Şiir Arşivi

Şiir
//php print_r ($fields); ?>
Bir ülkeyi arıyorum,
Düşünceden geçen ıtır
Bir ülke ki sükûn mavi,
Bir gül gibi açacaktır
O mavimsi zamansızlık,
O mavimsi akan asır
Bir ülkedir ki Allah'ı
İnsanı, yalnız bırakır.

//php print_r ($fields); ?>
Hava döndü işçiden işçiden esiyor yel
Dumanı dağıtacak yıldız-poyraz başladı
Bahar yakın demek ki mevsim böyle kışladı
Bu fırtına yarınki sütlimanlara bedel
Hava döndü işçiden, işçiden esiyor yel
Tekliyor işte çağın çarkına okuyan çark
Ve durdu muydu birgün bu kör, avara kasnak
Bir zincir yitirenler bir dünya kazanacak

//php print_r ($fields); ?>
yağmur yağacak gibi
şemsiyeyi açsan iyi olacak
dizlerinin ağrımasından belli ölü babanın
parmağı değdi değecek
ziline oğul kapısının
leylak diyorum sızdırıyormuş
gibi bir testi
her ölüm bir diriliş
terket bedenini ey kalp diyor çaresiz
bir ada ol, sen, sığınma dedim
ahh oğul oturuyor (mu) ölü baban
altında şemsiyenin

//php print_r ($fields); ?>
En uzun koşuysa elbet Türkiye’de de Devrim,
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak...
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi...
Acıyorsam sana anam avradım olsun,
Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun!

//php print_r ($fields); ?>
a
Gece olur, ut çalardı yıldızlar
Bakır renkli sularla akardı gök
Ay tülden giysisine bürününce
Sabah olur kaybolurdu hece hece
Çocukluğu elmasa çeviren gece
Düşünceleri soyunca giysisinden
Büyürdü kuşların ovası
Derin dağlar arasında
Ceketini sırtına atınca yollar
b
Geçmiş gelecek bugün, o sonsuz ürperti

//php print_r ($fields); ?>
Kullanmam ucuz özgürlüğü sana sığınırım
Azarladığım bir dünyayı suya bırakıp
Günlük dövüşü en uygun yerinde keserek
Ve kan biraz daha akar durur, akmalıdır
Bir çaresizlik sanırım, öfkem büyür uğunurum
Oysa bir çiçek bir güzel dünyaya bakmalıdır
Ve kuytulardan, unutulmaktan tek tek
Ölülerimiz toplanacaktır.
Senin yıldızların güneşlere dönüşür

//php print_r ($fields); ?>
Deniz yok olursa diyor bir çocuk
Balık kaybolursa
Ne derim benden sonraki çocuklara
İnsanlar kaybolurken gözaltılarda
Çöllerde boğulan nehirler
Ey çocuk
Nasıl varır okyanuslara
Adı karanfil ki suçu rengidir
Özgürlük dilinde bir imge
Tutsaklık dilinde bir söylencedir
Karanlıkta bir el koparır dalından

//php print_r ($fields); ?>
Bana bir türkü öğretsen
Ayın aydınlığında söylesem
Gecenin karanlığında söylesem
Yağmur yağınca söylesem
Toprak uyanınca söylesem
Bana bir türkü öğretsen
Bana bir türkü öğretsen
Beraber olunca söylesem
Ayrı kalınca söylesem
Seni unutunca söylesem
Bana bir türkü öğretsen
Geldiğim yerlere er geç dönebilsem

//php print_r ($fields); ?>
Hangi yüzün cevheriydi
külçe gibi kopup zamandan
yakıldığı ateşin halesi?
Hangi ruhun esiri
tüm yaşamı bir avdet boyu yürüyüp
yazının kaynağına?
Hangi yüzün belleğinde doğar
güvercin kırı ay
bir yelve bağlanıp bir kanadına
diğerine sırı dökük bir ayna
iki doru atın çektiği
iki peyke bulurlar
biri neft içinde, kapkara

//php print_r ($fields); ?>
I
ruhu biter, bacakları başlar, bir tabanca dövmesi
bilinmiyor kimin elinde aşkın onulmaz tetiği
ne leylak ne yasemin ne sümbül ne lâle bahçesi
salınır göğsünde rugan bir çanta gibi süslü kalbi
söyle omuzlarından dökülen ipekli zaman mı?
tuhaf şivedir anlaşılmaz işveli dudaklarında ruj
anlamıyor nehir mi yoksa rimel mi akan mısralardan?
