Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

			

Kulis


Kulis

Salinger olmak




Toplam oy: 604

Cemal Karanlık

 

Geçenlerde Nadir dikkatimi çekti; Sel Yayıncılık, bir Salinger biyografisi yayımlamış. Kaçırmak olmaz, hemen alıp okumaya başladım. Gerçekten, nefis bir kitap. İlk dikkatimi çeken, ayrıntı zenginliği oldu. Kitabın yazarı Kenneth Slawenski, Salinger’a hastalık derecesinde düşkün; kendi kısa yaşamöyküsünden öğrendiğimize göre, Holden Caulfield anısına bir internet sitesi bile kurmuş… Büyük yazarın ölümünden sonra da bu dev biyografi için kolları sıvamış.

 

    Yaptığı çalışma inanılmaz; Salinger’ın doğumunu, bebekliğini, çocukluğunu didik didik etmiş. Hemen söylemeli; iyi hoş da, bunca didiklenmek Salinger’ın hoşuna gider miydi? Sanmıyorum. Alın size kitaptan bir ayrıntı; Salinger, askerî okula yazdırılır, ama edebiyatla, özellikle öykü ile uğraşmaya kararlıdır:

 

    Tüm yaşamı boyunca annesi tarafından şımartılan, derslerle hiç ilgisi olmayan ve kendi için konulan bir iki kurala bile uymaktan kaçınan biri olan Sonny’e, bu sarsılmaz askerî disiplin dünyasına girmek büyük bir şok gibi geldi. Valley Forge’daki çoğu öğrencinin ondan hoşlanmaması, uyum sağlamasını da zorlaştırmaktaydı. Salinger zayıf, ince uzun bir gençti. (Okul fotoğraflarında her zaman en arka sıradadır ve üniformasının içinde yüzüyormuş gibi görünmektedir.)

 

    İnsanın gözetlendiği, ya da birini gözetlediği sanısına kapılmaması elde değil. Yine de, yazarın yaşamı da acaba bir kurgu mudur, diye düşünüyor insan. Mesela, Kafka’nın, yazdıklarını ölümünden sonra yakması için arkadaşı Max Brod’a vermesi ne ifade eder? Kuşkusuz, metinlerin yakılmayacağını hesap etmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle, yazar, yalnızca yazdıklarıyla değil, yaşamıyla da bir eser, başlı başına bir konu oluyor, geride kalanlar için.

 

    Salinger’ın gençlik dönemlerinde, edebiyat dünyasına girmek için nasıl inanılmaz bir mücadele verdiğini okuyunca şaşırıyor insan.

 

    Öğrendiğimize göre, o dönemde öykülerin yayımlandığı en ciddi adres, The New Yorker dergisi. Salinger, burada öykü yayımlamak için çırpınıyor. Ancak yazdıkları sürekli geri geliyor. Sürekli reddediliyor. Öyle ki, bu kadar katı biçimde ve ısrarla reddedilince insan olanın isyan etmemesi ve “başlarım derginizden” diye çıkışmaması imkânsız.

 

   Neyse ki bugün artık yeni yazarların dergiler tarafından reddedilmesi gibi bir ilkellik kalmadı. Öykünü, şiirini gönder, basılsın. Biri olmazsa biri mutlaka yazdıklarını değerlendirecektir. Olmazsa yazdıklarını “yayımlanacak hale” getiren editör kuruluşları var; onlar ne güne duruyor? Güzel çağ bizim çağımız. Hani, yazar olmamak imkânsız.

 

    Neyse, Üzüntü, Muz Kabuğu ve J. D. Salinger’ı okuyun; nasıl Salinger olunduğunu, olunduktan sonra da neden saklanmak gerektiğini görün…



Bu kitabı idefix'ten satın alın

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Kulis Yazıları

 

 

 

 

Yeni romanınız Empedokles’in Dostları, Novalis’in “Romanlar Tarih’in kusurlarından doğar” sözüyle açıldığına göre, size tarihin hangi kısmı kusurlu geldi ve bu yeni romanınız ortaya çıktı?

 

 

 

 

 

Füruzan Yolyapan Hanım’la 9 yıl önce tanıştınız. Bir sohbetten kitaba giden yolculuğu dinlemek isteriz.

 

 

 

 

 

İlk eseriniz Muhtelif Evhamlar Kitabı’ndaki öykülerin tadı damağımızda kalmıştı ve siz, araya beş yıl gibi uzun bir süre koydunuz. Şimdi Kum Tefrikaları çıkageldi. Geçen sürecin edebi kısmını kısaca anlatır mısınız, neler yaptınız?

 

 

 

 

 

Son bir yıl içinde art arda iki ilginç roman yazdınız. Tarihimizdeki yer almış figürlerin hayat hikâyelerini romanlaştırmayı tercih ediyorsunuz. Sizin açınızdan önemi nedir bu karakterlerin?

 

 

 

 

Şermin Hanım, Deli Tarla’nın ortaya çıkışı, içindeki öyküleri bir araya getirme maceranızla başlayalım isterim…

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.