Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Sinemanın başı belada yazarları




Toplam oy: 1114

Yaratım sürecindeki sanatçılar uzun yıllardır, özellikle de Hollywood’un gözde konularından biri olmayı sürdürüyor. Kimi gerçek kişilerin hayatını anlatan biyografik filmler, kimiyse kendi sancılı karakterlerini doğurmayı tercih ediyor. Bu kategoriye dahil edilebilecek en yeni filmlerden biri de The Rewrite (Çapkın Profesör). Bir dönemin, romantik- komedi türündeki filmleriyle hafızalarda yer edinmiş Hugh Grant, bu filmde karşımıza ilham perisini küstürmüş ve en sonunda New York’a yakın, küçük bir üniversitede ders vermeye mecbur kalmış bir senarist olarak çıkıyor. Ama sinemanın başı belada yazarlarının bununla sınırlı olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Sizin için derledik:

 

Don Birnam - The Lost Weekend (1945)

 

 

Don Birnam’ın kendisi başı belada bir yazar olabilir ama yaratıcısı Billy Wilder’a tam iki Oscar kazandırdı. Aslına bakarsanız senarist ve yönetmen Billy Wilder, Don Birnam karakterinde bir nevi kendisini anlatıyor. Ayrıca Don Birnam daha sonraları epey popüler olacak olan yazar arketipinin de öncüsü; alkolik, kendi kendisine işkence eden, güçsüz ve romantik...

 

Joe Gillis - Sunset Bulvarı (1950)

 


 

Billy Wilder’ın başı belada yazarlarla işi The Lost Weekend’le bitmemiş olacak ki The Lost Weekend’den beş yıl sonra karşımıza bu kez Sunset Bulvarı ile çıktı. Film ismini ABD sinemasının kalbi Los Angeles’ta yer alan, meşhur Sunset Bulvarı’ndan alıyor. Burada karşımıza çıkan adamsa, Don Birnam’a da benzer şekilde, iş bulmakta güçlük çeken ve maddi zorluklarla boğuşan senarist Joe Gillis. Gilles’in gözden düşmüş bir yıldız olan Norma’yla tanışmasıyla hareketlenen senaryo Billy Wilder’a bir Oscar daha getirdi.

 

Jack Torrance – The Shining (1980)

 


 

Bu listedeki kuşkusuz en korkutucu yazar Jack Torrance. Stephen King’in kalemiyle şekillenen Jack Torrance yazarın Türkçeye Medyum olarak çevrilen romanının baş karakteri. Jack Torrance da artık yerleşmiş bir yazar figürünü sürdürüyor; alkolizm, agresif bir yapı işsizlik... Sinirli yapısı yüzünden öğretmenlik işini kaybetmesi ve ıssız bir otelde bekçilik yapmayı kabul etmesiyle gelişen akıllara durgunluk veren olaylar... Üstelik Jack Torrance sadece yazarı Stephen King’in ya da yönetmeni Stanley Kubrick’in şöhretini perçinlemekle kalmadı, Jack Nicholson’ı da zihinlerimize kazıdı. 

 

Charlie Kaufman – Adaptation (2002)

 


 

Gerçek bir yazar kurgu bir yazar karakter yaratırken ne ölçüde kendisinden bahseder? Konu Charlie Kaufman olunca bu soruya cevap vermek zorlaşıyor. Çünkü Adaptation’ın yazarı Charlie Kaufman kendi adını oğlunda sürdüren babalar misali baş karakterine de kendi adını vermekten geri durmuyor. Haliyle gerçek Charlie Kaufman nerede bitiyor, kurgu Charlie Kaufman nerede başlıyor, bunu yazarın kendi bile bilmiyor olabilir! Gerçek Charlie Kaufman ne gibi dertlerden muzdariptir bilinmez lakin kurgu Charlie Kaufman’ın en büyük derdi The Orchid Trief adlı kitabı senaryoya uyarlayabilmek!

 

Mavis Gary – Young Adult ( 2010)

 


 

Bir yaşlanmak var ve bir de büyümek. Eninde sonunda herkes yaşlanır ama herkes büyür mü sahiden? Konu Mavis Gary olunca bu sorunun cevabı çok açık. Mavis Gray gençlik kitapları yazan bir hayalet yazar. Hayalet yazar ne mi demek? Şöyle izah edelim: Kitapları Mavis yazıyor ama kapaklara başkasının adı basılıyor. Yani sizin anlayacağınız Mavis bir tür “gizli kahraman” ve hayatından pek o kadar da mutlu değil. Bu derlemedeki diğer yazarlarımız gibi, Mavis’in de alkolle yakın bir ilişkisi var. Ayrıca saçlarını yolmak ve son derece sağlıksız beslenmek gibi kimi kötü alışkanlıkları mevcut. Yani yakınlarda kötü bir boşanma atlatmış Mavis’in başı da diğer tüm yazarlar kadar belada. Ayrıca Mavis’in bu listedeki tek kadın karakter olduğunu da belirtmek gerekir, ki erkek egemen bir dünyada kadın olmak başlı başına birçok bela açabiliyor!

 

 


 

 

* Kaynak: Word & Film

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.