şiddete maruz kalmış kanlı bedenlerin rahatça sergilendiği ülkemizde erotizmin yasak olduğuna dikkat çekiyor. Yazar ve akademisyen Murat Gülsoy ise, öğrencilerin hangi sınıfta hangi kitapları okuyacağına karar verecek olanların o öğrencilerin öğretmenleri olduğunu söylüyor. Öte yandan Doğan Hızlan konuyla ilgili "Kitap hakkındaki tutanağı okuduğumda gülemedim bile. Çünkü bir ortaçağ kitabından kopmuş sayfalar gibi geldi bana." diye görüş bildiriyor.

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.