Üye Eleştirileri Arşivi
Üye Eleştirileri
//php print_r ($fields); ?>
Roman hakkında bir şeyler yazmak gerektiğinde “bizde” izlenen usul, çoğunlukla yazarın dünyası ve kendisi hakkında oluşmuş genel kanaat üzerinde kanat çırpmayı gerektirmeyen bir uçuşla yazarla (ya da politik olarak mahkum edilmiş bir yazarsa “çoğunlukla”) aynı gökyüzünü paylaştığı izlenimi veren satırlar arasında süzülmektir. Ne de olsa böyle bir usulde romanı okumak da gerekmez.
//php print_r ($fields); ?>
Kitabın ismindeki aşkı görünce hem ilgimi çekmiş hem de romantik bir şeyler okuyacağımı düşünmüştüm. Ama kitabı okumaya başlayınca hiç de öyle olmadığını görüp, bir günde okuyup bitirdim. Çok az kitapta yaşadığım o nefessiz kalmayı yaşadım. Dostoyevski'nin Suç ve Ceza´sında ki çarpıcılığı hissettim. Tam evet tam bir aşk romanı! Aşkı en çarpıcı ve vurucu biçimde anlatmış.
//php print_r ($fields); ?>
Felsefe devrimsel değil birikimsel bir süreçtir ancak bu birikimli yapının bazı devrimcileri vardır. Marquis de Sade işte bu devrimci filozoflardan biridir, hatta en başta gelenlerindendir, çünkü de Sade dokunulması en güç şeye dokunmuştur, en büyük tabuyu devirmiştir.
//php print_r ($fields); ?>
'Hatıra' sözcüğü hep tek yumurta ikizi 'Hüzün'le gelir insanın aklına. Öyle ki, ne kadar hoş, ne kadar eğlenceli anlarınızı hatrınıza getirirseniz getirin, attığınız en şiddetli kahkahaların ardından çöküverir o hüzün üzerinize. Bir daha o günlere dönemeyecek olmanın hüznü. 'İstanbul Hatırası' da tam böyle bir kitap.
//php print_r ($fields); ?>
Christopher Priest’ın bol ödüllü fakat ülkemizde ancak film uyarlaması ile adını duyurabilmiş ve hala daha pek de okunmamış romanı bizi eğlencenin kanlı canlı olduğu zamanlara götürüyor.
//php print_r ($fields); ?>
Arjantinli yazar ve okuma uzmanı Alberto Manguel'in genellikle okuma edimi üzerine olan kitapları YKY tarafından yakın zamanda basıldı. Ben şu an Okuma Günlüğü adlı yapıtını okuyorum.
//php print_r ($fields); ?>
Öncelikle şunu söylemeliyim ki, bu bir kitap tanıtımı ya da bir eleştiri değil. Sadece romanı okudum ve okurken bir yandan notlar aldım. Sadece, bu notların biraz derlenip toplanmış hali. Bunları paylaşmak istiyorum.
//php print_r ($fields); ?>
Bernhard Schlink'in "Hafta Sonu" romanı, kasvetli ama samimi bir roman. Aslında biz yazarı "Okuyucu" romanıyla tanıdık. Ama kitabından önce filmiydi bizi etkileyen. Kate Winslet'ın canlandırdığı, okuma bilmediği halde kitaplara tutkun olan Hanna Schmitz'i kim unutabilir! Ya da onun bıkmadan dinlediği Çehov'un "Küçük Köpekli Kadın" hikayesini.
//php print_r ($fields); ?>
Bazı kitaplar taşıdıkları estetik değer yönünden değil de, yansıttıları ideolojik paradigma yüzüden önemlidir. Bize yalnızca o ülke edebiyatı hakkında bilgi vermezler, aynı zamanda yazıldıkları dönemin sosyo-kültürel yapısı hakkında da bir şeyler söylerler. Kimi durumlarda bu ikinci özellik haklı olarak birinci özelliğin önüne geçer.
//php print_r ($fields); ?>
Yapıt Süleyman adlı öğretmenin ilk olarak Kayseri'de görev almasıyla başlar. Okuldaki diğer öğretmenlerin ideallerini yitirdiklerini, monoton ve verimsiz bir yaşam sürdüklerini görür, istemese elinden başkası gelmediğinden o da onlar gibi yaşamaya başlar. Bazı sürprizler sonucunda yaşayışında çeşitli değişiklikler yapar.