Eleştiri Arşivi
Eleştiri
//php print_r ($fields); ?>
Günümüz sözlüklerinde kestirmeden “geçmişe özlem” diye tanımlansa da, nostalji artık yitmiş, belki de hiç var olmamış bir “eve” hasreti dile getiriyor. Yunanca nostos (yuva, vatan) ve algia (hasret) kelimelerinin bileşimi.
//php print_r ($fields); ?>
Birazdan okuyacağınız paragraflardaki hayat felsefesinin kafanıza yatması durumunda, bilmenizde fayda olduğunu düşündüğüm bir durum var. Bu düşünceler; onbeş yaşında, anne-sorunlu, cüce penisli, zaman zaman kıçının üstünde yürüyen, vücuduyla yaşlı kadınları rahatlatan, sürrealizm hayranı, şair olamamış vasat bir felsefe öğrencisine ait. Adı Marek Van Der Jagt.
//php print_r ($fields); ?>
George Orwell ile Yevgeni Zamyatin’in durumu, insanın aklına ister istemez ‘uzay kalemi hikayesi’ni getiriyor: "Amerika, astronotlarını uzaya göndermeye başladığı yıl
//php print_r ($fields); ?>
Yaşadığı her şeyi gizliden gizliye polisiye yaşayan canlılarız; itiraf etmek lazım. Çünkü önce ceza, sonra suç’la büyüdük. Cehennemde doğan, günahını tanımak ve anlamak için savaşırken cenneti en başında unutur. İşte bu nedenledir ki cehennem gerçek, cennet hayal gibidir.
//php print_r ($fields); ?>
Son yıllarda dikkatimi çeken şeylerden biri de yeraltı edebiyatının Türkiye’de hız kazanmış ve hatta belli bir aşama da kaydetmiş olması. Genç yazarlar giderek bu alana yöneliyor ve bu edebiyat belli ki bu gençlerin omzunda yükselecek. Henüz kendini bulamamış, ama kanımca eli kulağında bir yer altı edebiyatımız var; en azından buna ihtiyacımız var.
//php print_r ($fields); ?>
“ 'Artık yoruldum ve yarın dinleneceğim, siz de öyle yapın." Kitabın son cümlesi de bu cümle idi.' ” Yankılamak gibi olacak ama işte Yedinci Gün’ün sonu, son iki cümlesi… Heyecanlı aşk ve polisiye romanları seven okurlar yılların alışkanlığıyla kitabın sonunu başta
//php print_r ($fields); ?>
Ne zaman Nabokov’un bir metnini ya da ona ilişkin bir yazıyı okusam, Rusya’dan ABD’ye yaptığı bitişsiz göç hikayesini düşünürüm.
//php print_r ($fields); ?>
Bu yıl gösterime girmesi beklenen Next People adlı televizyon dizisinin yazarı Salman Rushdie, günümüzde televizyon dizilerinin, düşünceleri iletme ve hikaye anlatma konusunda, romanların ve filmlerin yerini alma yolunda olduğunu söylüyor.
//php print_r ($fields); ?>
Yok olan bir geçmişi bulup, araştırmak ve geçmişten ders almak hiç de kolay olmasa... Kalıntıları bulabilmek biraz daha kolay olsa da orada insanlar nasıl yaşar, ne yer, ne içerler en önemlisi iletişimleri nasıldı bunu anlamak daha zor olsa gerek. İşte bu kaybolmuş geçmişi tam hatları ile gün ışığına çıkarırken de yapılan çalışmaların zorluğu da ayrı bir konu oluyor.
//php print_r ($fields); ?>
Bütün dünyanın sözü bir, dili birken insanlar Sinear diyarında kerpiçten bir kule yapmaya giriştiler. Tevrat’a göre Rab, Ademoğullarının kulesinden hoşnut olmadı ve birbirlerinin dillerini anlamasınlar diye onların dillerini karıştırdı. Ve insanlar birbirleriyle anlaşamayınca dağıldılar. Malum bu kule, Babil’di.