Dosya Arşivi
Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
“Yeraltı” deyince tam olarak gün yüzüne çıkmamış olanı vurgulayan bir tanım pek de yanlış olmaz: konuşmadıklarımızdan, düşünmediklerimizden, aykırı gördüklerimizden, standart akımın dışında kalan bir yerlerde içten içe kaynayan bir anlatım hatta yakarış ve ilgi çekme biçimi.
//php print_r ($fields); ?>
Yeni tanıştığınız birinin söylediklerini ya da yeni tanıdığınız bir yazarın yazdıklarını hayretle, "Bu bir tek bana oluyor sanırdım," diyerek dinlediğiniz ya da okuduğunuz mucizevi anlar vardır. Eğer bir kitap kurduysanız, aşağıdaki maddelerden bazıları üzerinizde benzer bir etki yaratacak, siz de gülümseyerek "Buna ben de sinir oluyorum," diyeceksiniz mutlaka.
//php print_r ($fields); ?>
Masalları sever misiniz? Eminim seversiniz. Sahi kim sevmez ki? Yatmadan önce annemizin okuduğu, kimi zaman babaannnemizle koyun koyuna bir yer yatağına kıvrılmışken kulağımıza fısıldanan bir parça umuttur masal. Kötülerin eninde sonunda yenildikleri, iyilerin muhakkak sonsuza kadar mutlu yaşadıkları bir evrene aittir onlar.
//php print_r ($fields); ?>
Her yeni yıl arifesinde yeni yıl hedefleri konuşulur, listeler havada uçuşur, kilo vermekten tango öğrenmeye kadar birçok alternatif, insanın aklına doluşur. Ve daha ocak ayı bitmeden başlanan diyetler son bulur, fikirler birer birer rafa kaldırılır.
//php print_r ($fields); ?>
Kitap okumak sadece gününüzü güzelleştirmekle kalmaz, zihne ve bedene de birçok faydası var! Kitap okumanın size yaşattığı zevk bir yana, yalnızca bu faydaları için dahi kitap okumayı bir alışkanlık haline getirebilirsiniz! İşte kitap okumanın zihne ve beyne sağladığı 14 fayda:
//php print_r ($fields); ?>
Okuduğum ilk kitabı olduğundan mıdır, yoksa onun dağların gölgesinde öldürülmeden önce yayımlanan son kitabı oluşundan mı nedir, Sabahattin Ali’nin Sırça Köşk’ü apayrı bir duygu yaratır bende.
//php print_r ($fields); ?>
Her okurun bir yazarı çok sevmek için son derece haklı ve bir o kadar özgün gerekçeleri vardır şüphesiz. Yola bu bilinçle, SabitFikir okurlarının edebiyatın öne çıkan yazarlarını neden sevdiklerine ilişkin bir tartışma başlatmak için çıktık. İlk soruyu da o yazar üzerine çalışmalar yapmış bir isme yönelttik.
//php print_r ($fields); ?>
Kitap okumayı ne kadar seviyorsunuz? Çok mu? Ne kadar çok? Günde kaç saat okuyorsunuz örneğin? Peki sizin bu kadar şevkle okumanız ülkenin ortalamasını yükseltmeye yeter mi dersiniz? Boş vakitlerimizi değerlendirmek için seçtiğimiz aktiviteler içinde okumak ne yazık ki listenin çok yukarısında sayılmaz ülkemizde.
//php print_r ($fields); ?>
Heinrich Böll, ismi modern Alman Edebiyatı’nın duvarlarına kalın harflerle kazınmış bir yazar. 1972 yılında layık görüldüğü Nobel Edebiyat ödülünün ve eserlerinde işlediği konuların evrensel boyutu sayesinde, saygın bir kimlik kazandı.
//php print_r ($fields); ?>
Umberto Eco, yazarların kendileri için yalnızca, ne alacaklarını hatırlamalarına yardım eden; işi bitince de atılan alışveriş listelerini yazdıklarını söyler. Haksız mı? Üstelik internet denilen bu gayya kuyusunda artık yalnızca yazarlar değil hepimiz birileri okusun diye yazıyoruz. Peki ama neden yazıyoruz? Belki bu dünya bizi kalabalıklaştırdığı kadar yalnızlaştırdığından.