Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

"Pablo Neruda Pinochet rejimi tarafından öldürülmüş olabilir"



Toplam oy: 675

Nobel Ödüllü şair Pablo Neruda’nın 23 Eylül 1973’te hastaneye kaldırılması ve aynı gece hayatını kaybetmesinin arkasındaki gizem, uzun süredir sevenlerinin ve aktivistlerin kafasını kurcalıyordu. Neruda’nın ölümünün şüpheli bulunmasının ise iki nedeni vardı: Neruda’nın kanser hastası olduğu biliniyordu ancak bu hastalık, hayati tehlike yaratacak bir seviyede değildi. Öte yandan Salvodor Allende’nin komünist rejiminin sona ermesinin ardından Neruda’nın kafasındaki plan, sağcı darbeyi protesto etmek amacıyla Meksika’ya gitmekti ve bu yolculuğa ölümünden sonraki gün çıkmayı planlıyordu. Ünlü şairin ölümünün politik olarak çalkantılı bir döneme denk gelmesi, öldürüldüğü yönündeki şüpheleri daha da arttırmıştı.

 

2011’de suç duyurusunun ardından başlatılan soruşturmada, Neruda’nın vücudu, zehir belirtilerinin araştırılması için mezarından çıkarılmıştı. Uluslararası uzmanlardan oluşan ekip, uzun ve zorlu bir araştırma sürecinden sonra, 2013’te Neruda’nın vücudunda zehir izine rastladıklarını açıkladı. Bu yıl başlayan diğer bir soruşturma ise Neruda’nın vücudunda ölümcül bakteriler bulunduğunun tespitiyle sonuçlandı. Pinochet rejimine aşina olanlar için bu bulgular hiç de şaşırtıcı değildi. Darbe yönetimi sırasında rutin işler için hastaneye gidenler, vücutlarına enjekte edilen kimyasallar nedeniyle hayatlarını kaybedebiliyorlardı çünkü. Bunun en bilinen örneği eski Şili Devlet Başkanı Eduardo Frei idi.

 

El Pai Gazetesi, Neruda’nın ölümünün arkasındaki şüpheye ilişkin soruşturma rapororunun sonuçlarını ve bunların ışığındaki çıkarımlarını yayımladıktan sonra Şili Hükümeti de raporun doğruluğunu teyit etti. Açıklamada "Neruda'nın ölümünde, üçüncü bir tarafın sorumluluğu olasılık dahilinde ve kuvvetle muhtemel" ifadeleri yer alıyordu. Ancak soruşturmanın devam ettiği ve kesin bir sonuca varmak için erken olduğu da hatırlatıldı.

 

 


 

 

* Kaynak: BuzzFeed

 

 


 

 

ÖU

 


Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.