Koltuğa yaslanıp masallara dalmak
KORAY LÖKER
Birçok e-zine ile temastasınız. Neden e-zine yerine blog tercih ettiniz?
Derya Göçer: Yola çıkarken aklımızda blog vardı. E-zine elektronik de olsa dergi. Takım işi. En amatörü bile daha kurumsal. Blog çok tesadüfi, hem dert hem heves olan yazıları "blog'a sığınıp" arka arkaya ekleyebiliyoruz. Brad Pitt'in filmlerde yedikleriyle İranlı ninja kadınlar aynı sitede yer alabiliyorlar. Şimdilik Yemek Kültürü, Haftanın Eğlencesi, Pazar Yorumu gibi başlıklarla ayırıyoruz. Konuk yazarlarla nereye gittiğimizi daha iyi görebildiğimizde e-zine de heveslerimiz arasında.
Kategorik ayrımlara rağmen ana sayfa sosyal medyadan alıştığımız, akışkan bir tasarıma sahip. Bu tasarım ne olanaklar sağlıyor?
Berrak Göçer: Bu da blog olmaktan geliyor. Blog internetle doğan ve var olan bir şey. Bu nedenle internetin doğasına uygun olmayı doğru buluyoruz. Halihazırdaki tasarım günde bir haber için uygun. Ne kalabalık ne de ıssız görünüyor. Bunun en önemli avantajı, okurları farklı yazılara da yönlendirebilmesi. Böylece Yazarların Kokteyl Tarifleri'nin altında Özal dönemindeki heavy metalcilere ilişkin Pazar Yorumu'na ulaşılabiliyor. Amaçladığımız çeşitlilik somut bir hal alıyor.
Tüm dünyadan kaynak takip etmeyi önemsiyor, okurla paslaşmak istiyorsunuz. Bu istek karşılık bulabiliyor mu?
Derya: Paslaşmak beraberce yapmayı ima ediyor. Üzülerek söylüyoruz ki daha ziyade pas atıyoruz. Pas veren az çıkıyor. "Genç" bir blog olarak yeni yeni düşünmeye başladığımız meselelerden biri de bu tür kültür yazılarını Türkçe okumak isteyecek, kendi okuduklarını da gönderecek okura ulaşmak. Yardıma açığız!
Berrak: Şu da gerçek ki, internette Uzakdoğu, Latin Amerika ve başka kültür haberlerine ulaşmak kolay değil. Bu konuda yardım çağırısında bulunduk ama henüz geri dönüş alamadık. Hangi haber Türkçe okurun ilgisini çeker kestirmek de güç. Bu engeli aşmak için haberleri Türkçeleştirilmeye çalışıyoruz: Miles Davis'in chilli tarifini, chilli'nin açıklamasını yaparken etli kuru fasulye olarak aktarıyoruz...
Bu kaynaklar okuma alışkanlıklarınızı nasıl değiştirdi?
Derya: Hızlı, günlük paylaşmak istediklerimizi okumaya devam ediyoruz. Blog mecranın da zorlamasıyla bizi sosyal medyayı daha sıkı takip etmeye sevk etti. Eskiden rastladıkça okuduklarımızı daha düzenli okumaya başladık. Önemsediğimiz, eğlendiğimiz konuların da peşine düşüyoruz. Hem bunları Türkçeye taşımak hem de farklı bakış açılarını sunmak istiyoruz. Mesela Twitter ve sansür tartışırken basın sansüründen farkını, bir kitap neden geç basılıyor (John Fowles, Daniel Martin gibi) sorusuyla memleket yayıncılığıyla konunun ilişkisini açmaya çalıştık.
Berrak: Okuduğumuz yabancı haberlere farklı yaklaşmaya başladık. Artık bir haberin kültürel bağlamda Türkçe karşılığı var mıdır diye daha çok düşünüyoruz. Bir de özellikle değinmek istiyorum: Haberlerdeki tarifleri, mektupları, hatta şarkı sözlerini Türkçeye çeviriyor, daha önemlisi olabildiğince Türkçe sayfalara link vermeye çalışıyoruz. Böylece Türkçe İnternet'in gelişimine katkıda bulunabilmeyi umuyoruz.
Yeni yorum gönder