Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Bir tedirgin sözcük avcısı

Selim İleri; ilk cümlesini okuduğunuz andan itibaren kendine çeken üslubu, dokunduğu her şeyi sevdiren dili, şiire dahil olan lirik betimlemeleri, yan yana duygusu uyandıran tanıklıkları ve neredeyse okumaya yetişemeyeceğiniz üretken yazarlık hayatı ile kitaplarının peşine düşüren, edebiyatımızın özel ve önemli bir yazarıdır.



Görmenin siyaseti

‘Narcissus’un Zencisi’ne yazdığı ünlü önsözde Joseph Conrad, amacının “yazılı sözcüklerin gücüyle duymanızı sağlamak, hissetmenizi sağlamak... görmenizi sağlamak” olduğunu ve bunun tek başına her şey anlamına geldiğini söylemişti. Bu onun niyetiydi öncelikle, görmemizi sağlamayı istiyordu ama bunu başarıp başaramadığından pek de emin değildi.



"İnsanların geçmişleri unutulabilse, asla savaş olmazdı"

Fatih Akın'ın üzerinde çok konuşulan son filmi Kesik (The Cut) koskoca bir halkın, yaşadıkları coğrafyadan sürülmesini, silinmesini, filmin başlangıcında ilk birkaç dakikanın da geçtiği Mardin civarında sık kullanılan tabirle, seyf edilmesini, kesilip atılmasını anlatıyor.



Bombay Blues

Hindistanlı yazar Jeet Thayil, ilk romanı Narkopolis'te 70'lerin Bombay'ını anlatıyor. Batılı turistleri ya da uzaklarda saklı cennetlerin bulunduğuna inanan modernizm kaçaklarını çeken bir ülkede, ülkenin karakteristiğini en iyi yansıtan şehrindeyiz. Ancak otantizme, Şark'ın büyüsüne kendisini teslim etmeye hazır zihinleri cezbedecek bir hikaye peşinde koşmuyor Thayil.



Sahih okura hitabımdır

Sözü Türkçe edebiyatın sağlam bellekli, safalı dilli, edalı sözlü ve şen şakrak denemecisi Salâh Birsel’le açmak isterim. Bir tür olarak denemenin hor görülüp ders kitaplarına hapsedilmesi, hele hele Türkçede deneme yazarı yetişmemesi, doğrusu ahlanıp vahlanacak bir meseledir. Öyle ki, iyi bir deneme okumak insanı krallar katına yükseltir, başına taç bile koyar.



Umudun peşinde bir polisiye

Polisyeler, diğer türlerden farklı olarak okuru bir bulmacanın peşinde sürükler. Okur, sürüklendiği maceranın nereye varacağını öğrenmenin arzusuyla sayfaları merakla ve heyecanla çevirirken dedektifin yakaladığı her ayrıntı, okuru önceki sayfalarda kaçırdığı yere geri döndürür.



Bir yanıyla tanıdık ama yine de farklı

Encore Yayınları'nın yeni dizisi Duygu Çağı Kitapları'nın ilk ürünleri, okura kara bir safradan, bir başka âlemden çıktıkları izlenimini veriyor. Dizinin hemen göze çarpanı, belki yazarın tanıdıklığından ötürü, Bulgakov'un Şeytanî'si.



Erkeklik ve babalık ekseninde bir değişim öyküsü

Norveçli yazar Karl Ove Knausgaard, 21. yüzyılın en çok konuşulan yazarlarından biri. Kavgam serisi birçok dile tercüme edildi ve kısa sürede çok satanlar listelerine girdi. Knausgaard’un hatırı sayılır bir hayran kitlesi de oluştu ve hatta adına “Knausgaard-mania” denen bir çılgınlık bile türedi.



Gözlerini kaçırma

19. yüzyılın sonlarına doğru edebi bir tür olarak şekillenen “western,” haydutları, kovboyları, kanun adamlarını veya kanun kaçaklarını başrollere taşıdığı öykülerde, beyaz adamın vahşi doğayı ve o toprakların yerlilerini nasıl alt ettiğini, beyaz adamın beyaz adama karşı mücadelesinde ise ilkeli ve onurlu olanın nasıl galip geldiğini anlatıyordu.



#direnklişe

Polisiyeler ve bilumum dedektif kitapları neden klişelerle dolu olmak zorundadır? En baştan itiraf edeyim, bayıldığım bir tür değil polisiye. Güvendiğim kaynaklardan bilgi akışı, hatta ısrar olmasa ilk hamleyi yapmakta oldukça utangaç davranırım. Her seferinde başka türlü sorulmuş, ama aslında aynı problemi, aynı formül yardımıyla çözmeye benzetirim suç romanlarını.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.