Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Dünya Şiir Günü



Toplam oy: 1511

İlk kez 1999 yılında UNESCO tarafından ilan edilen ve dünya çapında kutlanan Dünya Şiir Günü'nün amacı "farkındalık yaratmak ve ulusal, evrensel, bölgesel şiir hareketlerine taze bir enerji sağlamak"olarak nitelendiriliyor.

Şiirin sorgulayarak çeşitlilik yarattığını belirten UNESCO, dil çeşitliliğini kutlamak için bugünü şiir günü olarak ilan etmiş.


Şiir okumayı, yazmayı, yayınlamayı teşvik etmeyi amaçlayan Dünya Şiir Günü, önceleri 5 Ekim'de kutlanırken 20. yüzyılın sonlarına doğru 15 Ekim'de kutlanmaya başlanmış. Uzun süredir 21 Mart'ta kutlanan Dünya Şiir Günü, bazı ülkelerde halen bu tarihlerde kutlanıyor.

 



 

 

Türkiye'de ise Yazarlar Sendikası üyesi şair ve yazarlar, 21 Mart Dünya Şiir Günü'nü Kadıköy'de Beşiktaş İskelesi'nde buluşarak, Şiir Günü Bildirisi okuyarak kutlayacaklar.


Türkiye Yazarlar Sendikası'ndan yapılan açıklamaya göre, şair ve yazarlar 21 Mart Dünya Şiir Günü'nde bu yıl da sokaklara olacak. 21 Mart'ta saat 11.00'de Kadıköy'de Beşiktaş İskelesi'nde buluşan şair ve yazarlar, İskelede Şiir Günü Bildirisi'ni okuduktan sonra vapurla Beşiktaş'a geçecek. Vapurda da şiirler okuyup yolculara şiirler ve şiir dergileri dağıtacaklar. Beşiktaş İskelesi'nde bildiri yeniden okunacak ve Beşiktaş Çarşısı'nda da şiir dergileri ve şiirler dağıtılacak.



 

Sendika, Şiir Günü etkinliğinde ayrıca Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Maslak Kampüsü'nde saat 15.00'te bir panel düzenleyecek. Prof. Meriç Hızal'ın, Prof. Dr. Zeynep Sayın'ın, Sanat Eleştirmeni Canan Beykal'ın ve şair Salih Bolat'ın konuşmacı olduğu "Sanatta Yaratı Süreci" panelini Mustafa Köz yönetecek. Panelden sonra şairler Oya Uysal, Gülce Başer, Osman Serhat ve Hüseyin Alemdar şiirlerini okuyacak. Günün son etkinliğindeyse saat 17.30'da 37 heykeltıraşın 37 şiirden esinlenerek yaptığı heykellerle şiirler, "Esin mi Şeytan mı?" adlı kokteyl-sergiyle izleyicilerle ve okurlarla buluşacak.

 

 

 

 

 

 

 

Bu yılın Dünya Şiir Günü Bildirisi’ni ise PEN Şiir Ödülü’nü kazanan Sennur Sezer kaleme aldı:

 

 

Şiir çağın yankısıdır

 



Şiir, çağının seslerinin yankısını taşır: Kahkahalar, çığlıklar, ıslıklar… Aşk şarkılarına marşlar karışır, ağıtlara çocuk sesleri. Çok sesli bir korodur şiir, bir orkestra.

Şairler hükümdarlara övgüler yazsalar da bu sesleri şiirin orkestrasına ekleyemezler. Bir yıl geçmeden yıpranır gider o övgülerin kumaşı.

 

Eskimeyen, yaşamaya övgüdür, adalete, aşka.

Bir de diktatörlere yazılmış alaylar eskimez, bin yıllarca.

Şairler söz ustasıdır. Anadildir ustalığın nedeni. Vay şairlere ana dilini yasaklayana. Vay insanlara şiiri yasaklayanlara! Her dilde aşağılanmalı insanın düş gördüğü dilde yazmasını, şarkı söylemesini engelleyenler. Onlar için sövgüler bile armağan sayılmalı. Adları silinmeli tarihten.

Şiir, çağının seslerinin yankısıdır. Şair bu sesleri işler olan gücüyle. Aşk şarkıları, yaşama övgüleri duyulsun ister şiirinde. Hıçkırıklar aşktan kopsun, bir ağlayış olacaksa çocuğun ilk ağlayışı olsun.

Ve kadınlar, sesleri yüzyıllardır savaşları lanetlemekten yorgun, ağıtlardan kısık, şiirler söylerler güzel günler için, rüzgâra karışır. Onlara şiir yazılmaz, yazılanlar aşka övgüdür belki.

Şiir, çağının seslerinin yankısıdır. Sokaklardan kopup gelen seslerin uğultusudur. Zafer şiirlerinde ölen askerlerin analarının ağıtı duyulur. Aç çocuk ağlayışları ve dul kadınların çığlıkları. Bu yüzden ürperir bu şiirleri okuyanlar.

Çağının seslerinin yankısı duyulur şiirde.  Şiirinde güzel seslerin yer almasını isteyen şairin işi zordur. Çünkü açlığı, savaşları durdurmak için uğraşmak zorundadır. O şairlerin seslerini duyarız, çocuk seslerine kulak verdiğimizde.

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder


ben şiir istiyorummmmmmmmmmmmmmm

32%
68%

Bu dergidende yazıdanda yeni haberdar oldum.nefis bir yazıydı.İzniniz olursa bu yazıyı bloğumda yayınlamak isterim. çalışmalarınızda kolaylıklar ve başarılar.

39%
61%

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.