Sorsak “Hamurunuzda kötülük var mı?” diye, kaç kişi kötü bir insan olduğunu söyleyebilir? Kendimize göre doğrularımız ve yanlışlarımız var, bunların doğrultusunda da davranışlarımız. Ne var ki bizim doğrumuz her zaman “en doğru” olmadığı gibi, o doğru hareketler de karşıdakinde beklenen güzel sonuçları doğurmayabilir. Neden mi bahsediyorum? Neden bahsettiğimi, XX. yüzyıl Amerikan edebiyatının en ilginç isimlerinden biri olan ve "Güney Gotiği" akımının tavuskuşlu kraliçesi Flannery O’Connor’ın İyi İnsan Bulmak Zor isimli öykü kitabına bir göz attığınızda anlayabilirsiniz. Birbirinden rahatsızlık verici karakterlerin her biri, kendi doğrularına (ki bu doğrular ağırlıkla dine dayanmakta) sırtlarını yaslıyor ve okurun gözünde “kötü” olan pek çok eylemi nasıl da iç rahatlığıyla gerçekleştirdiklerini gösteriyorlar bize. Atmosferler tekinsiz, cehalet ve riyakarlık son safhada. O’Connor ise alıyor eline kalemi (veya oturuyor daktilosunun başına) ve nesnel bir gözle sunuyor tüm bu öyküleri okura. Ne kadar rahatsızlık hissedeceğiniz size kalmış.
Metis Yayınlarından çıkan ve çevirisini Aylin Ülçer’in yaptığı İyi İnsan Bulmak Zor (A Good Man is Hard to Find), kitaba ismini veren öykü ile açılıyor. Georgia'da geçen bu öyküde, köleliğin kaldırılmasına alışamamış beyazların, sosyal ayrımın sona ermesi sonucunda “soyluluk”larını da kaybedecekleri için duydukları üzüntü anlatılır. Kölelik sona ermiştir ermesine ancak, bunu sindirememiş ve kabullenememiştir insanlar. Bu insanlardan biri de öyküdeki büyükannedir. Büyükanne, oğlu, gelini ve torunlarıyla tatile gitmek üzere yola çıkmıştır ancak devamlı söylenmektedir. Yolculuk esnasında yemek yedikleri restoranın sahibiyle “laflarken” dökülüverir şu cümle dudaklarından: “İyi insan bulmak zor.” Büyükannenin talimatlarıyla ıssız bir yola giren aile, yanlarındaki kedinin şoförün dikkatini dağıtması sonucunda bir kaza geçirirler. Onlara yardım için arabadan inen üç kişi ise hapisten kaçmış haydutlardır. Büyükannenin çenesi durmaz ve ölüm korkusu üzerine dini kullanarak “kurtulmaya çalışan” kadının da sonu pek iyi olmaz.
Flannery O'Connor kendi çizdiği portresinin önünde
Flannery O’Connor’ın bu etkileyici öyküsün günümüze dek kısa filmi, operası ve televizyon dizisi yapılmış, tabi ki öyküden alınan ilhamla şarkılar da yazılmış. Tom Waits’in A Good Man is Hard to Find şarkısı bir yana, bu hafta EdebiŞarkılar’da yer vereceğimiz şarkı, Sufjan Stevens’ın birbirinden güzel şarkılarla dolu akustik albümü Seven Swans albümünden, öyküyle aynı adı paylaşan A Good Man is Hard to Find. Sözlere baktığımızda, haydutlardan birinin ağzından olayın anlatıldığını görüyoruz. “Bir zamanlar o kadın da bizim gibiydi,” diyor. Öyküde, büyükanne, yanında torunları, çocukları olmasına rağmen tüm bencilliğiyle “Beni öldürmeyeceksiniz değil mi? “ dedikten sonra haydutlara “İsa’yı bulmalarını” salık verir. Buna karşılık şarkıda, haydut “Cehenneme gideceğim öyle mi? Bekliyorum o halde,” der.
Flannery O’Connor’ın koyu bir Katolik olduğu bilinmekle beraber, İyi İnsan Bulmak Zor’da ahlaki açıdan sorunlu karakterleri resmetmekten geri durmadığını görüyoruz. Kendisi de Georgia doğumlu bir “Güneyli” olan O’Connor, XX. yüzyılın ilk yarısında ABD’de yaşanan hızlı dönüşümün, muhafazakâr Güneyliler üzerindeki etkilerini anlatmaktan sakınmaz. Özellikle de o dönemlerde kendilerini ayrıcalıklı gören ileri yaşlardaki beyaz ırkın ne denli yobaz olduklarını gösterir, öyküdeki büyükanne de bunun en büyük örneğidir.
Sufjan Stevens’ın yumuşak sesinden bir haydutun sözlerini dinlerken, öyküde zikrettiği cümleyle de getirelim yazının sonunu. İyi insan olmak gerçekten zor…
“Hayatının her dakikasında yanında hayatına kasteden biri olsaydı, iyi bir kadın olurdu," dedi haydut.
Güzel bir yazı teşekkürler. Acaba manşetti resmi (sarı gömlekli adam) de Flannery O'Connor'un kendi mi çizdi bilginiz var mı?
Yeni yorum gönder