Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

"Can Yücel'in mekanını cehenneme çevirdiler"



Toplam oy: 643

12 Ağustos 1999'da vefat eden ve yaşamının son 10 yılını geçirdiği Datça'da, "Mekanım Datça olsun, öldükten sonra beni Datça'ya gömün" diyen ve isteği üzerine de buraya gömülen Can Yücel'in ölüm yıldönümü yaklaşırken eşi Güler Yücel önemli açıklamalarda bulundu.

 

Yücel, Datçalılara kırgın olduğunu dile getirdiği açıklamasında, "Yıllar önce kutlamalarda şarap içiliyor diye belediye tören yapmak istemedi. Datça'da içimiz buruk anma töreni yaparken Can'a başka yerlerden sahip çıkıldı ve törenler oralarda da yapıldı. Sonra o mezara çirkin saldırı gerçekleşti. Datça, Can ile Can, Datça ile bütünleşti. Ama yapılanlar karşısında biz ailece kırgınız. Çok yorulduk. Belki onlar Can'ı sevmiyor olabilirler ama Can Evi'ne günde 150 kişi geliyor. Ayrıca Can'ın şiirlerini ülkemizin her yerinde taşlar üzerinde okumak Can'ın değerini açıkça ortaya koyuyor" dedi.

 

 

 

 

 

 

 

 

"Tören düzenlemeyeceğiz"

 

Küçük, kapalı insanlardan artık bıktığını kaydeden Güler Yücel, "Birisi gelip bir çiçek ya da bir saksı çiçek getirir koyar. Bu sene kesinlikle tören düzenlemeyeceğiz. Ailece mezara gideceğiz o kadar. Can, Datça için çok şey yaptı. Mekanım Datça Olsun diye kitap çıkardı ama onlar mekanını cehenneme çevirdiler. Mezar yıkılır mı? Günah değil mi? Saygısızlık değil mi? Nerede din, nerede iman? Nerede bunun müftüsü ve imamı? Yazıklar olsun" diye konuştu.

 

 

 

Can Evi'ni kapatıyoruz

 

Güler Yücel, artık çok yorulduklarını ve saygısızlığın ortadan kaldırılması gerektiğini belirtti. Yücel, "Mezara saldıranlar ceza alıp bunu çektiklerini görene kadar Can Evi'ni kapatmaya karar verdik. Normal günlerde günde 150, tatil günlerinde ise 200 kişi geliyor. Belki Can dostlarına evi kapatmakla kötülük yapmış olacağız ama Can'a hakaret edenler artık cezalanmalı. Hiç kimsenin aldırış bile ettiği yok" dedi.

 

 

 

 

 

 

 

 

Eşi için şiir yazdı

 

Güler Yücel'in, ölüm yıldönümünde eşi için yazdığı Can'ın Taşını Kırdılar başlıklı şiir şöyle:

Yine geldi 12 Ağustos
Yine cırcır böcekleri ötüyor
Bu yıl Ege Denizi senin dediğin kadar sakin değil
Ortalık biraz karışık
Kırdılar taşını
Taşı kırmakla kalmadılar, beni de kırdılar
Bu kırma başka türlü bir kırma
Yalnız sana değil Can'cığım
O canım usta Mehmet Aksoy'un ellerine de vuruldu balyozlar
Dilerim, balyoz vuranların başına bile gelmesin böyle bir şey
Böyle bir acıyı tatmasınlar
Ama bilsinler ki hiç umulmadık yerlerde can buluyor senin şiirlerin
Kuytu bir köşede, bir kayrak taşının üzerinde bu şiirlere rastladığımda, senin sevincini hissediyorum
12 Ağustos'ta yine geleceğiz senin yanına
Ben, Güzel, Su, Hasan, Defne, Ali, Talat, Denis, Neru, Shive, Narayan hepimiz senin etrafında olacağız
Seni sadece o gün anmıyoruz; rüzgarla, denizin dalgalarıyla, toprakla, suyla hep anıyoruz birtanem

 

 

 

Kaynak: NTVMSNBC

 

 

 

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.