Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Natama'dan bir ses duyuluyor: Merhab


Dünyaya inanan insanlar, hala vazgeçmediler. En azından bir kısmı.

 

Biliyorum, çünkü dünyaya inanan bir kısım insan geçenlerde "natama ismini sevenler" olarak bir araya geldi, şimdi bir dergi çıkarıyor. Bugünlerde ikinci sayının hazırlıklarının peşinde olmalılar. Enis Akın, Ali Aydemir, Burak Delier, Cihat Duman, Ali Dündar, Murat Ertel, Süreyyya Evren, Özgür Göreçki, Mehmet Öztek, Gül Abus Semerci, Ömer Şenel, Melih Tuğtağ, Bülent Usta, Hayriye Ünal, Davut Yücel'in katkıda bulunduğu ilk sayı ise piyasada, kitapçılarda.

 

Natama'yı şu sözlerin olduğu bir ilanla tanımıştım: Gerçeği arıyoruz, gerçek bazen vardır, sırayı bozuyoruz, koşup koşup yetişemiyoruz, uzaklardan natamam sesimiz duyuluyor, “merhab”. Herkes tastamam duyacak mı o sesi, bilmiyorum. Ama biz buradan duyduk ve cevap veriyoruz: Merhaba Natama. 

 

 

ELİF BEREKETLİ

 

 

Yayın kurulu yoğunlukla şairlerden oluşan sevgili "bir şiir dergisi, bir sanat dergisi, bir müzik dergisi değil, bir hayat memat dergisi" Natama... Nasılsınız? Her şey planladığınız gibi gidiyor mu? Dergi ne zaman çıkıyor?


İyi değiliz, ya siz? Hiçbir şey planladığımız gibi gitmiyor. Bu yüzden Natama’yı çıkarmaya karar verdik ve Aralık’tan itibaren raflarda olacağız. Elbette dünyayı değiştiremeyeceğiz. Ama deneyeceğiz, denemek engel olamadığımız bir duygu.

 

Çıkınca ne sıklıkta/ nereden erişebileceğiz? İnternette de olacak mı içeriğiniz? Neden?


Üç ayda bir, Natama; klişe, reklam, kariyer altında ezilmeden, tam da öyle çıkacak ve içeriğimizin tümü hayır internette olmayacak. İnternet bir yayın üssü mü yoksa reklam üssü mü, özellikle bizim gibi bir dergi için çok belli olmayan bir konu. Matbuat bir yayın aracı; dergi de formatı. İnternetin ise, en azından bizim için, yayın değil yalnızca tanıtım aracı olması muhtemel. Henüz tam olarak belirlemediğimiz bir formatta, belli ölçüde içeriğe ulaşılabilecek fakat. Aramızda internetle haşır neşir olanlarımız var, internet güzel, internet iyi; fakat Natama şüphesiz kağıda daha çok yakışıyor.

 

Sevgili Bülent Usta diyor ki, "vasatlığın ve tekdüzeliğin tüm iktidarları ele geçirdiği bir zamanda, edebiyatçılar kendilerini savunuyor". Ve elbette kendisi Natama'yı kastediyor. Tam olarak neyi farklı yapma planındasınız? Bir başka şekilde sorayım: Twitter'da diyorsunuz ki, biz konuşmazsak bir şeyler eksik kalacak. Nedir eksik kalacak olan? 


Görmezden gelinenlere, kültürlerarası olmamaya, farklılıkların birbirine dokunmadan yaşamasına, karizmayı çizdirmemeye; bunlara gönül indirmiyoruz. Şiiri önemsiyoruz. Şiirin ve sanatın “steril” bir şey olmadığını, bunun doğasına aykırı olduğunu söylüyoruz. Savunduğumuz şey, iyilikçi şiir değil iyi şiir. Ahlâkın, siyasetin ve yaşamın en iyisi iyi şiirde, iyi sanatta birleşiyor. Siyasetsiz, ahlâksız ve şiirsiz bir sanat olur mu? Biz konuşmazsak eksik kalacak olan bu. Tekdüze ve mükemmel ve hatasız ve duygusuz ve cillop şeyler görmekten, sıralamalardan, yazılı olmayan kurallardan sıkıldık. Yazacağız. Bu. Sırayı bozacağız, söz, koşup koşup yetişemeyeceğiz, uzaklardan natamam sesimiz duyulacak. Bunlar da. 

 

 

Bunları söylemek için Natama'yı mı bekliyordunuz? Daha önce başka şekillerde dile getirmeye çalıştınız mı? Çalışmadıysanız, neden? Çalıştıysanız, sonuç ne oldu?


Her zaman dile getirdik, tabii, ancak ilk kez bu kadar bir aradayız. Kalabalığız. Birbirimizi seviyoruz, Natama bunun için var.  Her şeye rağmen, maalesef mi demeli, dünyaya inanan insanlar olarak yola çıktık ve canımız sıkılıyor. Canımız normal şartlar altında sıkılıyor. Daha önce başka şekillerde dile getirmeye çalıştıysak da bunlar anormal şartlar altında söylenmiş varsayıldı. Hayır. Dünyanın hastasıyız. Hiçbir şeyin ilacı değil. Geçmiş olsun.

 

 

YERLİ VE YABANCI, HER ŞEKİLDE NATAMA

 

 

Nedir natamam olan? Nereden çıktı Natama?


Natamam olan Natama’nın ta kendisi. Kaç sayı çıkarız bilmiyoruz. Bir şeyler daima eksik kalacak, bunun da farkındayız. Olmayacak, olsun. Biz üzerimize düşeni yapmaya okeyiz. Üzerimize düşenin ne olduğuna gelecek olursak, diyebiliriz ki koca bir gezegen. Üstten ve alttan hafif basık. Çıkış kararımız da buna dayanıyor: Korkunç baş ağrısı.

 

 

Tasarımınız pek leziz görünmekte. Kime aittir acaba? Ekibinizde tam olarak kimler var?


Leziz tasarımımız yazar kadromuzdan Davut Yücel’e ait. İlk sayıda Enis Akın, Hayriye Ünal,  Süreyyya Evren, Gül Abus, Mehmet Öztek, Cihat Duman, Melih Tuğtağ, Ömer Şenel, Özgür Göreçki, Bülent Usta, Murat Ertel, Burak Delier, Ali Dündar, Ali Aydemir ve birçok dost olarak; yazılarımızla, tasarımlarımızla, uzun süredir yapılan toplantılarımızla, tartışmalarımız, sorunlarımız, kahkahalarımız, geç kalmalarımız, elektronik olmayan postalarımızla, telefonlarımız ve yüzlerimizle birlikteyiz. İsimler alfabetiktir.

 

 

Edebiyatımızda en yanlış ve en doğru gittiğini düşündüğünüz üçer şeyi sayabilir misiniz - ki anlayalım sizin orada neler oluyor...


Üç çok, bunun bize gelişi iki zaten. İnanın bir şey kazanmıyoruz. Yanlış giden ve birçok şeyin de yanlış gitmesine neden olarak kariyerizmi, hala yazarken heyecanlanan insanların olabilmesini ise doğru giden şey olarak gösterebiliriz.

 

Bir de bize (yerli/yabancı) sevdiğiniz üç dergi sayarsanız.


Yerli: Hala çıkıyor mu emin olamadık ama Natama.

Yabancı: Bu kesin Natama.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Not: 

1. Sorularımızı, dergi ekibinden Özgür Göreçki ve Davut Yücel cevapladı.

 

2. Natama'yı http://natamadergi.blogspot.com // http://facebook.com/natamadergi // http://twitter.com/natamadergi adreslerinden takip edebilirsiniz. E-posta yoluyla ulaşmak isterseniz adres: natamadergi@gmail.com

 

 




Toplam oy: 1278

Yorumlar

Yorum Gönder


Cihat Duman'a üzülüyorum, kader mahkumu gibi kaldı Natama'da. Bak, alacağını alan Hayriye Ünal topukladı bile. Hayriye Ünal, Gül Abus'un şiirini gerekçe göstererek dergiden ayrılacaktı madem, neden bunca bekledi acaba? Dergi 1 Nisan'da çıktıydı. Dahası, Hayriye Ünal derginin yayın kurulu üyesi olmanın yanı sıra redaktörü olduğuna göre en geç Mart başından beri önce şiiri onayladı, sonra da oturdu redaksiyon okumasını yaptı. Yani bunca zaman geçtikten sonra mı aklı başına geldi :) Neyi bekledi acaba, ya da neyi temin etmeyi, garanti altına almayı, orasını işin içindekiler bilir... Ah Cihat'ım ah, bunların hepsi susuz getirip götürür seni, çakallarla dansın ortasında kaldın, kadar mahkumiyeti bu değildir de nedir.

49%
51%

bence burada dergiyi eleştiren ve enis akına süreyyya evrene laf atan kişiler de yine dergiyi çıkaran kişiler. yoksa başka kim böyle şeyler yazar. natama bizimle kafa buluyor. sevdim.

33%
67%

yorumcu arkadaşlar gayet samimi davranmışlar. ilk sayıyı yaladınız mı? hele bi yalayın sindirin. hemen sazan gibi atlamayın. samimiyetiniz pekişecektir o vakit. natama, son 4579 yılın en iyi dergisi. bu bilgiyi kafanıza çivi gibi çakın. bu bilgi size çok lazım olacak.

45%
55%

Kültür dünyasının çöp tenekesine atılacak bir dergi daha. Ama bugün alkışlayın bakalım. Heyyooo dideler ruşen, hele cihat duman da ordaysa, hadi buna argo sözlüğünde karşılık bul cihat dumannn:)

53%
47%

enis akın ve süreyyyyyyya evren'in 45-50 yaşına doğru ilerlerken hala ünlü olamamalarını telafi etmek için çıkardıkları 1453. dergi. ünlü olmak için yapmadıkları iş, ilişki kurmadıkları kimse kalmadı, bu son şansları olabilir. onları bir de at üstünde ali ağaoğlu misali bir hatama reklamında görmek isteriz: "ben yaptım oldu" diye bağırlarını dövmeleri hoş olurdu.

44%
56%

"K şiiri" diyeceksin Hayriye Ünal basacaksın, yapıştırma bıyağa gel.

37%
63%

natamayı ben de kitapçıda gördüm. dergiyi çıkaran kişilerin yarısı sağ, yarısı sol -soldakiler çoktan dönmediyse tabi-. karmaşık bir dergi, dikkat çekmeye çalışıyorlar. buraya yazan cihat duman da yayın kurulunda, galiba ondan habersiz basmışlar. velakin arışık bir dergi, bir balona benziyor, herhan patlayıp kendini yok edebilir

34%
66%

ben de geçen tesadüfen kitapçıda gördüm ve görür görmez çarpıldım.
dergi çok müthiş olmuş, yazılar mükemmel güzel, arkadaşların eline sağlık.

48%
52%

Yeni yorum gönder

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.