Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Murakami: Japonya nükleere 1945'de 'hayır' demeliydi



Toplam oy: 615
Japonya, 1945'de nükleerin dünya ve insanlık üzerinde ne kadar derin yara izleri bıraktığını öğrendiğinde ona ‘hayır’ demiş olmalıydı.

Kültürel, bilimsel ve insani değerlerin gelişimine katkıda bulunan bireyleri onurlandırmak” amacıyla Katalonya hükümeti tarafından verilen Uluslarası Katalonya Ödülüne bu sene dünyaca ünlü Japon edebiyatçı Haruki Murakami layık görüldü. Murakami ödül törenindeki konuşmasında Japonya’daki nükleer felakete değinerek ve ülkesinin nükleer politikalarını eleştirdi.

 

Fukushima’daki felaketin Japan Times gazetesinin yazdığı gibi “Japon insanının yaşadığı ikinci büyük nükleer facia” olduğuna dikkat çeken yazar, “Fakat bu seferki başkasının üzerimize attığı bir bomba değil, kendi elimizle yol açtığımız bir hataydı” dedi. Murakami ‘hibakusha’ olarak adlandırılan 1945’de Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarının ardından hayatta kalan ama bombalamadan etkilenmiş kişilerin yaşadığı acılara değindi ve “Japonya, hibakushalar sayesinde nükleerin dünya ve insanlık üzerinde ne kadar derin yara izleri bıraktığını öğrendiğinde ona ‘hayır’ demiş olmalıydı” dedi.


Fakat bunun yerine nükleer enerjinin tehlikelerini sorgulayanların marjinalleştirildiği ve önceliklerini ‘verimlilik’ ve ‘uygunluk’ olarak belirleyen hükümet ve şirketler tarafından ‘gerçekçi olmamak’ ve ‘hayalcilik’le suçlandıklarını dile getiren Murakami, “Verimlilik ve uygunluk isimli kötülük meleklerine uymak yerine ileriye doğru cesur adımlar atan hayalciler” olunması gerektiğini söyledi.

 

Ülkesinin tarih boyunca yaşadığı pek çok olaydaki gibi aklını ve ruhunu yeniden düzene sokup ayağa kalkacağına güveninin tam olduğunu belirten yazar, kendisine verilen yaklaşık 180.000 liralık para ödülünü 11 Mart’ta yaşanan deprem ve tsunami felaketleri ile nükleer krizin mağdurlarına bağışlayacak.




Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.