Eleştiri Arşivi
Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Bazen hayat anlam kazanır; hayatın anlam kazanması öneminden çok varoluşa hitap etmesiyle koşut sayılabilir. İradenin tahakkümden kurtulması ve özgürlüğün bir refleks olarak kendini eleştirip yeniden yapılandırması faşizmin, faşizmin el atabildiği tüm oyun alanlarının imhasını kolaylaştıracaktır elbette; canlının sorunu bitmeyecektir.
//php print_r ($fields); ?>
Polisiye okurlarının Remzi Ünal’la tanışıklığı eskiye dayanıyor; ne de olsa on altı yıl olmuş ilk kitap Çıplak Ceset yayımlanalı. Yakın bir zaman önce yayımlanan yeni kitap Sen Ölürsün Ben Yaşarım’da, “Ben, Remzi Ünal...
//php print_r ($fields); ?>
//php print_r ($fields); ?>
Tanrı ile yapılan bir konuşma eğer sizden Tanrı’ya yönelen tek taraflı bir konuşmaysa bir sorun yok. Uhrevi dinlerde buna dua denir. Dua önemlidir, Tanrı’yla yakınlık kurmanın genelgeçer bir yoludur, kimi zaman insanı rahatlatır. Tanrı’nın sizi yanıtladığını iddia ettiğiniz noktada ise ya delilik ya da peygamberlik başlar.
//php print_r ($fields); ?>
Ölüm döşeğinde insan neyi hatırlar? Az sonra ölmüş olacağımız için asla paylaşamayacağımız bir deneyim bu. Paul Harding’in Babamın Yalnızlığı isimli romanı da hayatının son sekiz gününde George Washington Crosby’nin zihninden geçenlerin bir dökümü. Gerçekçiliğinden asla emin olamayacağımız bir kurgu bu.
//php print_r ($fields); ?>
Çocuklar neden çizgi roman okuyor? Her hafta koşarak, kapışarak aldıkları çizgi romanlarda neler anlatılıyor? Bu kostümlü maskaralar nasıl oluyor da bu kadar seviliyor? Amerika’da süper kahramanların altın çağı sayılan 1938-1949 yılları arasında pek çok bürokrat ve eğitimci bu soruları soruyor, korkuyor ve endişe ediyordu.
//php print_r ($fields); ?>
Filozof Henri Bergson, hayatın başlı başına canlı bir devinim olduğundan bahseder. Buna göre hayat dümdüz bir yol değil, karşınıza çıkan farklı patikalarıyla her an bambaşka yerlere gidecek bir devinimdir. Bu devinimin içinde sizi o durağan yoldan çıkaracak, hayatınıza gerçek anlamıyla yön verecek şeyse “yaşam gücü” ya da “yaşam atılımı” olarak dilimize çevrilen Élan Vital’dir.
//php print_r ($fields); ?>
Anna Kavan, ilk romanını 1929, son romanını 1967 yılında yazmıştı; ancak Türkçeye ilk kez, son romanı Buz’la, 1993 yılında çevrilebildi. Kafkaesk bir atmosferde geçen distopik hikayesiyle Buz’u okuduğumda, Anna Kavan’la bu denli geç tanışmanın büyük bir kayıp olduğunu düşünmüştüm.
//php print_r ($fields); ?>
Sanırım Karl Ove Knausgaard'ın ismini duymayan kalmamıştır artık. Ben ise kendisiyle, altı kitaptan oluşan Kavgam serisinin üçüncü kitabı ile tanışmış bulunuyorum. İtiraf etmeliyim ki, “bestseller” kervanına katılmış bir roman serisi olduğu için burun kıvırmıştım başta.
//php print_r ($fields); ?>
Buzul Çağı, Louvre Müzesi tarafından sipariş edilmiş bir çizgi roman. Ünlü sanat merkezi, Fransızların türe olan sevgisini hesap ederek ünlü sanatçılarla çalışıyor; Enki Bilal, David Prudhomme, Christian Durieux, Éric Liberge gibi isimlerin çizgi roman albümlerini yayımlıyor. Buzul Çağı da, Nicolas de Crécy imzasıyla bu seriden çıkmıştı.