Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Çizgi Roman // Dünyanın en büyük dedektifi




Toplam oy: 1078
Scott Snyder
JBC Yayıncılık
75. yaşını deviren Batman, günümüzde hâlâ yeni hayranlar edinmeye ve yeni kitaplarda can bulmaya devam ediyor...

Dünya dışından gelmiş ya da doğaüstü güçlerle donanmış, bu yüzden de yenilmez karakterlerdir süper kahramanlar. Toplumun üstesinden gelemediği problemleri bireyin nasıl halledebileceğini, bireyin gücünü ve yenilmezliğini göstererek bizi liberal iktisat teorilerinde betimlenen “istediğini yapabilecek özgürlükteki insan” modeline alıştırırlar.

 

Doğaüstü bir gücü olmayan ancak Kedi Kadın’ın tabiriyle, “kendini fiziksel olarak mükemmele ulaştıran” Batman’e, aslında Superman ön ayak olur. O zamanlar adı National Allied Publications olan, günümüzde DC Comics ismiyle yayın hayatına devam eden yayınevi, Action Comics adlı bir seri başlatır ve bu seride Superman de yer alır. Superman’in kazandığı başarı, yayınevini yeni bir kahraman yaratmaya yöneltir ve Batman, Mayıs 1939’da bir çizgi karakter olarak doğar. “Yarasa Adam”, “Kara Şövalye” ya da “Pelerinli Süvari” adıyla bilinen ve “dünyanın en büyük dedektifi” diye anılan Batman’in yaratıcıları, çizer Bob Kane ve yazar Bill Finger’dır. 75. yaşını deviren Batman, günümüzde hâlâ yeni hayranlar edinmeye ve yeni kitaplarda can bulmaya devam ediyor...

 

Son olarak, çok sayıda süper kahraman çizgi romanı ve oyuncağıyla beraber Batman kitaplarını da Türkiye’ye getiren JBC Yayıncılık’tan iki yeni çizgi roman yayımlandı: Batman: Baykuşlar Divanı ve Batman: Kara Ayna. Baykuşlar Divanı'nda Batman’in, memleketi Gotham’da, yırtıcı kuşları simge edinerek Baykuşlar Divanı adı altında toplanan bir grup kötüyle mücadelesi anlatılıyor. Yarasayla yırtıcı gece kuşunun karşılaşması sebebiyle bu kitapta bizi bolca karanlık ve keskin çizim bekliyor. Batman şehri kurtarmak için kartvizit olarak yırtıcı kuş resmi dağıtan bu haydutları tek tek yakalamak ve yuvalarını basmak zorunda kalıyor.

Kara Ayna ise daha ilginç bir okuma vaat ediyor. Kapağındaki etkileyici çizim dahi bunun göstergesi. Öyküsü, Batman külliyatındaki en iyi hikayelerden biri olarak biliniyor. Hatta yazarı Scott Snyder'ı en iyi Batman yazarlarından biri kıldığı da söyleniyor. Kitap Batman’in, serinin en önemli karakterlerinden biri olan Müfettiş Gordon'la beraber, Gotham şehrinde sulh ortamı sağladığı döneme davet ediyor bizleri. Defalarca kurtardıkları şehrin, cinayetlerden kaynaklanan güvensizlik ortamına yeniden kapılmasına izin vermemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Hikayenin bu denli başarılı olmasının altında ise belki de Müfettiş Gordon'ın kişisel hikayesiyle ilişkisi yatıyor. Tüm Batman okurlarını heyecan dolu ve şaşırtıcı bir sonun beklediğini de söyleyelim...

 

Bruce Wayne en büyük korkusuyla yüzleşti

 

Gelelim Batman dünyasının temel özelliklerine... Batman, süper kahramanların başka dünyalardan geldiklerine ilişkin algıyı değiştiren bir karakter. Doğaüstü bir gücü yok. Pek çok insanın, genetik yapısı elverdiğince, sıkı bir protein diyeti ve egzersiz programıyla sahip olabileceği türden kasları var sadece. Acı hissetmemesi de bu kaslar sayesinde... Ama her şey “vücut” değil. Batman, Gotham'ın en varlıklı ailesinin biricik oğlu. Anne ve babası zengin insanlar ama kapitalist ve bencil değiller. Batman, yani Bruce Wayne, siyah saçlarını güzeller güzeli annesinden almış. Baba deseniz tüm zenginliğine rağmen doktorluk yaparak, hastalara şifa dağıtmaya kendini adamış. İkisinin de en sevdikleri şey hayır yapmak. Gotham şehrinin zengin muhitleriyle fakir muhitlerini bağlayan dev demiryolunu Wayne ailesi yaptırmış örneğin.

 

Bruce Wayne de anne ve babasına büyük hayranlık duyarak, el bebek gül bebek, en iyi hocalardan dersler alarak, ailenin entelektüel birikimini kendine katarak yetişiyor. Dünyada en çok yarasalardan korkuyor. Ne de olsa o da bir çocuk. Derken konserden çıktıkları bir gece, daracık karanlık bir sokakta bıçaklı bir yabancı annesinin koynundaki pahalı inci kolyeye saldırıyor, babası annesini korumak istiyor fakat saldırgan ikisini de öldürüyor. Bruce Wayne zenginlik içinde yapayalnız büyüyor; amaçsız değil ama. Çünkü anne ve babası ona iyiliklerini de miras bırakıyorlar. O da öncelikle yarasalarla yüzleşip en büyük korkusunun üstesinden gelerek kendini yetiştiriyor. Bir yarasa gibi gizli bir mağarada kendine özel araçlar üreterek, teknolojinin tüm imkanlarını kullanarak kendini kahramanlaştırıyor. Ve bir daha hiçbir çocuğun kenar sokaklarda ölen anne ve babasına ağlamaması için suçla mücadeleye adıyor kendisini.

 

Son olarak, Batman dünyasının tüm karakterlerini ve hatta Superman'i görebileceğiniz, hepsinin ağzından Batman'in ölümünü dinleyebileceğiniz çok özel bir çizgi romana daha dikkat çekmek isterim. Sandman serisinde Batman'den büyük ölçüde ilham alan Neil Gaiman, Pelerinli Süvari'ye Ne Oldu? adlı kitapta hayranı olduğu Batman'in ölümünü kaleme alıyor. Kitapta, “Batman ölseydi nasıl ölürdü,” sorusuna verilen yanıtlarda fani birinin nasıl süper kahraman olabileceğine kafa yormanız için pek çok fırsat ve Gaiman'ın Batman'le özel ilişkisini anlattığı bir giriş yazısı yer alıyor.

 


 

 

* Görseller: Baykuşlar Divanı kitabından, Kara Ayna kitabından

 

Baykuşlar Divanı kitabından

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.