Şavkar Altınel'in Notos'un Oğuz Atay'la ilgili düzenlediği soruşturmada 'Tutamayanlar'ı 'sığ ve yapay' bulmaktan kendini alamadığını söylemesi her yerde olduğu gibi Radikal'in internet sitesinde de ağır tepkilere yol açtı. Altınel Radikal'de eleştirilere yanıt verdi. 'Tutunamayanlar' ve Oğuz Atay hayranlarının tepkisindeki ironiye değinen Altınel'in konuya ilişkin yazısı şöyle:
Adamın biri marjinallikle ilgili bir kitap yazmış, çok satanlar arasına girmiş.
Fıkrayı iyi anlatmadım galiba; koskoca salonda bir iki kişi dışında gülen yok.
Bir de şöyle deneyeyim: Adamın biri, bazıları başkalarına benzemez, onlar gibi yaşayamaz, narin, hassas ‘tutunamayanlar’ olarak kalır diyen bir kitap yazıyor. Elli bin, yüz bin, yüz elli bin, üç yüz bin, beş yüz bin, bir milyon kişi, “İşte bizim hikâyemiz: Tutamayanlar BİZİZ!” deyip kitabı bağrına basıyor. Ne var ki, ‘Tutanamayanlar’ adlı küçücük bir azınlık oluşturduğuna inanan bu kitle hızla büyümeye devam ederken başka bir adam da çıkıp utana sıkıla, “Ben de galiba sizin o kadar sevdiğiniz o kitaba tutunamıyorum,” diyor ve kıyamet kopuyor. Tutanamayanlar hesapça olmaması gereken tırnaklarını çıkartıp bir ağızdan, “Seni namussuz, seni densiz, seni terbiyesiz, tutunamamak da ne demekmiş? Derhal sen de bizim gibi ol, yoksa haddini bildiririz” diye hırlamaya başlıyor. Bana bütün bunlarda sanki komik bir şey varmış gibi geliyor, ama güldürü anlayışımın sapık olduğu hep söylenmiştir.
Ölçülü görüş, ölçüsüz tepki
Oğuz Atay yüz binlerce okuru olan bir yazar, benim okurlarımın sayısı ise bini ya bulur ya bulmaz. Başka bir deyişle, Atay’ın okurlarının ezici çoğunluğunun benim varlığımdan bile habersiz olması gerekir. Bu durumda ben bir ‘Tutanamayanlar’ hayranı olsaydım ve Şavkar Altınel diye daha önce adını bile duymadığım birisinin bu hayranlığı paylaşmadığını öğrenseydim bunun nedenlerine göz atar ve bunlara katılmadığımı görecek olursam, “Ne yapayım, bu da onun görüşü,” deyip sevgili kitabımı okumaya devam ederdim.
Ama tabii öyle olmadı, olaylar her zaman olduğu gibi gelişti ve Tutanamayanlar hakkındaki kuşkularımı elimden geldiği kadar ölçülü bir şekilde dile getirmem Radikal’in sitesi ile Ekşi Sözlük’te bir yığın ölçüsüz tepki almama yol açtı. Türkiye’de, duymak istemediğimiz şeyler söyleyenlerin kasıtlı olarak ve çoğu kez de yabancı güçlerin yönlendirmesiyle hareket ettiği hepimizin bildiği bir gerçektir. Resmî tarihin doğrularını sorgulayanlar için böyle olan bu durumun resmî edebiyat tarihinin doğrularını sorgulayanlar için başka türlü olması elbette beklenemez. Dolayısıyla, Şavkar Altınel’in Oğuz Atay’a duyduğu kıskançlıktan gözü dönmüş, hırs dolu, ün peşinde koşan bir İngiliz ajanı olduğunu öğrenmek beni şaşırtmıyor.
Düşündüğünü söyleyebilmek
Evet, bir defa daha, içimize sızmış bir iki yabancı hain dışında hepimizin çok şükür aynı görüş ve değerlere bağlı olduğumuzu ileri süren o eski hayaletle karşı karşıyayız. Ama işte ne yazık ki hayalet özlediği mutlak egemenliği bir türlü kuramıyor. Hakkımdaki onlarca saldırgan ‘yorum’ arasında aykırı sesler de yok değil. Hayır, “Tamamiyle katılıyorum; birisinin çıkıp Tutanamayanlar’ın ne kadar kötü bir kitap olduğunu söylemesinin vakti gelmişti,” diyenlerden değil, Atay’ın romanı hakkındaki görüşlerimi belki paylaşmayan, ama gerçek bir üzüntüyle, “Ne var? İnsan düşündüğünü söyleyemeyecek mi?” diye soranlardan söz ediyorum. Bu komik (ve birçok komik şey gibi, acıklı) fıkranın içinde bir yerlerde bir ‘ışık’ varsa bu insanlardan geliyor.
Diğer yorum sahiplerine ise (kıskanç ve hırslı bir adamdan beklenileceği gibi) gıpta ediyorum. Tutanamayanlar’ın iyi bir kitap olmadığına eminim, ama Atay’ın akıllı bir insan olduğuna da eminim. Bu özellik, görebildiğim kadarıyla, hayranları arasında o kadar yaygın değil. Ama olsun: akıl insanı tedirgin ve mutsuz etmekten başka neye yarar? Yobazlık ise paha biçilmez bir hazinedir. Körü körüne bağlandıkları inançları olanların bir daha bu inançları da, başka herhangi bir şeyi de sorgulamalarına gerek kalmaz. İnanılan eğer bir kitapsa giderek bu kitabı okumak (ve belki de yobazlıkla o kadar bağdaşmayan mesajını görmek) bile gereksiz hale gelir. Geriye yalnızca muska gibi boynumuza astığımız kitabın bizi otomatik olarak aydınlığa boğduğuna ve kitaba dil uzatanların haç görmüş vampirler gibi oracıkta çarpılıvereceğine inanmanın derin huzuru kalır. Umarım bir gün ben de kendime böyle bir kitap bulurum.
(Radikal, 20/07/2011)
şavkar ne demek ?
şavkar bey,"mavı defter"kıtabınız her zamankı gıbı çok guzel ve zavkle okuyorum...bazı kıtaplarınız bulamadım pıyasada ama bulacağım..esas sormak ıstedığım "mavi defter"deki descartesın oğlu olduğunuz yazdığınız bılım adamını ınceledım ama hış bır yerde oğlu olduğuna daır bılgı bulamadım...ama sız daha detaylı bılgı sahıbı olabılırsınız ...bırde "nna frank"hıkayesının bana bıraz "duygu somurü "edebıyatına gırdığını herzaman duşunmuşumdur ve hıç sevmemıştım..bılmıyorum neden??? çok yapay gelmıştı..bılmem bıraz haklı değilmiyım??? saygılar
Şimdi de yeni modamız Oğuz Atay'ı yerden yere vurmak. Bakınız elbette eleştirebilir ancak bunun için iyice araştırmış olmak lazım. Bu üslüp ile eleştiri yapılmaz. Siz milyonların başucu kitabı yaptığı kitabın yazarını yerden yere vurursanız tabiki tepki alır. Üstelik Şavkar Altınel, Oğuz Atayın sadece Tutunamayanlar kitabını okuduğu söylüyor. Siz milyonlarca okura 'cahil, ahmak, aptal' muamelesini yaparsanız efendim, tepkiye yok açması normaldir. Hakkında pek şey bilmediğimiz yazar ve kitapları eleştirmek son derece yanlış. Öyleyse ben de 'Şavkar Altınel'in kitabının sadece arka kapağına baktım biraz. Çok basit abi, okuyanlarda cahil zaten.' diye bir eleştiride bulunsam pek farklı olmaz Şavkar Altınel'in eleştirisinden. Binler okuyormuş sizi efendim. Halkın okumasına pek ihtiyacınız yok bence, yazar arkadaşlarınız okusa yeter. Samimiyet ve derinlik bu kadar sizin için herhalde. İyi günler
ben de atay'dan pek hazzetmem. altınel ile aynı görüşleri paylaşıyorum.
ben olaya biraz daha farklı bir yerde yaklaşmak istiyorum.Chuck Palahniuk in dövüş kulübü adlı romanı bir eraltı edebiyatı eseridir. adı üstünde yeraltı diyoruz fakat şu anda gerek film gerek roman herkesin dilinde.ama soruyorsunuz okudun mu ölüm pornosu nu yok. tıkanma ,görünmez canavarlar ya da gösteri peygamberi bunların hiçbiri yok.. ya da beat kuşağı hayranıymış gibi dolaşanlar soruyorsunuz okudun mu ulama yı yok. en son bi duymuşlar yumuşak makine yi o. onu okudun mu diye soruyorsunuz o da yok.diğer bir taraftan bunlar ve bir çoğunu okuyanlarda var.fakat çoğu popülerleşen kitapları okuyorlar.ve kitabın felsefesinden o kadar az nasipleniyorlar ki günlük edebiyatın kafasını gözünü seve seve kırabiliyorlar.tutanamyanları okuyamayanlar bitiremeyenler vb. birşekilde siteler açıp kendilerini tiye alan bir roplum oğuz atay ı okusa ne okumasa ne.İletişim basıyor kitapları.yüzbinlerce baskısı oldu.oğuz atay bu kadar popülerleşmek istemezdi.çünk bu zaten tutanamayanların felsefesine aykırı bir şeydeline sağlık şavkar altınel..bu toplumun tabularını yıkmak için büyük bir adım attınve son olarak umarım bu toplumun medyatik,koca koca yayınevlerinin ve dergilerin sahibi okur yazar cahillerimiz yani eleştirmenlerimizde bazı şeyleri anlar. bu toplum aydın sıkıntısından dolayı bu haldedir.
Unutmayınız, sanat, her anlamda eleştiriye açık olmalıdır, yoksa ilerleyemez. Oğuz Atay'ın da bir zamanlar yaptığı, aslında kendinden öncekilerden ayrılmak; yani onları sığ görmekti. Sonuç: Çığır açtı! Şavkar Altınel'i yerden yere vuranlar, aslında bilmeden, savunmaya çalıştıkları Oğuz Atay'ın bizzat kendisine haksızlık ediyor. Birileri kendinden öncekileri yetersiz, sığ vs bulmasaydı, şu anda hala Klasisizm hüküm sürüyor olurdu. Sanatı biraz doğru anlamak gerek. Zira tabuların en olmaması gereken alanda, bir eleştiriye karşı bu kadar tahammülsüz olunmamalı.
Tutunamayanları gerçekten anlamayan ve popülerleştirip içini boşaltan insanlar yüzünden Oğuz Atay'a bu denli yaklaşan bir kimse; hem Oğuz Atay'ın diğer kitaplarını okumamıştır, hem de bu tüketim ve gösteri toplumunu henüz kavrayamamış demektir. Okuyucularının içi boşluğunu Oğuz Atay'a mal etmiş ve bu zeka ürünü bambaşka bir şey anlatan romana tam da romanın içinde bir karekter olacak edayla yaklaşmıştır. Şavkar Altınel, sen Tutunamanayalaar romanını son sayfasında bitmediğini bilmeden anlamışsın sadece, o kadar...
şavkar altınel'in kalemine sağlık. ne de güzel cevap vermiş.
Yeni yorum gönder