Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

KuşBakışı // Necati Tosuner'in masasından...




Toplam oy: 1326

Necati Tosuner'i ziyarete giderken, bizi sade bir masanın beklediğini tahmin ediyorduk. Şaşırtıcı olmayan diğer bir görüntü de, kolay ulaşılacak bir yerde bir yazım kılavuzunun bulunmasıydı; elli yılı aşkın yazı hayatı boyunca eserlerindeki dile ve tashihe nasıl titizlendiğini biliyoruz çünkü Tosuner'in.

 

İşte bu masadan çıkmış bir metin; Necati Tosuner’in bu ay içinde raflardaki yerini alacak yeni romanı Çırpınışlar’dan tadımlık bir alıntı:

 

(Büyütmek için tıklayınız.)

 

 

"Şimdi uzun yaşanmış yıllar sonra. Bu gelmiş ve gitmekte oyalanan ilkyazda –kentsel ve dönemsel ortalamasını şaşırmamış bir zamanda– nar çiçekleri açmış çıkamadığın bahçenin demir parmaklığı üzerinde. Bunu görmek de bir mutluluk sayılır kendi başına. Bir başına. Sakına sakına sakınarak kendi kendini onaylayan ölçülü bir coşkuyla içten içe yaşanılan bir sevinç gibiydi eskiden sevinç. Sakına sakına sakınarak kendi kendini onaylayan ölçülü bir coşkusuzlukla içten içe yaşanılan bir üzünçtür şimdi üzünç. Okunmakta olan bir kitap gibi sona yaklaşıldığı hepten belli olan bu yaşam senin. Okunmakta olan bir kitap gibi sona yaklaşılıyor olsa yine iyi, üç beş yaprak kaldığı belli olan bir kitap gibi tükenmesi tükendi tükenecek bir yaşam. Pişman değil ama. Pişman olmayan. Bir demir yığını gibi hurdaya çıkan. Ama bir demir yığını gibi pişman pişman pas tutan, –değil. Bundan bilerek kaçınan. Asla pişman olmayan. İşte, elde kalem, gazetenin kıyısındaki boşluğa küçük bir kare çiziyorsun. Hani çocukluk günlerinde bir sicime düğüm üstüne düğüm attığın gibi, gazetenin kıyısındaki boşluğa küçük bir kare çiziyorsun. Sonra köşelerinden birleştiriyorsun ve karenin içinde üçgenler çizmiş oluyorsun. Dörde böleceksin kareyi, yenilerle birlikte sayısı çoğalmış olacak üçgenlerin. Saymadan duramazsın! Evet, bir karenin içindeki üçgenleri saymak bile olsa, alışılmış bir günden kazanılmak istenen bir güne varmak için, gözden geçirile geçirile gözden düşürülen bir güne varmak için, bırakacaksın saymayı. Karenin iki ucuna çizerek ip düğümleyip ipin ortasına kuyruk takacaksın. Uçurtman hazır. Uçmayan. Uçamayan. Geldi yine çocukluğun. Masal bu ya, çeşmenin başında oturmuş bekliyorsun. Ne bekliyorsun?.. Yoldan biri gelse de iki laf etsek, ha?.. Kendinle öyle uğraş bakalım. Bu, gelip gelip kendine çizdiğin çizgi: Sokaksız kalmış olmak. Son çizgi. Yine sokaksız kalmış olmak."

 

(Büyütmek için tıklayınız.)

 

 

 


 

 

 

* Fotoğraflar: Pelin Ulca

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.