Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Felsefe

Felsefe

Diyalektik Mantığın Tarihi ve Diyalektik Mantık Teorisi Üzerine Denemeler


Gayet iyi
Toplam oy: 497
Evald Vasilyeviç İlyenkov
Yazılama Yayınevi

“Hegel, mantığın bakış açısının yetersiz kaldığı noktada ‘salt’ mantıkçı kalmaktan ötürü ‘suçludur’. Mantıkçının bu kendine özgü mesleki körlüğü esasen, pratiği, yani insanın gerçek, duyularla algılanabilen nesnel etkinliğini, yalnızca doğruluğun bir ölçütü, yalnızca pratikten önce ve bağımsız olarak tamamlanmış olan düşünce; zihinsel, teorik etkinlik için, daha doğrusu bu etkinliğin sonuçları için bir ölçüt olarak görmesinde yatar” 

Sovyet felsefesinin en tartışmalı isimlerinden olan Edvald Vasilyeviç İlyenkov 1974 yılında yazmış olduğu Diyalektik Mantık eserinden önce de felsefe tartışmaları içinde Marx’ın Kapital’inde Soyut ve Somut’un Diyalektiği ve Leninist Diyalektik ve Pozitivizmin Metafiziği kitaplarıyla tanınıyordu. Sovyetler Birliği’nde hakim felsefe çevreleri ile önemli sorunlar yaşayan yazar özellikle mantık, diyalektik ve materyalizmin bilgi kuramsal bütünlüğünü kurma amacını güdüyor; daha doğrusu Lenin’in bir sözünün epigraf olarak alınmasıyla denebilir ki “üç kelimeye gerek yok: bu tek bir şeydir”. Bu çabanın dolayımsız sonucu olarak da “diyalektik mantık, sadece yaratıcı biçimde doğayı dönüştüren öznel etkinliğin evrensel bir şeması değil, aynı zamanda bu etkinliğin içerisinde gerçekleştirildiği herhangi bir doğal ya da toplumsal-tarihsel maddenin ve onun daima bağlı bulunduğu nesnel zorunlulukların değişiminin evrensel bir şeması” olarak ortaya çıkıyor.

Yukarıdaki ifadelere referansla diyebiliriz ki, İlyenkov’un tartışmasının bir yanı özellikle Marksist gelenek içinde de etkileri görülen ‘özne’nin iradi etkinliğinin çokça öne çıkarılmasına karşılık maddi olanın dengeleyici bir biçimde tekrardan vurgulanmasını ifade ederken, diğer yanı da düşünmeyi salt fiziksel bir etkinliğe indirgeyen günümüz biliminin pozitivist ekolüyle hesaplaşmayı içerir: “düşüncenin insan bedeni içerisinde hangi maddi (yani uzaysal olarak tanımlı) mekanizmalardan etkilendiğinin araştırılması (beynin anatomik ve fizyolojik olarak incelenmesi) tabii ki son derece ilginç bir bilimsel sorudur; ancak bu soruya verilecek en bütünsel yanıtlar bile düşünce nedir sorusuyla doğrudan ilişkili olmayacaktır”.

İlyenkov mantık, diyalektik ve materyalizmi bütünlüklü bir bilgi kuramı olarak sunma çabasında ve de yukarıdaki iki yönlü eleştirisinde kendisine Marx’ı önceleyen olarak sıkı da bir müttefik bulur: Spinoza. İlyenkov için bu düşünür “düşünceyi bir işlev olarak, yani düşünen şeylerin tüm diğer nesneler dünyasındaki eylem kipi olarak anlamak için, düşünen bedenin içerisinde ne olduğuna ve bunların nasıl gerçekleştiğine dair değerlendirmelerin ötesine geçmek ve bu işlevin içinde gerçekleştiği gerçek sistemi, yani düşünen bedenle nesnesi arasındaki ilişkiler sistemini incelemek” için bulunmaz bir kaynaktır. Çünkü Spinoza “düşünceyi kısmi bir durum olarak yani tözün bir modusu olarak değil, bir niteliği olarak tanımlamıştır. Dolayısıyla, Spinoza, yaşadığı dönemin diliyle, düşüncenin rastlantısal olarak değil zorunluluk nedeniyle içinde yer aldığı tekil sistemin, tekil bir beden, hatta dilediğini kadar geniş bir bedenler silsilesinden ibaret olmadığını, yalnızca ve yalnızca bir bütün olarak doğa olduğunu ileri sürmüştür”. Böylece düşünen bedenin eylem kipi sürekli olarak yeni şeyleri alılmamasına ve de kendisini onlara uydurmasında bulunur. Bu durumun Hegel’deki almış olduğu mistik biçimi kıran Marx, Spinoza ile aynı yol üzerinde düşünme ile düşünmenin nesnesi arasındaki ilişkiyi materyalist ve diyalektik biçimde ele alarak bütünlüklü bir bilgi kuramının bütün ipuçlarını düşünce tarihine sunar.

İlyenkov Diyalektik Mantık’ta bu tartışmaları tarihsel bir hat üzerinden göstermeye özel bir önem verir. Descartes ve Leibniz’le başlayan tartışma Spinoza, Fichte, Schelling ve Hegel üzerinden Marx’a uzanır. Böyle bir tarihsel hat kitabın oldukça çetrefil olan ana tartışmasının belirginleştirilmesi açısından oldukça önemlidir. Keza mantığın varlık ve varolanla ilişkisinin kesildiği ana uğraklar yukarıdaki düşünürlerin kimi üzerinden gösterildiğinde düşünme ile düşünmenin nesnesi arasındaki ilişkinin doğru kurulabilmesinin yolu da onlara karşı bir konum içinde ayırt edilebilir hale gelir.

İki ana bölümden oluşan kitap ilk bölümünde söz konusu tarihsel izleği sunarken, ikinci bölümde de Nesnel İdealizmin Diyalektik Materyalist Eleştirisi sorununa katkı, Mantığın Konusu Olarak Düşüncenin Materyalist Kavranışı, Mantığın Diyalektikle Uyumu ve Materyalizmin Bilgi Teorisi, Diyalektik Mantığın bir Kategorisi Olarak Çelişki ve Diyalektikte ‘genel’ sorunu, başlıkları altında ilk bölümdeki tartışmaları materyalist bir diyalektik kavrayışının argümanları olarak kullanan verimli sonuçları sergiliyor.

İlyenkov’un Diyalektik Mantık kitabı, Marksizm içinde her zaman sorunlara ve ayrışmalara yol açan ve de Marx tarafından da derli toplu bir şekilde sunulmamış olan materyalizmin bilgi teorisinin temel taşlarını sunan, felsefe, sosyoloji, iktisat alanlarında çalışanlar için mutlaka okunması gereken bir kaynak. ALPER BİRDAL tarafından çevrilen kitap YAZILAMA yayınevi tarafından basılmış ve 262 sayfadan oluşuyor.      

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Felsefe Yazıları

“Ve bugüne kadar istisnasız bütün devletlerin... nihai amacı olan ebedi barış, kötü savaşları bitirmemizi ve kendisine ulaşmak için en uygun görünen (belki de bütün devletlerin tek tek ve tümden cumhuriyetleşmesini sağlayan) bir anayasa kurmamızı talep eder.

“Girit’e kaçmak, Girit’te yaşamak, Atina’da ölmenin alternatifiydi. Fakat Sokrates Atina’da ölmeyi seçti. Sokrates, Girit’e felsefeyi sokmak uğruna yaşamını korumaktan ziyade, Atina’da felsefeyi korumak uğruna yaşamını feda etmeyi tercih eder. Eğer Atina’da felsefenin geleceğine ilişkin tehlike o kadar büyük olmasaydı, Sokrates, belki de Girit’e kaçmayı seçerdi.

“Sanat eleştirisi öğretmekle geçirdiğim uzun yıllar beni şuna ikna etti ki, bir imgeyi değerlendirmenin en iyi yollarından biri onu gözlemlemek ve üzerine düşünüp konuşmaktır. Sanat eleştirisi bunu gerektirir ve bu kitabın derdi de bu.

“Fotoğraf felsefesinin amacı, insan ve aygıt arasındaki mücadeleyi fotoğraf alanında ortaya çıkararak, sözkonusu karşılığa olası bir çözüm aramaktır”

“... nesnelerin beni (özgür bir varlığı) nasıl etkilediği asla anlaşılır şey değildir. Ben yalnızca nesnelerin nesneleri nasıl etkilediğini kavrarım. Ama ben özgür olduğuma göre (ve ben, kendimi nesnelerin bağıntısı üzerine çıkarıp, bu bağıntının kendisinin nasıl olanaklı olmuş olduğunu sormak suretiyle olanım), ben asla hiçbir şey, hiçbir nesne değilim.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.