Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Can Yücel “Tohum Bankası” projesi ile anıldı



Toplam oy: 589

Türk Edebiyatı’ nın usta şairi Can Yücel, vasiyeti üzerine, 12. ölüm yıldönümünde “Tohum Bankası” projesi ile anıldı.


Datça Belediyesi ve Edebiyatçılar Derneği işbirliği ile düzenlenen ve 3. Datça Edebiyat Günleri kapsamında düzenlenen etkinliklerden biri Can Yücel Kahvesi’nde yüzlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen “Bir Şair, Bir Can, Bir Vasiyet, Tohumculuk” adlı paneldi.



Can Yücel’ in kızı Güzel Yücel, Seferihisar Belediye Başkanı CHP’li Tunç Soyer ve Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Tayfun Özkaya’ nın konuşma yaptığı paneli Doğal ve Kültürel Çevre için Yaşam Girişimi sözcüsü Tuncay Karaçorlu yönetti.




Yasa büyük tohum şirketlerini koruyor



 Prof. Dr. Tayfun Özkaya, Can Yücel’in, ’Tohum Bankası’ fikrini yaklaşık 20 yıl önce ortaya attığına dikkat çekerek başladığı konuşmasında, "20 yıl önce ziraatçılar da, ben de yerel tohumculuğun bir gün önemli olacağını düşünmüyorduk. Bunu 20 yıl önce bir edebiyatçının görmüş olması, çok gurur vericidir" dedi. ABD’nin Irak’ı işgalinden sonra kanunlarını değiştirdiğini dile getiren Prof. Dr. Özkaya, "İşgal altındaki bir ülke için bu normal. Fakat ne yazık ki 2006 yılında TBMM, işgal altında olmayan bir ülkede tohumculuk kanunu yaptı. Mecliste direniş oldu ama AB yasaları içine konularak hızlı bir şekilde geçirildi. Tohumculuk Yasası, büyük tohum şirketlerinin çıkarlarını koruyor. Bu yasayla hiçbir şekilde üreticiler tohumlarını veya bunlardan ürettikleri fidelerini satamazlar. Biz bunu söylediğimiz zaman kimse inanmıyor. Çünkü bu kanunu henüz tam olarak uygulamıyorlar. Bazı örnekler var. Üretici yerel tohumdan fide üretiyor, bir görevli geliyor bunu makasla keserek öldürüyor. Fakat yaygın bir şekilde bunu uygulamıyorlar. Eğer bu yaygın olarak uygulanırsa, toplum birden bilinçlenecek, o nedenle yavaş yavaş yapıyorlar. Bu bir zulümdür. Köylüye yerel tohumu ve ondan yapılan fideyi sattırmıyorlar. Buna tepki göstermek gerekmez mi?" diye sordu.

 

 

Türkiye’de ekonomik işgal var



Uluslararası tohum şirketleri ile ilaç firmalarının bir çoğunun aynı kişilere ait olduğunu ileri süren Prof. Dr. Özkaya, "Türkiye’de ekonomik işgal var. Yasaları çıkarıyorlar ve şirketlere hegemonya veriyorlar. Sana yasak getiriyorlar. Bu aslında liberalizme bile ters. Uluslararası tohum şirketleriyle ilaç şirketlerinin çoğu aynı. Onların tohumlarının, ilaçsız ve kimyasal gübresiz yetiştirilmesi mümkün değil. Yoğun bir şekilde ilaç kullanmanız gerekiyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, yerel tohumlar binlerce yıldır o bölgeye uyum gösterdikleri için ilaçsız ve kimyasal gübresiz yetiştirilebiliyor. Ekonomik işgale karşı ilk kurşun Torbalı’da, ikinci kurşun Seferihisar’da, üçüncü kurşun Bayramiç’te atıldı. Bunlar yetmez. Tohum Bankaları veya tohum ağları kurulması gerekiyor. Ve bunlar birbirleriyle dayanışma içinde olmalıdırlar. Küresel ısınma nedeniyle bir süre sonra, şirket tohumları havlu atacaktır. Bunu göreceksiniz" dedi.

 

 

Vasiyeti gerçek oluyor



 Güzel Yücel konuşmasında babası Can Yücel ile ilgili anılarını anlatırken, "tohum bankası’ fikrinin nasıl ortaya çıktığından söz etti. Babasının hiçbir zaman çalışma odası olmadığını belirten Yücel, "Evde mutfakta yazardı. Veya gelir kahvede ya da meyhanede yazardı. Kahvede köylüyle oturup sohbet ederdi. Tarımdan, politikadan, sanattan konuşurdu. Sonra topladıklarıyla şiirlerini yazardı. İthal tohum furyasında çiftçilerin yakınmasını dinlerdi. O ara bankalar hortumlanıyordu. Bankalar kapanıyordu. İşte o günlerde babam, "paranın bankası var da, tohum bankası niye yok? Bir tohum işine el atsak, bir tohum bankası kursak’ diye bizimle dertleşti. Geç de olsa bu vasiyetinin gerçekleşmesi için ilk adımın atılması bizi mutlu ediyor" dedi.





Tohum bankası Seferihisar’da şube açacak



Seferihisar Belediye Başkanı CHP’li Tunç Soyer ise konuşmasında, Türkiye’de yerel tohumların satışının yasaklandığını hatırlatarak, "Yerel tohum satışı yasaklanmış ama tohum takası yasaklanmamış. Biz de bir tohum takası yapmaya karar verdik. Ev ev dolaştık 100 yaşındaki nineler çeyiz sandıklarındaki tohumları getirdiler. Onları topladık, tasnif ettik. Ondan sonra sera oluşturduk. Tohumları çimlendirdik. Şu an 84 tür tohumumuz var, 21 bin fide ürettik. Bu tohumların kimyasal olmaksızın nasıl sağlıklı biçimde üretilebileceğini gösterdik" diye konuştu.





Dünya tohum ticareti 10 şirketin elinde



Tohum piyasası inanılmaz bir tekel olduğuna değinen Başkan Soyer şunları söyledi: "Dünya tohum ticaret piyasasının yüzde 57’sini sadece 10 şirket elinde tutuyor. Bu 10 şirket aynı zamanda, kimyasal üreticisidir. Büyük bölümü kanser ilacı üretmekte. Öylesine bir zincir kurulmuş ki, size tohumu veriyor, ondan sonra o tohum büyüsün diye kimyasal almak zorunda kalıyorsunuz. Kimyasal veriyorsunuz, bu kez kanser hastası oluyorsunuz. Yine gidip ondan kanser ilacı alıyorsunuz. Böylesine dramatik bir hegemonyada biz küçücük Seferihisar olarak, bu çemberi deldik. Şimdi büyük bir mutlulukla Can Baba’nın vasiyetini de yerine getirmiş olduğumuzu görüyoruz. Duyduk ki, burada bir tohum bankası kurulacakmış. Biz de Seferihisar olarak o tohum bankasının bir şubesini, " Can YücelTohum Bankası’ olarak devam edeceğimizin müjdesini sizlere vermek istiyorum."





Mezardaki şarap şişesine tepki



Panelin ardından Can Yücel’in Datça’daki mezarı başında anma töreni düzenlendi. Aile fertlerinin mezarlığa gelmesi beklenirken kısa süreli bir gerginlik yaşandı. Kalabalığın içinde yer alan bazı kişilerin, Can Yücel’in mezarına şarap döküp boş şişelerini bırakmaları tepki topladı. Mezarın başında yer alan, ’Çiçek dışında hiç bir şey konulmaması rica olunur’ yazısını hatırlatan vatandaşların uyarısı üzerine boş şişeler kaldırıldı. Aile fertlerinin gelmesinden sonra, usta şairin mezarı ziyaret edilerek anma etkinlikleri sonra erdi. (DHA)

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.