Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

   

Şahane Bir Kitap


Şahane Bir Kitap

Evrim, barışın bilimsel anahtarı olabilir mi?




Toplam oy: 972
Her şey bir yana, iyicil anlamda meraklarımızın artmasıyla bile dünyanın değişmeye başlayacağı müjdesini verdiği için şahane bir kitap.

Bilim dünyasında hangi teori vardır ki, gerçekliği yıllar içinde defalarca kanıtlandığı halde sözde hep teori olarak kalsın, dile o şekilde yerleşsin, evrim teorisinden başka… Evrim teorisi ne zaman evrim bilimi olarak yerleşecek literatüre ben bilemem elbette ama ortalama bir okur olarak dile neden teori olarak yerleştiğine dair bazı fikirlerim var.

 

Yaradılışçıların, akıllı tasarımcıların ısrarcılığının etkisi elbette yadsınamaz, evrim biliminin teori olarak kalakalmasında. Ancak çok daha önemli bir başka etken daha var: Evrim teorisini kabul ettiğini söyleyen farklı alanlardaki bilim insanlarının tutumu. Onlar, evrimi bir bilim olarak, kanıtlanmış bir teori olarak kabul edip itinayla bir yana koyuyorlar. Alanları ne olursa olsun araştırmalarına evrim bilimi ışığında bakmayı reddediyorlar. İşte evrim bilimci David Sloan Wilson’ın Herkes İçin Evrim'de dikkat çektiği ilk nokta da bu oluyor. Wilson’a göre kabul etmeyi ya da etmemeyi bir yana koyup evrimi öğrenmeye başlamanın zamanı çoktan gelmiş. 

 

Güçlü olan değil, işbirliği yapabilen hayatta kalır

 

Evrim bilimi üzerine hazırlanmış diğer çalışmaların aksine, yaradılışçıların düşüncesini çürütme çabasında olmayan bir kitap Herkes İçin Evrim ve büyük iddialar ortaya atıyor: Evrim bir gün ister istemez herkes tarafından kabul edilecek, evrimle din barışacak, hatta ahenkle bir araya gelecek… Bu iki dikkat çekici iddianın üzerine oturduğu evrimsel bir temelden söz ediyor Wilson. Buna göre, sanıldığının aksine doğada güçlü olan değil, en iyi işbirliği yapan, en sağlam dayanışmayı kuran topluluklar hayatta kalabiliyor… Dolayısıyla barış dolu günler çok da uzağımızda olamaz. İşki, evrimi olup bitmiş bir şey olarak değil, içimizde, gözümüzün önünde devam eden, tüm hayatımıza sinmiş varoluşsal bir yapı olarak görebilelim.

 

Tam da bu yüzden Wilson’ın temsil ettiği evrimciler, kendilerini biyolojiyle sınırlamamayı seçiyorlar, hayatın kökeninden dine kadar enine boyuna canlıları inceleme yoluna gidiyorlar. Evrim, ahlakı, siyaseti, sanatı, edebiyatı içeriyor. Hamilelik bulantısının sebebinden niye güldüğümüze, obeziteden büyük destanların içeriklerine kadar hayatın sosyal ve fiziksel her alanına dair evrimsel cevaplar alabiliyoruz böylelikle.

 

Çalışmada pek çok dikkat çekici nokta ve anlatılan pek çok dikkat çekici deney var (45 yıl ve 450 bin tilkiden sonra uysallaşan bir tilki jenerasyonun hikayesi, çok yumurtlayan tavuklardan psikopat bir topluluğun oluşması, yavrularını yiyen leşböcekleri gibi). Ancak yine de en çok Wilson’ın evrim perspektifinden din üzerine yaptığı araştırmalar ve tespitler dikkatimizi çekiyor ister istemez.  Wilson, biyolojik çeşitliliği açıklamada iyi iş çıkaran evrimin, dini örüntüleri açıklamada da epey bir yol alabileceğini söylüyor. “İnsanlara çok çeşitli şeyler yaptıran (dolandırıcılara yardım etmek, intihar etmek, yalnızca kendini düşünmek gibi) dini inançlar hayal etmek kolaydır. Bu tür inançlar var olabilir, ama evrim teorisi, istikrarlı toplulukların oluşmasına neden olamayacakları için bunların var olamayacağı, daha doğrusu çok küçük kitlelerle sınırlı kalacağı tahmininde bulunur… Dinin sık sık delice biçimlerde ortaya çıkan dikey boyutları ile son derece pratik boyutları arasındaki bağlantının sebebi nedir? Sorunun kısmi cevabı basit ve nettir: Varyasyon ve seçilim. Her zaman yeni dinler ortaya çıkar ve büyük çoğunluğu hiç kimsenin dikkatini çekmeden yok olur gider. Yani dini inançlar bir derece genetik mutasyonlar gibidir: Rasgele ortaya çıkarlar ve yalnızca iş görenler kopyalama ve seçilim yoluyla hayatta kalır.” Wilson’ın din konusunda vurguladığı bir diğer nokta ise bilimin dinin kendisiyle çatışmadığı, yalnızca belli dini geleneklerle çatıştığı düşüncesi. Üstelik evrim bilimcinin güçlü topluluklar kurmak, muhtaç olanlara yardım etmek, dönüşümsel değişim imkanına sahip olmak gibi dini özelliklerin evrim teorisinde büyük oranda doğrulandığının da altını çizdiğini belirteyim.

 

Ben de pek çok insan gibi merak eder dururum, dünya üzerinde silahlara ve savaşa yatırılan para bilime, bilim insanlarına yatırılmaya başlansaydı, ya da en azından bilim insanlarının çalışmaları, teknolojik gelişimler, savaşa ve tüketime kanalize edilmekten vazgeçilseydi nasıl bir dünyada yaşardık diye… Herkes İçin Evrim, her şey bir yana, iyicil anlamda meraklarımızın artmasıyla bile dünyanın değişmeye başlayacağı müjdesini verdiği için şahane bir kitap.  
 
 


Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Şahane Bir Kitap Yazıları

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Yazının başlığı da methiye cephesini epeyce açığa çıkarıyor ama en sonda ulaşmam gereken yargıyı en başa taşıyarak atayım ilk adımı: Türkçe yazılan ya da Türkçeye çevrilen kalburüstü bütün tarihî romanları okuduğunu varsayan, kendisi de az çok ilgi görmüş hacimli üç örnekle bu alana katkıda bulunan biri olarak, bugüne dek Moğol Kurdu’ndan daha iyisine rastlamadım.

Ölmek ve gülmek kelimeleri yan yana çok da gelmez. Belki fonetik olarak ya da bir şiirin kafiyesi olduğunda yakalanan uyum kulağa hoş gelse de ölüm ne olursa olsun acı verir insana. Gülecek yanını bulmak zordur ölümün. “Sen adamı öldürürsün” diyerek kahkaha atarken bile güldürmek ve öldürmek aynı cümlede geçti diye kısa süreli bir sarsıntı geçirdiğimiz olur.

Mehmet Akif’in seciyesini en çok şu üç şey inşa etti der Mithat Cemal Kuntay: Kur’anlı ev, pehlivanlı mahalle, müspet ilimli mektep. Bu üç dayanağı anlamak, Türkiye’nin ve şiirin zeminine dair iyi bir fikir verecektir. Akif’te tarih kültürel bir miras değil. O bunu çok erken zamanda anlıyor ve Namık Kemal’in korktuğu varoluş krizinin ortasında kendisini buluyor.

Reenkarnasyon, tarih boyunca birçok coğrafyada bazı farklılaşmalarla olsa da kendisine yer buldu. Dilimize de ruh göçü adıyla aktarılan bu kavram, ruhun bir bedenden diğerine geçerek varlığını sürdürdüğüne dair bir inanç.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.