Şahane Bir Kitap Arşivi
Şahane Bir Kitap // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Esrar yavaş yavaş etkisini göstermeye başlar.
//php print_r ($fields); ?>
Salahaddin Enis, 20. yüzyılın ilk yarısında yaşayıp eserler vermiş ve unutulmuş natüralist romancılarımızdan. Onun için unutturulmuş demek belki daha doğru.
//php print_r ($fields); ?>
Oldum olası Ursula K. Le Guin’in kimi çalışmalarının fantastik, kimilerinin bilimkurgu olarak değerlendirilmesine, romanlarının türlere ayrılmasına karşı çıkarım.
//php print_r ($fields); ?>
“Bir kapıdan gireceksin, neler neler göreceksin, her çileye göğüs gerip hayat budur diyeceksin. Gün gelecek isyan edip niye doğdum diyeceksin. Gün gelecek isyanına kahkahalarla güleceksin.” Reha Erdem’in Hayat Var'ının içinde Hayat’la beraberiz şimdi. Hayat, çocukluk ve ergenlik, yaşam ve ölüm arasında, tekinsiz bir tereddüt anında film boyunca...
//php print_r ($fields); ?>
Modern romanın edebiyatımızdaki ilk örneği. Batı özentiliğinin eleştirisi… Araba Sevdası denince art arda bu iki cümleyi sıralar geçeriz, aslına bakarsanız haksızlık ederiz. Doğrudur, yanlış değildir bu tespitler; ama eksiktir. Hem de oldukça eksik. Çünkü Araba Sevdası her şeyden önce dil üzerine yazılmış bir romandır. Daha doğrusu dilsizlik üzerine...
//php print_r ($fields); ?>
İnsan niye yaşar? Soyunu devam ettirmek için mi? Adına dünya dediğimiz maddi evrenin yasalarınca hayatta kalmak, bu çerçevede ilerlemek, yükselmek için mi? Yoksa sırra ermek için mi? Eğer öyleyse sır nedir? Bu soruya cevap vermek öyle güç ki, Bosnevi’nin 19.yy’da dediğine geliveririz hemen: “Sırrım sır olmuştur sırrım bilince”.
//php print_r ($fields); ?>
Yazının başlığı da methiye cephesini epeyce açığa çıkarıyor ama en sonda ulaşmam gereken yargıyı en başa taşıyarak atayım ilk adımı: Türkçe yazılan ya da Türkçeye çevrilen kalburüstü bütün tarihî romanları okuduğunu varsayan, kendisi de az çok ilgi görmüş hacimli üç örnekle bu alana katkıda bulunan biri olarak, bugüne dek Moğol Kurdu’ndan daha iyisine rastlamadım.
//php print_r ($fields); ?>
"Kışın koyu gri sis perdesi Salinas Vadisi'nin gökyüzüyle ve dış dünyayla olan ilişkisini kesmişti. Sis, vadinin etrafını saran dağların üstüne oturmuştu. Kocaman vadi bu haliyle kapağı kapalı bir tencereye benziyordu. Vadinin geniş, engebesiz tabanında pulluğun demiri derin kazmış, kara toprağın parçalara ayrıldığı yerlerde madeni pırıltılar yaratmıştı.
//php print_r ($fields); ?>
Bela ten Belen, bir Taç erkeği, yani yaşayan bir tanrı. Kendine eş olacak bir toprak kızı bulmak için yağmaya çıkıyor diğer beş Taç erkeğiyle birlikte. Ve elinde bir yerine iki kızla birlikte dönüyor Gök Kent’ine: Moth ve Mal. Mal henüz beş yaşında ve Moth on bir. İkisi de Bela’nın evinde ona eş olmak üzere yetiştiriliyorlar, Taç adetlerini öğrenip Toprak adetlerini unutuyorlar.
//php print_r ($fields); ?>
"Sana doymak korkunç ahmaklık olur." Aklımda en çok kalan cümle bu sanırım. Yok kitabı okuduktan sonra değil, henüz okumadan, sosyal medyada paylaşılan cümlelerden en çok aklımda kalanı bu. Ahmed Arif, sosyal medyaya paylaşım cümlesi olsun diye mi yazmış bunları yani Leylâ Erbil’e, diye sinirlenenler oldu, ne çok. E, hakları yok değil. Ama evet, neden olmasın diyorum kendi kendime.