Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Editörden // Evet, zamanında benim dedem de...




Toplam oy: 847

Bu yıl, 7-15 Kasım tarihleri arasında otuz dördüncüsü düzenlenen Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın onur konuğu ülkesi Romanya olarak belirlendi. Romanya, fuara “We owe you some words / Size sözcükler borçluyuz” sloganıyla katılıyor. Bu sloganın sebebi olarak da, Romen dilinde Türkçeden geçmiş pek çok sözcüğün bulunması ve iki dil arasındaki etkileşim gösterildi. Hiç kuşkusuz doğrudur... Gerçi, Romanya’nın da dışına taşarak, tüm Balkanlar’ı hesaba kattığımızda öyle bir coğrafyayla karşı karşıya geliyoruz ki; gelenekte, görenekte, yemekte kimin kime ne borçlu olduğunu tam olarak kestirmek güç. (Daha doğrusu, aradaki ilişkinin bir borç ilişkisi olduğunu söyleyemeyiz belki.) Türkiye açısından da benzer bir durum söz konusu. Örneğin kalabalık bir grup içinde, söz ne zaman Balkanlar’a gelse, gruptan biri mutlaka, “Evet, zamanında benim dedem de oralardan...” diye başlayan bir cümle kuracaktır eminim. Ancak iş kültürel ilişkiye gelince, sesler sanki biraz daha kısık çıkıyor. 

 

Balkan edebiyatını hiç tanımıyor, oradan çıkan edebiyat örneklerini hiç okumamış değiliz belki. Ama, aradaki görünmeyen sıkı bağların ötesinde, fiziken de bu kadar yakın olduğumuz bir coğrafyanın edebiyatına olmamız gerektiği kadar yakın değiliz gibi görünüyor şöyle bir durup düşününce. İşte, gerçekten böyle midir, neden böyledir, gibi sorulara cevap bulabilmek, daha da önemlisi bu konuyu tartışmaya açmak amacıyla –kitap fuarının onur konuğu ülkesinin Romanya olmasını da fırsat bilerek– SabitFikir’in yeni sayısında Balkan edebiyatını ele alan bir dosya hazırladık. Çifte vatandaşlığının yanı sıra, telif ajansı sahibi kimliği de bulunan Ayser Ali, tam da böylesi bir kültürel alışverişin merkezinde yer alan bir bakışla kaleme aldı dosya yazısını. 

 

Ayrıca, bir dosya eki de yer alıyor ilgili sayfalarda. Tıpkı Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda olduğu gibi, her yıl için belirlenen farklı temalar çerçevesinde yurt dışından konukların da ağırlandığı İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali’ne (İTEF) 2009 yılından bu yana katılmış, festival kapsamında İstanbul’u ziyaret etmiş yazarlar arasında Balkanlar’dan isimler de vardı. Festival düzenleyicilerinin aracılığıyla, Türkiye’den yayıncılarla, yazarlarla ve okurlarla temasta bulunan bu isimlerle irtibata geçerek Türkçe edebiyata olan yakınlıklarını sorduk: “Edebiyatımız Balkanlar’dan nasıl görünüyor; Balkan edebiyatının burada yeterince tanındığını söyleyebilir miyiz?”

 

Önceki yıllarda olduğu gibi, bu yılın onur konuğu Romanya da, Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda iki ülkenin dili, edebiyatı, kültürü, yazarları ve yayıncıları arasında köprü kurmak amacıyla hazırladı etkinlik programını. Bu vesileyle, umarız sonrasında daha da açılacak bir kapı aralanmış olur...

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.