Kitabın ismindeki aşkı görünce hem ilgimi çekmiş hem de romantik bir şeyler okuyacağımı düşünmüştüm. Ama kitabı okumaya başlayınca hiç de öyle olmadığını görüp, bir günde okuyup bitirdim. Çok az kitapta yaşadığım o nefessiz kalmayı yaşadım. Dostoyevski'nin Suç ve Ceza´sında ki çarpıcılığı hissettim. Tam evet tam bir aşk romanı! Aşkı en çarpıcı ve vurucu biçimde anlatmış. Kitap kurgu olarak hatasız, olayların birbirini takibi ve geçişler mükemmel. Tek bir cümle fazladan yazılmamış. Her cümle dopdolu ve anlam yüklü. Bir an önce diğer sayfaya geçme aceleciliğini ve heyecanını yaşatıyor. Aşkın yakıcılığı içinde yanıp yok olmayı, sosyal psikolojiyi, neden sonuç ilişkisini oldukça akıcı bir dille anlatmış. Kitaptaki tespitlerim ve hissettiklerimin sadece bende mi oldu diye düşünerek 50 kişilik okuma grubumuzdaki arkadaşlarımdan hızla bu kitabı okumalarını istedim. Hepsinden gelen yorumlar benimkilerle birebir örtüşüyordu.
Bir romanda olabilecek sinemografi ancak bu kadar etkin verilebilir. Kitabı okumuyor da yaşıyordunuz. Ağladığınız, güldüğünüz, öfkelendiğiniz, şaşırdığınız anları yaşıyorsunuz. Ülkemizin bir dönemini çok farklı bir kurgu içinde vermişti. Bilgi alırken fakında olmuyordunuz. Kadınların sosyal durumlarını, geleneksel yapının olumlu ve olumsuz taraflarını, çocuk yetiştirirken nelerin hangi sonuçları doğurduğunu müthiş bir anlatımla ve olaylarla görüyorsunuz. Yapılan psikanalizler, hiç beklenmeyen yerde romana dahil olan farklı öyküler, çok önemli felsefi tartışmalar, mektuplara yerleştirilen adeta bir şiir kitabıyla çok alışık olmadığımız bir kitapla karşılaştık. Kullanılan kelime sayısı normalden çok fazla ve dil ancak bu kadar esnetilerek ve anlaşılır kılınarak kullanılabilir.
Kültürel kodlarla ilgili motifler kitaba çok güzel yerleştirilmiş. Romanın kahramanı Kamil üzerinden psikolojiyi, sosyal etkileşimi, aşkın insan üzerinde bırakabileceği etkileri çok mükemmel olarak vermiş. Aşkı kavramın tam anlamına göre irdeleyip, kurgusal ve psikolojik sonuçlarını ortaya koymuş. arkadaşlığın nasıl olabileceğini o kadar güzel vermiş ki;ah keşke benim de böyle bir arkadaşım olsaydı; diyorsunuz. Biz edebiyat eleştirmenleri olarak Sayın Sırrı Çınar'ı Eksik Zamanlar, Ana Kokusu romanlarından ve şiirlerinden tanıyor ve okunması gereken bir yazar-şair olduğunu biliyoruz. Ancak İlk Dönemeçte Son Aşk romanı hasret kaldığımız Türk Roman Yazarlığında görmek istediğimiz bir yere yerleşecek ve Türk klasikleri arasında yer alacaktır. Türk okuyucusunun alışık olmadığı ve ummadığı bir romanla karşı karşıya olduğunu söylemek isteriz. Sayın Çınar´a böyle bir kitabı edebiyat dünyamıza kazandırdığı için çok teşekkür ediyoruz.
Yeni yorum gönder