Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Yazarlar


Elif Şahin Hamidi

1979, Ordu-Mesudiye doğumlu. 1998 yılında Trakya Üniversitesi EMYO Serigrafi bölümünden; 2004 yılında Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Basın-Yayın bölümünden mezun oldu. Öğrencilik hayatı boyunca Eskişehir'deki yerel gazetelerde haber, röportaj ve köşe yazıları yayımlandı. Bazı ulusal gazetelerde röportaj ve araştırma haberlerine yer verildi.

 

Halen çeşitli dergiler için sanat ve edebiyat dünyasından önemli isimlerle röportajlar yapmaya devam ediyor. Remzi Kitap Gazetesi, Roman Kahramanları, İyi Kitap, Aydınlık Kitap Eki, Cumhuriyet Kitap Eki, SoL Kitap Eki için kitap değerlendirme/tanıtım yazıları yazıyor, söyleşiler yapıyor. En son Kapital Medya’da editör olarak çalıştı (2007-2010). 2010 yılında eşinin mecburi hizmeti dolayısıyla Kapital'deki görevinden ayrılarak Muş'a gitti. Böylece aktif çalışma hayatı bir süreliğine sona erdi, ancak çeşitli dergiler için yazmaya/söyleşiler yapmaya bu süre zarfında da devam etti. 2012’de tekrar İstanbul'a döndü ve Ekim 2013’ten beri Yapı Endüstri Merkezi’nde “yapi.com.tr”’de editörlük yapıyor.

Tüm Yazıları

Marcel Proust, Okuma Üzerine adlı eserinde "Bize yaşanmamış gibi gelen çocukluk yıllarımızda, çok sevdiğimiz bir kitapla geçirdiğimiz günler kadar dolu dolu yaşanmış başka bir zaman belki yoktur," der. Peki ya çocukken çok sevdiği bir kitabı olmamışsa insanın, kitaplarla bir dostluk kuramamışsa?

Tıpkı Kafka gibi kıymet-i harbiyesi sonradan anlaşılanlar tayfasından biri Ahmet Hamdi Tanpınar. Hani en yakın arkadaşlarının bile pek ciddiye almadığı nam-ı diğer Kırtipil Hamdi. Evet, bu lakabı ona en yakın dostlarından biri olan Nurullah Ataç takmış. Çünkü kılığına kıyafetine pek özen göstermeyen, beş parasız, sıradan biri Ahmet Hamdi...

Sanırım Karl Ove Knausgaard'ın ismini duymayan kalmamıştır artık. Ben ise kendisiyle, altı kitaptan oluşan Kavgam serisinin üçüncü kitabı ile tanışmış bulunuyorum. İtiraf etmeliyim ki, “bestseller” kervanına katılmış bir roman serisi olduğu için burun kıvırmıştım başta.

Yeni bir yazarla tanışmak, oldum olası heyecanlandırmıştır beni. Yeni yazardan kastım, ilk eserini yayımlamış bir yazar değil tabii. Hatırı sayılır, önemli yapıtlara imza atmış olmasına rağmen, benim ilk defa bir eserini okuma fırsatı yakaladığım yazarlardan bahsediyorum. Çünkü okuduğunuz o ilk kitap hoşunuza gitmemişse, yazarın diğer kitaplarına önyargıyla yaklaşabiliyorsunuz kimi zaman.

Gölgesi, insanı bir ömür takip eder, hiç bırakmaz peşini. Gün ışığı çekilince kurtuldum sanır ondan. Ama ne ki her yeni gün doğumuyla birlikte peşindedir yine. Kimileyin hemen yanı başında, kimileyin arkasında, kimileyinse önü sıra uzayıp gider. Varlığını mütemadiyen hissettirir. Derken kendi gölgesine yabancılaşır insan. Çünkü gün gelir, başka gölgeler düşer kendi gölgesinin üzerine.

Aristoteles’e göre insanın işi ya da insansal iyi “ruhun akla ve erdeme uygun etkinliği”dir (Nikomakhos’a Etik, Kebikeç Yayınları). Bugün doktorluktan tutun da öğretmenlik, avukatlık, gazetecilik, aşçılık, terzilik, ayakkabı tamirciliği ya da inşaat işçiliğine varana kadar bütün mesleklerde etik sorunların kol gezdiğini görüyoruz.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.