Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Geçen haftanın düşünce özgürlüğü ihlalleri (27 Mayıs 2011)



Toplam oy: 979

 

Gazeteci Irmak'a ve BDP İl Başkanı'na hapis, Muzır Kurul'un yeni icraatleri, vicdani redde destek davası...

 



 

Gazeteci Irmak'a toplam 20 ay hapis


Yeni Yorum ve Ülkede Yorum gazetelerinin imtiyaz sahibi ve sorumlu müdürü Saadet Irmak Kürt sorunu ile ilgili yazı ve haberler sebebiyle toplam 20 ay hapse, 18 bin 140 TL de adli para cezasına mahkum edildi. 26 Mayıs’ta İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmalarında, Irmak’a Terörle Mücadele Yasası (TMY) ve Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 215. maddesi* uyarınca verilen cezalar şöyle:

 

1) Yeni Yorum gazetesinin 20-26 Aralık 2010 tarihli sayısında çıkan “Yaşamın her alanında Kürtçe olacak” başlıklı yazı ile “Demokratik çözüm için son şans” başlıklı haber nedeniyle Irmak, ‘örgüt açıklamasına yer vermek’ suçundan 10 ay hapse mahkum edildi. Haberde TCK’nin 215. maddesine* dayanılarak “örgüt açıklamasına yer vermek” ile suçlanan Irmak’a verilen bir aylık hapis cezası ise 740 TL adli para cezasına çevrildi.

 

2) KCK Yüksek Adalet Divanı'nın toplantı sonuçlarından hareketle kaleme alınan “Kürtler kendi mahkemelerini kuracak” yazısı Ülkede Yorum gazetesinde yayınlandı. Yazıda KCK Yürütme Kurulu Başkanlığı'nın hükümeti eleştirdiği “çözüme dönük somut adımlar atma yerine [Kürt sorununu] istismar etmeye devam ettiği” açıklamasına yer verilmişti. Bu sözler sebebiyle Irmak hakkında “PKK açıklamasına yer verildiği” gerekçesiyle 10 ay hapis cezası verildi.

 

3) Ülkede Yorum gazetesinin 8-14 Kasım 2010'da yayımladığı sayısında yer alan, “Hata yapmamak” başlıklı yazı nedeniyle de Irmak'a “örgüt propagandası yapmak”tan 16 bin 660 TL adli para cezası verildi. “Devlet olumlu, siyasiler engel” başlıklı haberde kullanılan “Kürt halk önderi" ifadesi için Irmak'a verilen hapis cezası da 740 TL adli para cezasına çevrildi.

 

*MADDE 215. - (1) İşlenmiş olan bir suçu veya işlemiş olduğu suçtan dolayı bir kişiyi alenen öven kimse, iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

 

 


 

 

 

BDP İl Başkanı’na 10 ay hapis

 

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Erzurum İl Başkanı Rıza Güler hapse mahkum edildi. Abdullah Öcalan'ın Kenya'dan Türkiye'ye getirilişinin yıldönümü olan 15 Şubat 2011’de düzenlenen basın açıklamasında Güler şunları söylemişti.

 

“Sayın Öcalan'ın devletin resmi muhatabı olduğu, devletin Öcalan ile görüşmesi ve statüsü hakkında herkese açık bir fikir özgürlüğü beyan edilmiştir. Sayın Öcalan'ın yaşam koşullarının değiştirilmesi gerektiğini düşünmekte olduğumuzu, samimi bir barış ve çözüm iradesi her güçlü işaret sayın Öcalan'ın İmralı'daki günlerine son verilmesini istiyoruz”

 

İl Başkanı Güler, PKK propagandası yaptığı iddiasıyla Erzurum Özel Yetkili İkinci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandı. 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın 7-2 maddesi kapsamında dava açılan Güler suçlamaları kabul etmedi. Mahkeme heyeti ise Güler’i 'yasadışı terör örgütünün propagandasını yapmak' suçunu işlediği' gerekçesiyle hapse mahkum etti ve 10 ay hapis cezasını ertelemedi.

 

 

 

 


 

 

 

Bir pankarta en az 20 ay hapis

 

14 Mart 2010’da düzenlenen Başbakan Erdoğan’ın da katıldığı ‘Roman Açılımı’ toplantısında “Parasız eğitim istiyoruz, alacağız ” pankartı açan öğrenciler Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz tutuklanmıştı. ‘Örgüt üyesi’ oldukları iddiasıyla 14 aydır tutuklu bulunan ve 15 yıla kadar hapisleri istenen öğrenciler 24 Mayıs’ta hakim karşısına çıktı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, savcı Kasım İlimoğlu, eylemin düşünceyi açıklama sınırları içinde bulunduğunu belirterek sanıkların beraatini istedi. Ancak mahkeme tutukluluk halinin devamına karar verdi. Karara, “kuvvetli suç şüphesi, suçun niteliği, delil durumu ve adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı” gerekçe gösterildi. İki öğrenci en az Ekim ayındaki duruşmaya kadar, yani 6 ay daha hapiste tutulacak.

 

 

 

 


 

 

 

Başbakana açık mektup

 

Alevi Bektaşi Federasyonu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a açık mektup gönderdi. Mektupta, Erdoğan'ın meydan konuşmalarında, Alevi sözcüğünün geçmesinden sonra vatandaşlardan yuhalamalar yükseldiği ve Erdoğan'ın da buna sessiz kaldığı söyleniyor; bundan duyulan rahatsızlık ifade ediliyor. Federasyon mektubu şu ifadelerle sonlandırıyor:

 

“Bir ülkenin refahı ve istikrarı yalnızca ekonomiyle ve siyasetle sağlanamaz, aynı zamanda sosyal yapısıyla da ilgilidir; Türkiye’de Kürd’ün hakkını Türk, Türk’ün hakkını Kürt, Alevi’nin hakkını Sünni, Sünni’nin hakkını Alevi savunmadıkça sosyal barışı kalıcı kılmak mümkün değildir. Tarihe böyle bir ortam yaratılarak geçilir. Siz, tarihe, yalnız heykel yıkan değil, ülkenizdeki bir inancı yuhalatarak 'nefret suçu' işleyen bir başbakan olarak da geçeceksiniz!”

 

 

 

 


 

 

 

Vicdani reddi savunan Sarıtaş’a beraat

 

Vicdani retçi İnan Süver'in askerliğe gitmeyi reddetme hakkı olduğunu savunan bir bildiri okuduğu için Ankara10. Sulh Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Ezgi Sarıtaş hakkındaki davanın karar duruşması 25 Mayıs 2011’de görüldü. Mahkeme Sarıtaş’ın TCK 318’de tanımlanan “halkı askerlikten soğutma” suçundan beraatine karar verdi. Maddenin Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesi talebi ise reddedildi. Sarıtaş, askere gitmeyi reddetmenin, eline silah almayı kabul etmemenin, zorunlu askerliği eleştirmenin ve vicdani retçilerle dayanışmanın suç olmadığını ifade etti. Sarıtaş mahkemede okuduğu savunmasında şunları söyledi:

 

 “Bazıları askerlikten kaçıyor, ölmekten korkuyor, öldürmeyi kabul etmiyor, emir-komuta zincirinde yer almak istemiyor, inançlarına aykırı olduğu için orduda silah taşımayı reddediyor, oğlunun/kocasının/babasının asker olmasından, şehit-gazi olmasından gurur duymuyor. Ve bunları söylemek, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni en ağır haliyle eleştirmek, askerliğin matah bir şey olmadığını insanlara söylemek, fikirlerimi ve düşüncelerimi baskı ve zorla kimseye dayatmadığım sürece suç olamaz. Tam tersine militarist değerleri, ordunun, savaşmanın kutsiyetini tüm halka zorla dayatmak, tersini söylediğinde yargı yoluyla kişileri sindirmeye çalışmak suçtur.”

 

 

 


 

 

 

 

Vicdani redde destek davası

 

Ankara’da 3 Ocak 2010 günü Genç Müslümanlar İslami gerekçelerle vicdani reddini açıklayan Enver Aydemir’le dayanışmak üzere basın açıklaması düzenledi. Genç Müslümanlar, Aydemir hakkında açılan 4 emre itaatsizlik ve 1 firar davası ile 2010 yılının ortasında verilen çürük raporunu da kapsayan bir dizi sistematik hak ve özgürlük ihlaline karşı çıktılar. Ankara Cumhuriyet Savcılığı ise basın açıklamasına katılan herkes hakkında ‘Yasadışı gösteriye katılmak’ suçundan, 3 kişi hakkında da ‘Halkı askerlikten soğutmak’ suçundan dava açtı. Genç Müslümanlar yaptıkları basın açıklamasında “Askerliği reddetmenin başta Müslümanlar, anti-emperyalistler, silaha ve savaşa karşı olan vicdani retçiler, ırkçılığa ve militarizme karşı olanlar olmak üzere bu sistemi benimsemeyen herkesin hakkı olduğunu” söylemişlerdi. Davanın ilk duruşmasında “Halkı askerlikten soğutmak”la suçlanan Mehmet Lütfü Özdemir’in yargılaması yapıldı. Özdemir savunmasında “Biz Müslümanların birinci önceliği, elimize silah alıp bilmediğimiz, inanmadığımız bir savaşın ortasında kendimizi bulmak değil, yaşadığımız dünyayı her insan için cennete çevirmektir”, ifadelerini kullandı.

 

 

 


 

 

 

 

Edebiyat Küçükleri Koruma Kurulu’na emanet

 

İstanbul Basın Savcılığı Palahniuk’un Ölüm Pornosu adlı kitabı hakkında soruşturma başlattı. T.C. Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun raporuna dayanan soruşturmaya gerekçe olarak kitabın müstehcen öğeler taşıması gösterildi. Bilirkişi olarak atanan Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu'nun hazırladığı sekiz sayfalık bilirkişi raporunda şöyle deniyor: “İncelenen ve değerlendirilen Ölüm Pornosu isimli kitapta yer alan yazıların halkın ar ve duygularını incittiği, cinsi arzuları istismar eder nitelikte olduğu, Türk Ceza Kanunu'nun 226.Maddesini ihlal ettiği, dolayısıyla müstehcen bulunduğu, kitabın süresiz yayın olması nedeniyle 1117 sayılı kanuna 3445 sayılı yasa ile ilave edilen Ek-2. Madde kapsamına girmediği oybirliği ile mütalaa edilmiştir”

 

Ayrıntı Yayınları’nın yaptığı açıklamada yazar Palahniuk’un eserlerinin dünyada olduğu gibi ülkemizde de takip edildiği belirtiliyor; Palahniuk çağımızın en büyük yüz yazarı arasında değerlendiriliyor. Ayrıca yayınevinin genel müdürü Hasan Basri Çıplak’ın basın savcısına verdiği ifade şu sözlerle aktarılıyor: 

 

“Hasan Basri Çıplak ifadesinde, Palahniuk'un dünyanın önemli edebiyatçılarından biri olduğunu, dava konusu olan kitabın içeriğinin de iddia edilenin aksine, kadın vücudunun metalaştırılmasına karşı şiddetli bir eleştiri içerdiğini belirtti. Çıplak, Ölüm Pornosu'nun her anlamıyla edebi bir eser olduğunu savundu.”

 

 

 


 

 

 

İki yayınevi davalık yazıları derledi!

 

Muzır Neşriyat Kurulu’nun hazırladığı rapora dayanarak Beat edebiyatı örneği olan Burroughs’ın ‘Yumuşak Makine’ adlı kitabı da davalık olmuştu. Altı Kırkbeş ve Sel Yayınları kitaba dava açılmasına karşı ülkemizde yayımlanamayacak olan Beat kuşağının tüm şair ve yazarlarını bir araya getiren bir ‘Beat Kuşağı Antolojisi’ hazırladıklarını bildirdi. “Tüm Devlet Erkânına Kıvançla Duyurulur” hitabıyla başlayan açıklamada şunlar söyleniyor:

 

“Beat Kuşağı Antolojisi, bu muzır kuşağın yasaklanması gereken tüm yazar ve şairlerini bir araya toplayarak, ülkemiz çocuklarını muzır olan eserlerden korumak ve halkımızın ahlakının sınırlarını çizmek amacıyla kurulan T.C. Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’na yardımcı olmak amacıyla hazırlandı ve yayımlandı!

 

Umarız işlerini kolaylaştırmışızdır!”

 

 

 


 

 

 

 Bu haftanın ifade özgürlüğü duruşmaları

 

Sanık                                           : Temel Demirer

Mahkeme ve duruşma tarihi  : Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Duruşma Tarihi: 3 Haziran 2011 Saat: 09:00

 Açıklama                            : 20 Ocak 2007´de Hrant Dink´in öldürülmesini protesto etmek için Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde toplanan yaklaşık 800 kişiye konuşan ve "Bu ülkede Ermeni soykırımı olmuştur" diyen yazar Temel Demirer hakkında, Ankara Emniyet Güvenlik Şube Müdürlüğü´nün suç duyurusunun ardından dava açıldı. Demirer, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik ettiği ve Türkiye Cumhuriyeti’ni alenen aşağıladığı iddiasıyla TCK 216, ve TCK 301. maddelerden yargılanıyor

 

 

 


 

 

 

Geçen haftanın ifade özgürlüğü duruşmaları:

 

·         Şair ve yazar Ataol Behramoğlu'nun konuk olarak katıldığı, CNN Türk televizyonunda 12 Ocak 2010 tarihinde yayınlanan "Tarafsız Bölge" programında, AKP ve Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında sarf ettiği sözlerle ilgili AKP ve Tayyip Erdoğan tarafından tazminat talebiyle açılan davanın karar duruşması görüldü. Behramoğlu, AKP'nin seçimle gidip gitmeyeceği konusunda şunları söylemişti: “Bana göre, yani ben, AKP seçimleri vermeyecek demiyorum ama vermemek için... yasa dışı olarak üstelik anti demokratik ve görünür ya da görünmez biçimde bütün olanaklarını kullanacaktır diyorum”. Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi davanın reddine karar verdi.

·         Ali Suat Ertosun’un Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Av. Selçuk Kozağaçlı'ya 19 Aralık 2000 tarihinde yapılan cezaevi katliamlarının yıldönümü olan 19 Aralık 2009’da ÇHD adına yapmış olduğu basın açıklamasında hakaret ettiği gerekçesiyle açtığı manevi tazminat davası Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü. Hakim değişikliği sebebiyle dava 19 Temmuz saat 09:30’da görülecek duruşmaya erteledi.

·         Diyarbakır'da 2005-2009 yılları arasında yapılan 12 ayrı etkinlikte konuşmaları nedeniyle 12 kez örgüt propagandası yapmak suçlamasıyla 70 yıl hapis istemiyle yargılanan Van bağımsız milletvekili adayı Aysel Tuğluk'un yargılanmasına devam edildi. Mazereti kabul eden mahkeme heyeti, savunma hazırlanması için süre verilmesine karar vererek duruşmayı 4 Ağustos saat 09:00’a erteledi.

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.