Bana bir türkü öğretsen
Ayın aydınlığında söylesem
Gecenin karanlığında söylesem
Yağmur yağınca söylesem
Toprak uyanınca söylesem
Bana bir türkü öğretsen
Bana bir türkü öğretsen
Beraber olunca söylesem
Ayrı kalınca söylesem
Seni unutunca söylesem
Bana bir türkü öğretsen
Geldiğim yerlere er geç dönebilsem
Sevebilsem her şeyi yeniden sensiz
Sensiz vazgeçebilsem
Gece demesem gündüz demesem
Kimseleri dinlemesem
Hem yürüsem hem söylesem
Hem söylesem hem yürüsem


Arif Damar (1925): Nedir Arif Damar şiirinin başat özellikleri?
Kökleri Anadolu’da bir şiirdir ama bu apaçık böyle olsa da İspanya’dan Vietnam’a, Afrika’dan Endonezya’ya, Rusya’dan Yunanistan’a geniş bir coğrafyanın insanlık sorunlarını üstlenmiş bir evrende yaşar. Zamanının her sorunuyla yüzleşmeyi öncelik edinmiştir; günceldir. Bir şiirinde söylediği gibi, “Başının altında üç kitap var/ biri geçmiş/ biri şimdiki/ bir gelecek günlere dair”dir. İnsanlığa ait büyük bir özgürlük arzusunu ve düşünsel mirası üstleniyor, zamanına tanık oluyor ve bugün koşullarında gelecek için hayal kuruyordur. En zor koşullarda, en bedbin durumda bile “umut ilkesi” geçerli ilkedir. (“Göç Eden Umut Dedi ki” şiiri şöyledir: “ben ışık,/ben inanç/ben sevinç isterim// Hani ne zaman parıldadı toprakta/ ilk canlılık kıvılcımı /yiğitliğe gönül verdim,/ onsuz olamam.”). Yalındır şiiri; halk sözüyle aydın sözünü buluşturmak isteyen bir gayreti özenle güder her dizede. İçtendir, sahihtir, yalansız, gösterişsiz ve süssüzdür. Açık, kaprissiz ve evrenseldir; kimi zaman Lorca gibi lirik ve folkloriktir, Eluard tarzında bir coşku taşır, Aragon gibi tutkuludur; bazen de Orhan Veli ya da Cemal Süreya benzeri güleçtir. Neruda gibi, güncel olandan, somut bir olgudan hareket eder ve bu olguyu özgürlük ve eşitlik manifestosuna bağlar. Bunların yanında ilk gençlik çağının cömertliğini, cesaretini, romantizmini taşır; o yaşın etkilenmeden çekinmeyen açık yürekliliğini taşır. Geniş, zengin, evrensel bir şiirle akrabalık kurmuştur; bu kalabalık içinde her durumda yalınlığıyla, dupduru diliyle ve “ölüm yok ki!” diyen hayat yanlısı kararlılığıyla tanınır. Belki de en önemlisi inatçı karakteridir; kendine inanmış ve şiiri bir direnç silahına dönüştürmüştür. O yüzden her zaman gençtir.
Gençliğinin bir başka açıklaması da şiir akımları karşısında esnek oluşunda, gelişen şiir olanaklarına açık ama daima kendi olmaya özenen bir kişiliklilik gözetmesinde vardır.
Kişilik en başından bu yana şiirine kendiliğinden yer etmiş, Cemal Süreya’nın deyişiyle “antetli kağıtlar yerine filigranlı kağıtlar üstüne” yazan, “incelikli, ipek gibi, ‘lepiska’ bir şiir dili”ni elde ederek bunu özenle sürdürmüştür.

Yeni yorum gönder