Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Hoşgeldin Naipul!



Toplam oy: 881

Yazar Hilmi Yavuz'un önümüzdeki günlerde İstanbul’da toplanacak Avrupa Yazarlar Parlamentosu’nun onur konuğu olan Nobelli yazar V.S Naipaul’un ‘İslam karşıtı’ görüşlerine rağmen etkinliğe davet edilmesini sert bir dille eleştiren yazısının ardından tartışma büyüyor.

Etkinliği düzenleyen 2010 İstanbul AKB Ajansı'nın edebiyat yönetmeni Ahmet Kot’tan bir açıklama geldi. Kot açıklamada, etkinliği düzenlemelerinin temel amacının edebiyatın geleceğini ve sorunlarını konuşmak olduğunu belirterek “Yazarların elbette kendilerine özgü görüşleri olacaktır. Biz bu görüşlere göre yazarları yargılayarak davet listemizi oluşturmadık. Listeyi, yazarların edebi değer ve önemlerine göre düzenledik. Yalnızca V.S. Naipaulün değil, çağırdığımız 65 yazarın 65inin de farklı görüşleri var” diyor.

Avrupa Yazarlar Parlamentosu’na katılacak yazarlardan Nedim Gürsel, Naipaul’ü yakından tanımadığını belirterek “Etkinliğe katılacak yazarların bir kısmını da tanımıyorum, tanımam da gerekmiyor. Ama yazarlar değişik görüşleri temsil edebilir, farklı düşüncelere sahip olabilir. Bence Naipaulün ‘Müslümanlara karşı olması’ çok da önemli değil. Bence kriter şu olmalı: Bir yazar soykırımı desteklememişse, ırkçı ve faşist değilse, demokrasi adına o yazarın söz almasına karşı çıkamayız” derken; etkinliğin moderatörlerinden Levent Yılmaz  “Naipaul tabii ki davet edilmeliydi. Bir insan İslam karşıtı da, Hıristiyanlık karşıtı da olabilir ve bu düşünceler tartışılır. Bu görüşler şiddet eğilimine dönüşmediği sürece tamamen tartışılabilir boyuttadır bana göre. Naipaulün yazdıkları çok iyi, harika demiyorum ama ona karşı geliştirilen ‘şerefsiz’ gibi yaklaşımlar da harika değil” açıklamasını yapıyor.

Etkinliğin bir diğer katılımcısı yazar Tahsin Yücel ise her dinde aykırılıklar bulunabileceğini ama bunun bir dine karşı olmayı gerektirmediğini söylüyor: “Müslümanlığa karşı önyargı, kötü niyetin sonucu olabilir. Durup dururken İslama karşı olmak ve bunu bir düşünür olarak sürdürmek bana göre tutuculuğun belirtisidir. Yine de toplantıya katılacağım, böyle önyargılı ve geniş anlamda yobaz bir arkadaşla aynı toplantıda olmak beni çok da ilgilendirmiyor, çünkü toplantı onun için düzenlenmedi”.

Hilmi Yavuz, “Bu toplantıyı düzenleyenler ve destekleyenler, herhalde “Onur Konuğu” olarak davet edilen V.S. Naipaul’ü tanımıyorlar” sözleriyle başlayan önceki günkü yazısında, Naipaul’ün İslam dünyasında yaptığı gezintinin ardından Müslümanlara ilişkin olarak yaptığı oryantalist ve ötekileştirici tavrından bahsederek “Naipaul, yol boyunca Müslümanlarla gerçekleştirdiği konuşmaları öyle bir biçimde yeniden üretir ki, onların saf, saçma ve geri zekâlı gibi görünmelerini sağlar. Gerçekte, İslamiyeti de öfkeden köpürmüş bir yenilginin anlatımı olarak görür” diyordu. Yavuz, Naipaul’ün Müslümanları, ‘geri zekâlı, ‘yaratıcı olamayan, ‘hiçbir şeyi başaramayan’ bir güruh olarak tanımladığını söylediği yazısını “Hadi, Nobeli ve Naipaulü yayınevine tavsiye ettiğini göğsünü gere gere açıklayan Orhan Pamuk’u bir yana bırakalım, Avrupa Yazarlar Parlamentosunun Türkiye temsilcileri ve bu oturumda konuşmayı kabul eden yazar dostlarımız, Müslümanları, bunca hakareti reva görerek aşağılayan bu adamla yan yana oturmayı nasıl içlerine sindirecekler?” sözleriyle bitiriyordu. Yavuz’un ardından dün de Yeni Şafak gazetesi yazarı Salih Tuna, esas hakareti Naipaul’ün Müslümanlara ettiğini söyleyerek “Bu şerefsizin burada ne işi var?” başlıklı hakaret dolu bir yazı kaleme aldı.

Nobel ödüllü yazar Jose Saramago’nun 18 Mayıs 2007’de İstanbul’da öne sürdüğü fikir kapsamında şekillenen etkinliğe, aralarında Adalet Ağaoğlu, Hari Kunzru, Tahsin Yücel, Nedim Gürsel, Glenn Meade, Doğan Hızlan, Vikram Seth, Gündüz Vassaf, Cevat Çapan’ın da bulunduğu yazar, eleştirmen ve akademisyenler çeşitli yönleriyle Avrupa edebiyatını ele almak için katılacak. Etkinlikte oturumların sonucunda elde edilen bilgiler ışığında bir ‘İstanbul Deklarasyonu’ da hazırlanacak.


NAIPUL KİMDİR?

 

Trinidad doğumlu İngiliz yazar V.S. Naipaul, 2001 Nobel Edebiyat Ödülü’ne “yapıtlarındaki zekice ve gözlemci anlatım tarzından” dolayı değer görüldü. İran devriminden hemen sonra İslam ülkelerine uzun bir seyahat yapan ve buradaki izlenimlerini “İnananlar Arasında”‘ adıyla kitaplaştıran Naipaul, 10 yıl sonra bölgeye yaptığı ikinci gezinin izlenimlerini ise “İnancın Ötesinde” adlı kitabında topladı. Her iki kitabında Batı eğitimi almış bir Doğulunun gözüyle, bu ülkelerdeki inancın mentalitesini anlamaya ve anlatmaya çalışan yazar, 1980’de yayımlanan “The Return Of Eva Peron” ve “Killings in Trinidad” adlı eserlerinde de Arjantin’deki gerilla faaliyetleri sırasındaki olaylar ile Mobutu’nun Kongosu ve Michael X’in “Black Power” hareketini konu aldı. “The Mystical Masseur” kitabıyla 1957’de John Lewellyn Ödülü’nü, “The Mimic Men” (Taklitçiler) kitabıyla 1967’de W.H. Smith Ödülü’nü kazanan Naipaul’ü Türk okuru, “Miguel Sokağı, “Nehrin Dönemeci, “Taklitçiler, “Gerillalar; “Büyülü Tohumlar, “Mistik Masör” gibi kitaplarından tanıyor.

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.