Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Geçen haftanın düşünce özgürlüğü ihlalleri (5 Ağustos 2011)



Toplam oy: 666



Kürt siyasetçileri mahkemede

 

2009 yılında kapatılan DTP'den belediye başkanıyken yaptıkları ortak açıklama nedeniyle 98 belediye başkanı ve 8 il genel meclis başkanı hakkında dava açıldı. Osman Baydemir tarafından okunan ortak açıklamada “Öcalan'ın barışa ve çözüme katkı sunabileceği koşullar oluşturulmalı, olgunlaştırılmalıdır” denilmişti. Aralarında hala görevde olan belediye başkanlarının olduğu 106 kişinin ‘Terör örgütünün propagandasını yapmak’ suçlamasıyla 20 yıl hapsi isteniyor. Sanıklar arasında Diyarbakır, Batman, Siirt, Van ve Diyarbakır'ın Kayapınar, Sur, Bağlar ve Yenişehir ilçe belediye başkanları bulunuyor. Dava, Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek.

 

 


 

 

KCK davasında Baro’ya suç duyurusu


 
Milletvekillerinin, BDP'li belediye başkanlarının ve siyasetçilerin sanık sandalyesinde oturduğu KCK davası görüldü. 104’ü tutuklu 152 Kürt siyasetçinin yargılandığı davaya, sanıkların bölünerek getirilmesine karşı çıkarak son üç duruşmaya katılmayan müdafii avukatlar yine katılmadı. Yargılamayı yürüten Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi davada “yargılamayı engelledikleri” gerekçesiyle sanık avukatları ve mahkemenin talebine rağmen avukat görevlendirmeyen Diyarbakır Baro Başkanlığı hakkında suç duyurusunda da bulundu. Diyarbakır Baro Başkanı Aktar ise mesleklerine saygı gösterilmediği için duruşmalara katılmadıklarını ifade etti.

 

 


 

 

Tuğluk konuşarak ‘suç’ işledi


 
Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi, bağımsız Van Milletvekili Aysel Tuğluk’u, Newroz mitinginde yaptığı konuşma sebebiyle ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçundan 2 yıl hapis cezasına çarptırdı. Tuğluk, Hakkari Yüksekova’da, 17 Mart 2010'da düzenlenen Newroz mitinginde şunları söylemişti:


 
“Meclis’te BDP bu halkın temsilcisi olarak oradadır ve muhataptır. Kandil’de muhatap PKK’dir. Yine İmralı’da muhatap Öcalan’dır. İşte diyoruz ki bu meseleyi çözmek istiyorsanız bu aktörleri görmek zorundasınız. Bu aktörler ile konuşmak zorundasınız.”


 
Tuğluk, NTVMSNBC’ye verdiği demecinde hakkındaki kararı şu sözlerle değerlendirdi:


 
“Şiddet içermediği sürece her şey çok açık ve net konuşulabilmeli. Bu ülkenin Kürt sorununu 15-20 yıl önce konuşabilseydik her şey bambaşka olurdu... Öcalan’ın muhatap alınması gerektiğini söylemişim. Devletin kendisi görüşüyor Abdullah Öcalan ile. Benim Öcalan’ın statüsünden bahsetmem mi suç?”

 

 


 



 

Selam getirmeye bir yıl hapis


 
PKK lideri Abdullah Öcalan'ın avukatı Mehmet Bayraktar, bir mitingde “Öcalan'ın selamını getirdim” dediği için mahkum oldu. Bayraktar, 2009’da Erzurum Karayazı ilçesinde düzenlenen bir mitingde yaptığı Kürtçe konuşmada şunları söylemişti:


 
“Kardeşlerim, bacılarım, annelerim. Yüreği ile kendini dağa verenler, sizin özgürlüğünüz için mücadele eden Abdullah Öcalan'dan bütün Kürtlere selam getirdim”.


 
Erzurum İkinci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 5 yıla kadar hapis istemiyle açılan davada Bayraktar’a örgüt propagandası yaptığı gerekçesiyle bir yıl hapis cezası verildi. Cezanın ertelenmesi talebini reddeden mahkeme, dosyayı Yargıtay'a yolladı.

 

 

 


 

 

Kolluk kuvvetlerinden yaşam hakkı ihlali


 
Van'ın Çaldıran İlçesi'ne bağlı Soğuksu (Sarıksoy) Köyü'nde askerler PKK’li zannettiği çobanlara ateş açtı. HaberVan sitesine göre, 30 Temmuz günü sabah saatlerinde İran sınırındaki Uzunyol mezrasında köyün 100 metre uzağındaki arazide hayvan otlatan 25 yaşındaki Ercan Uca, Alakaya Köyü Karakolu'na bağlı askerlerin açtığı ateş sonucu karnından ve sırtından yaralanarak hayatını kaybetti. Beraberinde bulunan 24 yaşındaki İbrahim Ecevet ile 23 yaşındaki Nejdet Çiftçi ise olaydan yaralı olarak kurtuldu. Yetkililer üç köylünün ‘Dur’ ihtarına uymadığını öne sürdü. Uca'nın cenazesi toprağa verilirken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Uca'nın babası Zeki Uca, “Oğlumun yanında hiçbir şey yoktu. Ne silah ne de mazot. Olayın araştırılmasını ve sorumluların cezalandırılmasını istiyorum” dedi.


 
19 Temmuz 2011’de Samsun’da 16 yaşındaki Gökhan Çetintaş annesini ziyarete giderken, 28 Haziran 2010’da da Hatay’da kekik toplayan Ali Dalmış ile Mustafa Fil askerler tarafından PKK’li sanılarak öldürülmüştü.

 

 


 

 

 
Diyarbakır’da polis can aldı


 
Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesinde de 20 yaşındaki Mehmet Şirin Çiftçi polisin açtığı ateşte hayatını kaybetti. DİHA’nın haberine göre devriye gezen polisler ile mahalle sakinleri arasında bilinmeyen bir nedenle çıkan tartışma sonucunda polisler Çiftçi’ye ateş etti. Çiftçi’nin yengesi Gürsel Çiftçi yaşananları şöyle anlattı: “Kapının önüne kadar kavga ederek geldiler. Kaynım kendini korumaya çalışıyordu. Polis ise silahını çekerek başına silah sıktı”

 

 

 


 

 

Uğur Kaymaz’ı anan öğretmenler tutuklandı


 
12 yaşındayken polis kurşunlarıyla öldürülen Uğur Kaymaz'ı anmak için düzenlenen yürüyüşe katılan Eğitim-Sen üyesi dört öğretmen, ‘yasadışı örgüt propagandası’ yaptıkları iddiasıyla tutuklanarak Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Uğur Kaymaz Mardin’in Kızıltepe ilçesinde babası Ahmet Kaymaz’la birlikte öldürülmüştü. ‘Sınırı aşarak adam öldürmek’ten yargılanan dört polis ise ‘meşru müdafaa’ gerekçesiyle beraat etmişti.

 

 

 


 

 

Olmayan örgütün propagandasına 10 ay hapis cezası


 
Özel Yetkili Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi üniversite öğrencisi Mehmet Adıgüzel’i, gözaltına alınırken “aktif olmayan Dev-Sol örgütü” adına slogan atmaktan on ay hapse mahkum etti. Adıgüzel, üç polisin ifadesi doğrultusunda “Yaşasın Dev-Sol, insanlık onuru işkenceyi yenecek, baskılar bizi yıldıramaz” sloganları attığı iddiasıyla yargılandı. Mahkeme, öğrencinin sloganları atmadığını söylemesine ve “Dev-Sol aktif olarak devam etmemektedir” yönündeki rapora rağmen ‘terör örgütü propagandası’ suçunun işlendiğine hükmetti. Mehmet Adıgüzel 5 Kasım 2010'da Ankara'da YÖK'ü protesto için düzenlenen eylem sırasında SSK İşhanı'na “YÖK'e tecrit, paralı eğitime hayır” yazılı pankartı asmak isterken gözaltına alınmıştı.

 

 

 


 

 

 

Milli Savunma Bakanlığı mahkum oldu


 
Güneş Piyade Karakolunda görevli Piyade Asteğmen M.H.İ., komutasındaki erler B.Ç., A.B. ve M.Ç. sekiz yıl önce Çaldıran ilçesine bağlı Sarıçimen köyüne mazot kaçakçılığı yapıldığı iddiasıyla baskın düzenledi. Köyün sakinlerinden Fettah Ülgen bu esnada askerlerin kendisini konuşturmak için yere yatırarak tekmelediklerini, komutan M.H.İ’nin kalaşnikof tüfeğin namlusunu ağzına sokarak tehdit ettiğini ve silahın namlusu ile yüzüne vurduğunu ifade ederek askerler hakkında suç duyurusunda bulundu.


 
12 Ocak 2009’da Erciş Ağır Ceza Mahkemesi askerleri ’kötü muamele’ suçundan onar ay hapis cezasına çarptırdı, ’hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına’ karar verdi. Bunun üzerine Ülgen’in avukatı Murat Timur Van 2. Bölge İdare Mahkemesi’ne tazminat davası açtı. İdare mahkemesi üç erin kötü muamelede bulunduklarının ortaya konduğunu ifade etti. Mahkeme, “idarece yürütülen güvenlik hizmetinin gereği gibi işlememesi, söz konusu olaydaki ağır hizmet kusuru ve kişinin uğradığı kötü muamele nedeniyle duyduğu manevi ızdırabı” dikkate alarak Milli Savunma Bakanlığı’nı 20 bin TL manevi tazminata mahkum etti.


 
Davanın avukatı Murat Timur ise davanın ‘kötü muamele’ kapsamında değerlendirilmesini eleştirerek  ‘işkence’ kapsamına alınması gerektiğini belirtti. Ceza verilmesini olumlu bulan Timur cezanın sanıklara rücu ettirilmesi gerektiğini savundu. Timur aksi takdirde işkence ve kötü muamele suçlarında azalma olamayacağını ifade etti.

 

 

 


 

 

 Geçen haftanın ifade özgürlüğü duruşmaları:


 
·         2005 ve 2009 yılları arasında Diyarbakır'daki bazı etkinliklerde yaptığı konuşmalar ile basında çıkan 12 ayrı konuşması sebebiyle toplam 75 yıl hapsi istenen Aysel Tuğluk’un davası Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Avukatı, Aysel Tuğluk milletvekili seçildiği için dosyanın TBMM'ye gönderilmesini istedi. Mahkeme Tuğluk'un mazbatasının Van İl Seçim Kurulu'ndan istenmesine karar vererek duruşmayı 25 Ekim 2011, saat: 09:00’a erteledi.

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.