Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Eleştiri

Eleştiri

‘Kendi için okuma', e- kitap romanı yaygınlaştırıyor



Toplam oy: 869

‘Kendi için okuma’ da ne demek, ‘başkası için’ okuma mı olurmuş ki, böyle bir şey nasıl olur da e-kitap satışlarını yaygınlaştırabilirmiş ki diyecekleri, biraz sabır göstermelerini rica ederek yanıtlayayım: Evet, oluyor, hem de, en sadık ve kararlı kitap okurları olan kadınlar bunu yapıyor.

 

Londra’da bir televizyon kanalında çalışan ve adını E. L. James olarak sunan iki çocuk annesi bir kadın, oturup, Fifty Shadows of Grey (Grinin Elli Gölgesi) başlığı altında üç roman yazıyor. İngilizce konuşan ülkelerden sadece Avustralya’nın küçük bir yayınevi, romanlardan birini, o da oldukça sınırlı bir sayıda basıyor, yayımlıyor. Yapıt, unutuluyor. James, romanlarını elektronik ortamda yayımlıyor bu düş kırıklığının ardından. Sıkı durun, sonuç: çok kısa bir sürede 250 bin adet download! Hem de ücreti mukabilinde!

 

Fifty Shadows of Grey'ler bu arada The New York Times’ın çok satanlar listesinde birinci, Amazon’unkinde de üçüncü sıraya tırmanıyor. James’in bir ajansı var, Valerie Hoskins, bu başarının ardından büyük yayınevlerinin deyim yerindeyse saldırısına uğruyor. Kazanan, Knopf Doubleday Publishing Group’a bağlı Vintage Books oluyor ve James’in yapıtlarının kitap olarak basım ve e-kitap-roman olarak yayım haklarını, gene sıkı durun, bir milyon doların üzerinde bir tutarla, satın alıyor.

 

Hoskins, bu arada Hollywood’dan gelen tekliflerin en uygun olanını saptayabilmek için uğraşıyor. Fifty Shadows of Grey, filme de çekilecek büyük olasılıkla.

 

‘Kendi için okuma’ya geleceğim, merak etmeyin. Ama önce, nedir bu Fifty Shadows of Grey?

 

James, iki kahraman üzerinden kuruyor serisini. Ana Steele adı bir öğrenci kız ve genç ve başarılı bir işadamı olan Christian Grey. Bir şekilde tanışıyorlar ve aralarında müthiş bir ilişki başlıyor. Kırbaçlı, iple bağlamalı, kelepçeli bir ilişki bu. Sado mazo yani.

 

 

Bu ‘tür’ün yüzyıllardır başına gelen, James’in romanlarının da başına geliyor, e-kitap-roman, özellikle kadınlar tarafından indirilmeye başlanıyor. Ardından, tıpkı ilk örneklerinde olduğu gibi kulaktan kulağa bir tanıtım ve download sayısı 250 bine ulaşıyor. Eleştirmenler, bu ‘tür’ kitapların, çevredekiler tarafından okunduğunun farkına varılmaması düşünülerek biraz gizli ele alındığını, elektronik okuma aygıtlarının da bu saklılığa olanak verdiğini ve bu nedenle çok indirildiğini belirtiyorlar. Örnek olarak da, Sade’ın kitaplarının bile çoğunlukla başka kapaklarla okunmuş olduğunu anımsatıyorlar.

 

Utangaçlık var işin içinde, ancak, günümüzde pornoya ücretsiz ulaşımın ne denli kolaylaştığını da belirten eleştirmenler, kadınların bu tür olanaklara pek yaklaşmadıklarını ve okumalarını ‘kendi için okuma’ olarak, yani toplumsal prestij için değil, kendi duygu ve düşüncelerini özgürce yaşamayı amaçlayarak yaptıklarını söylüyorlar. ‘Kendi için okuma’, okuyarak kendi içinde ve dışında yolculuklara çıkmanın en güzel ve olumlu olanağı olarak yeniden böylelikle anımsatılıyor. Anneler için bir site olan divamoms.com’un kurucusu Lyss Stern, bir adım daha ileri gidiyor ve “Bu kitabı okuyanlar kendilerini yeniden seksi hissetmeye başlıyorlar,” diyor.

 

Bu durum sadece James’in kitaplarını gizli, kimse farkına varmadan okuma isteğinden kaynaklanmıyor, ayrıca, cinselliğin meta haline gelmiş bugünkü durumuna bir itirazı da içeriyor. Yoksa, kadınlar da biliyorlar cinselliğin meta halini nasıl izleyeceklerini, ama bu ‘olanağa’ yaklaşmıyorlar büyük çoğunluklarıyla.

 

Göstere göstere, bak ben neyi okuyorum dercesine elinde kitap dolaşmaktansa, bir kitabı sadece kendileri için okumayı tercih ediyorlar, kitabın en sadık ve kararlı okurları.

 

Kadınlar, E. L. James’in Fifty Shadows of Grey başlıklı roman serisini e-kitap-roman olarak okumayı eleştirmenlerin belirttikleri nedenlerle –gizlilik- tercih ediyorlarsa, bu romanların basılı kopyalarını neden satın alsınlar?

 

Bu sorunun yanıtı, Vintage Books’un karakterinde yatıyor. Vintage, entelektüel düzeyi yüksek kitaplar yayımlıyor ve James’in yapıtlarını bu bağlama yükselteceğini ve böylelikle başta kadınlar olmak üzere okur kitlesini daha rahat bu romanlara yönelteceğini düşünüyor.

 

Geleceğin olanağı olduğunda hemen herkesin fikir birliğinde bulunduğu e-kitap, böylelikle, James’in e-kitap-romanıyla büyük bir aşamayı daha böylelikle sağlıyor.

 


Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Eleştiri Yazıları

Modern sanat telakkisinin adeta “dinselleştiği” ve bunun da en önemli etkisini mimarlık alanında gösterdiği bir bağlamda yaşadı Turgut Cansever. Türkiye ekseninde bir yanda pozitivist bir dünya görüşünün diğer yanda da seküler mistik ve “yaratıcı insan” düşüncesinin egemen olduğu, “bilim”in dogmatikleştiği bir dönem.

Hayat parantezi 1916’da İstanbul’un Fatih semtinde, Atik Ali Paşa’da açıldı Behçet Necatigil’in. Sonra parantezin içerisine bir başka şehir girdi: Kastamonu. Zeki Ömer Defne’nin zilleri çalarken derslere bir bir girenler arasında o hassas ortaokul öğrencisi de vardı. Evlerden, kırlardan, denizlerden duyulan bu ses zil değil şiirin tınısıydı.

“Sanatçı, gözün göremediğini görendir.”

 

Çağdaş Amerikan edebiyatının en parlak yazarlarından Michael Chabon’un bir söyleşisini hatırlıyorum. Yaratıcı yazma atölyelerinin desteklenmesi gerektiğini söylüyordu: “Tamam, kimse kimseye dâhi olmayı öğretemez kuşkusuz ama yazarken hata yapmamak, yazmak denen şeye ‘okur’ gibi değil de ‘yazar’ gibi bakmak pekâlâ öğrenilebilir.

Nehir söyleşi, ara bir tür. Ne biyografi ne de otobiyografi. Otobiyografi değil çünkü hayatınızı nasıl anlatacağınızı söyleşiyi yapan kişinin soruları belirliyor. O çerçeveyi siz çizemiyorsunuz ve birkaç soruyla hiç istemediğiniz günlere veya olaylara geri dönmeniz mümkün.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.