Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Yazarlar


Kaya Genç

Kaya Genç 1981 yılında İstanbul'da doğdu. Universiteit van Amsterdam'da Oscar Wilde üzerine Yozlaşmanın Estetiği başlıklı teziyle yüksek lisans derecesi aldı, İstanbul Üniversitesi'nde İngiliz edebiyatı bölümünde doktora öğrencisi. Çevirdiği kitaplar: Grossmith kardeşlerden Önemsiz Bir Adamın Günlüğü, Robert Louis Stevenson'dan Dr Jekyll ve Bay Hyde, Oscar Wilde'dan Bay WH'in Portresi ve Sanatçı: Eleştirmen, Yalancı, Katil (ortak çeviri), Herman Melville'den Kâtip Bartleby. İlk romanı Macera, 2008 yılında yayımlandı; yeni çevirisi Philip Roth'tan Sokaktaki Adam, 2011'de YKY'den çıkacak.

 

Tüm Yazıları

Şu kafeye oturmuş, olup bitenlere bakıyorsun. Garsonun gelişine dikkat: garçon sözcüğü ‘hizmetçi, uşak, alt tabakadan’ anlamlarında kullanılırken, 1788 yılından itibaren, Devrim’in hemen öncesinde bildiğimiz anlamıyla ‘garson’ olarak kullanılmaya başlamış. Sözcüğün Fransızca kökeni garçun, aslında gayet süssüz biçimde, oğlan demek.

Ayaklarının Altındaki Toprak, bu yıl okuyacağınız en ilginç birkaç romandan biri olacak, buna şüphe yok. Bir benzeri daha olmayan bir metinle karşı karşıyayız. Toni Morrison’un ‘küresel roman’ sıfatıyla tanımladığı, 800 sayfayı aşan bu Rüşdi kitabı, referansları bütünüyle popüler kültür tarafından belirlenmiş bir dünyada geçiyor.

Stephen James Joyce’un ismini duymuş muydunuz? Joyce ile ünlü kahramanı Stephen Dedalus’un birleşmesinden oluşan, tipik bir Joyce buluşu gibi geliyor kulağa -ama Joyce üzerine çalışan, araştırma yapan, yapmaya çalışan herkesin bir biçimde fark etmek zorunda olduğu gibi, bu gerçek bir isim. Kendisi büyük yazarın torunu oluyor.

“Uzun zamandır bu konu hakkında iyi bir roman okumamıştık,” diyebileceğiniz başlıklar vardır: İkinci Dünya Savaşı, kedilerin gizli hayatı, işgal altındaki İstanbul veya takıntılı aşk ilişkileri. Ancak porno endüstrisini bu listeye eklemek pek az kişinin aklına gelir. En son ne zaman bu konuda, porno hakkında bir roman okumuştunuz? Hem zaten nedir ki bu sözcüğün, pornonun anlamı?

Pek çok açıdan Henry James’ın bugün yazılan gerçekçi romanların tekniklerini ve “gerçeklik” anlayışlarını en yoğun biçimde belirleyen yazarlardan biri olduğu söylenebilir.

Tuna Kiremitçi'nin yeni kitabı Selanik'te Sonbahar'da iki anlatıcı, birbirlerinin çevresinde dönen, yaklaşan, uzaklaşan ve içiçe giren anlatılarıyla uzun süren bir dansın figürleriyle hareket ediyorlar. Önce kadın konuşuyor ve bunu babasının sesiyle yapıyor: "Adayı hatırlıyorsundur...

Tehlikeli bir canlı hayal edin, içine sızdığı organizmayı kendi yapısını ona göstererek yıkan bir canlı, uzun yolculuğu boyunca bir organizmadan ötekine gidiyor. Jacques Derrida’nın Gramatoloji kitabı 44 yıl önce yayımlandığında, radikal felsefe alanında bir yeni okumalar dönemini açacağı belki de hemen anlaşılmamıştı.

 

 

Chuck Palahniuk ve William Burroughs, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin uzayan “şüpheli yazarlar” listesine eklenen yeni isimler.  Marquis de Sade, Philip Roth, Noam Chomsky ve Robert Fisk gibi önemli isimleri de içeren bu liste, gittikçe Katolik Kilisesi’nin Index Librorum Prohibitorum’una (Yasaklı Kitaplar Listesi) benzemeye başladı. 

 

 

Romanlardaki şehirlerden oluşan yeni bir dünya atlasında, New York yeni bir Dublin olabilir mi? Yani James Joyce’un Ulysses’indeki gibi, bütün dilin ve kültürün içinde yeniden doğduğu bir romanın malzemesine dönüşebilir mi? Michael Cunningham’ın yeni romanı Gece İnerken’de uğraştığı meselelerden biri bu.

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.