Dört bir yanımızda ataerkil duvarlar yükseliyor, nereye gidersek gidelim o duvarlardan birine çarpıyoruz. Yayıncılık da, maalesef, bu durumun en fazla hissedildiği yerlerden biri haline geldi. Catherine Nichols bu duvarların son mağdurlarından biri. Nichols, The Independent’a verdiği demeçte "Bir erkek ismiyle gönderilen dosyalar, kadın ismiyle gönderilenlerden 8 kat daha şanslı," dedi.
Nichols’un kendi adıyla gönderdiği e-postalara 50 ajanstan sadece ikisi cevap vermiş. Bir erkeğin adını kullanarak gönderdiğinde ise altı ajansın beşinden yanıt almış ve romanı reddedilirken bile daha kibar bir dil kullanılmış. “Problem, romanım değildi, bendim, Catherine’di,” diyen Nichols dikkate alınmak için George ismini kullanmaya başlamış. Nichols bu durumu "George kitap yazmakta benden 8,5 kat daha iyi, üstelik aynı kitap söz konusu olduğunda bile..." diyerek eleştirdi.
Nichols’un aynı ajansa hem kendi ismi hem de George rumuzuyla gönderdiği mailler ise ortaya başka bir ilginç sonuçlar çıkarmış. Örneğin Catherine’i reddeden bir ajans, George’un romanını okumakla kalmamış, onu daha kıdemli bir ajansa da yönlendirmiş. Nichols ayrıca, yayınevlerinin kitabın ana karakterlerini alıngan olarak ya da dilini şiirsel diye nitelemek yerine, George’un çalışmalarının "ilgi çekici" ve "zeki" ifadeleriyle tanımladığını belirtti.
Ne yazık ki, Catherine Nichols ilk değil. Asıl ismi Mary Ann Evans olan George Eliot ve Bronte Kardeşler de dikkate alınmak için erkek isimleri kullanmıştı. J. K. Rowling ise ilk ismi Joannie’yi açıkça belirtmek yerine, bildiğiniz gibi, kitaplarını J. K. diye imzalıyor.
* Kaynak: The Independent
MA
Yeni yorum gönder