Okurlar ile yayın dünyası arasında bir köprü kuran kitap eklerini çıkarmanın zorlukları olmaz mı? Elbette var… İşte, bu zorlukları da, yayınladıkları ekin diğer kitap eklerinden farkını da, internet medyasının kitap eklerine etkisini de Türkiye’de yayınlanan bu eklerin editörlerine sorduk. Cevapları ise Vatan gazetesi adına Buket Aşcı’dan, BirGün gazetesi adına Doğuş Sarpkaya’dan ve Sol gazetesi adına Nil Cihan’dan aldık.
Aşcı, "Sadece Cihangir'in değil tüm Türkiye'nin okurlarına seslenmeye çalışıyoruz" derken; Sarpkaya, "Bizim önceliğimiz okurumuz; yayınevlerinin broşürü gibi çıkmamızı engelleyen şey de bu kararımız" ifadelerini kullandı. Cihan ise, Sol Kitap'ı diğer kitap eklerinden ayıranı "Yazılar profesyonel olarak bu işi yapan yazarlardan gelmez. Bize yazı gönderen çok değerli yazarlarımız var elbette; ama temel yazı kaynağımız gerçekten kitap okuyan ve eli kalem tutanlardır" diyerek anlattı.
Eki hazırlarken en çok neye dikkat ediyorsunuz?
Buket Aşçı: VatanKitap’ın kendi yazar kadrosu var. Bu kadro Vatan Gazetesi’nin yazar kadrosundan bağımsız bir kadro. Tabii bazen "Bu kitap X kişinin uzmanlık alanına girer" deyip onun da kapısını çaldığımız oluyor. Mesela Osmanlı’daki meteoroloji istasyonunu kuran Havabakan’ın Anıları için Mikdat Kadığolu’ndan yazı istedik. Ya da Jules Verne kitaplarının yeniden basımı söz konusu olduğunda “Jules Verne olmasaydı bilim adamı olamazdım” diyen ve harika bir Verne koleksiyonu olan Celal Şengör’ü... Aylık bir kitap eki olduğumuz için biz çıkmış değil "çıkacak kitapların" listesini ve ön okuma kopyalarını alıyor, bir planlama yaparak yazarlarımıza dağıtıyoruz. Dışarıdan gelen yazıları ise kabul etmiyoruz.
Doğuş Sarpkaya: En çok dikkat ettiğimiz konulardan biri yazıların ele aldığı kitapla kurduğu ilişki. Salt tanıtım yazısı bile olsa, yazı ile kitap arasında belirli bir eleştirel mesafe kurulması gerektiğine inanıyoruz.
Nil Cihan: Eki hazırlarken gerçekten okunabilir nitelikte kitaplar sunmaya ve kapsayıcı olmaya dikkat ediyoruz. Yani kitaplar tanıtılmış olmak için tanıtılmamalı ve tanıtılan kitaplar mutlaka çeşitlilik göstermeli.
Neleri atlamayaya çalışıyorsunuz?
Buket Aşçı: Her şeyden önce Türk ve dünya edebiyatının usta yazarlarından birinin kitabını atlamamaya çalışıyoruz. Pırıltılı genç bir yazarın kitabı çıkacaksa, (ki bunu da yayıncılar, editörler ve edebiyat dünyasının diğer aktörleri ile yakın ilişkilerimiz sayesinde haber alıp değerlendiriyoruz) onu kesinlikle atlamak istemeyiz. Ama biz bir edebiyat dergisi değiliz, kitap ekiyiz. Yani diğer türler de bizim için çok önemli. Yani bizim için Galileo’nun yayımlanışından 350 yıl sonra, ilk kez İki Dünya Düzeni'nin yayımlanacak olması asla ve asla atlanacak bir olay değildir. Hele hele Türkiye’nin ağaçları üzerine yıllar süren bir emeğin, çok nadide bir birikimin ürünü olan muazzam bir eseri atlamışsak eğer, oturup ağlamamız gerektiğini düşünüyorum. Tabii çok satan yazarları da... Zira büyük bir kesimin okuduğu, sevdiği bir kitabı "çok satan, sığ" diye görmezden gelmeyi ise hem işimiz hem de demokratik yaklaşımlar için uygun bulmuyoruz.
Doğuş Sarpkaya: Diğer kitap eklerinden farklı bir çalışma tarzımız var. Haftada bir toplanıp "Bu hafta şu kitaplar çıktı, şunlar hakkında yazı yazacağız" diye içerik belirlemiyoruz. Kitap ekimizin iki gövdesi var, ilki dosya konusu diğeri de serbest yazılar. Birkaç ay öncesinden belirlediğimiz dosya konuları için ayrı bir editoryal ekip oluşturup o konudaki temel tartışmaları yansıtacak kitapları değerlendirmeye çalışıyoruz. Serbest sayfalarımızda ise sosyal bilimlerden şiire kadar herhangi bir kitap hakkında eleştiri yer alabiliyor.
Nil Cihan: Özellikle yeni çıkanlar arasında olup da reklam- ilan çemberine girememiş, çıkışını duyuramamış nitelikli kitapları atlamamaya çalışıyoruz. Çünkü genel olarak kitap eklerinde aynı kitapları tanıtma eğilimi oluyor bu da hem bir tekrarı hem de bir ihmali doğuruyor.
"Önceliğimiz okurumuzdur"
Öncelikleriniz neler?
Buket Aşçı: Yukarıda saydığım atlanmaması gereken kitapların, en doğru ellerde, satır satır okunarak ele alınmasıdır.
Doğuş Sarpkaya: Önceliğimiz okurumuzdur. Açıkçası yazar, editör, çevirmen, yayınevi patronu vb. den önce okura karşı bir sorumluluğumuz olduğunu ve yazılarımızı buna göre yazmamız gerektiğini düşünüyoruz.
Nil Cihan: Ekin yayınlanacağı hafta gündeme hitap eden içerik olarak güçlü kitapları özellikle öne çıkarmaya çalışıyoruz. Bir önceliğimiz de elbette yayın hayatına yeni başlamış ve nitelikli eserler üreten yayınevlerinin eserlerini tanıtmak.
Sizin ekinizi diğer eklerden ayıran en önemli unsur ne?
Buket Aşçı: Yazar kadrosu, yayın politikası, yazı kalitesi, kapak ve sayfa tasarımı, yenilikçi ve dinamik çizgisi, tüm Türkiye’ye dağıtılıyor olması, sadece Cihangir'in değil tüm Türkiye'nin okurlarına seslenmeye çalışmamız, okurlarımızla aramızdaki tutkulu ve dinamik ilişki ve elbette heyecanlı kişiliğimiz.
Doğuş Sarpkaya: Önceliğimizin okur olması. Yayınevlerinin broşürü gibi çıkmamızı engelleyen şey de bu kararımız. Onun dışında her sayıda inatla dosya hazırlamamız, yeni çıkan kitaplar dışında yeniden üzerine düşünülmesi gerekilen kitaplarla ilgili yazıları da yayınlamaktan çekinmememiz, bizi piyasa koşullarına ayak uydurmuş çoğu kitap ekinden ayırıyor.
Nil Cihan: Sol Kitap Eki kolektif bir aklın ve emeğin ürünüdür. Kitap ekinin yayın kurulu amatör bir ruhla çıkarır eki. Konular önerilir, tartışılır, bir bilene danışılır, görüş alınır vs. Ve yazılar da profesyonel olarak bu işi yapan yazarlardan gelmez. Bize yazı gönderen çok değerli yazarlarımız var elbette; ama temel yazı kaynağımız gerçekten kitap okuyan ve eli kalem tutanlardır.
Haberlerin, gazetelerin internet üzerinden takip edilmeye başlanması kitap eklerini nasıl etkiledi?
Buket Aşçı: Bize bir etkisi olmadı. Çünkü okurlarımız bizi her ay merakla bekliyor ve zaten bu bekleyiş de sosyal medyada kendini gösteriyor. Mesela sık sık Vatan Kitap yanına konmuş bir kahve fincanı fotoğrafı ile şu tür tweetler atılıyor: "Bugün pazar, battaniyem, kahvem, VatanKitap." Bu bizi mutlu kılıyor. Bir de şunu söylemek isterim, zaman zaman dijital medyanın "matbu" kültürü ortadan kaldıracağı söyleniyor. Belki evet, belki de Umberto Eco’nun dediği gibi bu mümkün değil. Ancak şunu biliyorum, biz daha uzun bir süre evinde, yağmurlu bir günde, battaniyesinin altında VatanKitap okuyarak kahve içen birinin, o sıcak evinden çıkıp kitapçıya gitmesini sağlayacağız. Çünkü bizim yaptığımız iş sadece "bilgi paylaşımı" ile sınırlı değil biz aynı zamanda "bir duygu", bir "yaşam biçimi" hatta hayal paylaşımı içerisindeyiz.
Doğuş Sarpkaya: İnternet üzerinden de etkileşimin artması önemli bir şey bence. Okurun kitap ekine ulaşamadığı zaman, yazılara internetten ulaşma seçeneğini kullanmasını, yazıların okunurluğunu arttırdığı için önemli buluyorum. Açıkçası basılı gazetenin daha az ya da daha çok satılmasından daha önemli olan şey, okurun yazıya ulaşma talebinin karşılanmasıdır. Kitap Eki’nde çıkan yazıların başka internet siteleri tarafından kullanılması bizim için sevindirici bir şey mesela.
Nil Cihan: Kitap eklerinin matbu olarak yayımlanmasının en güzel yanı, bütün bir hafta hatta belki bir ay boyunca okuyamamış olsanız bile onun sizi beklemesidir. Öte yandan internette her şey çok hızlı akıyor ve pek çok yazının yerini henüz siz fark etmeden başka bir yazı almış oluyor. Fakat internette yayımlamanın en iyi yanı çok önemsediğiniz bir yazıyı sosyal medyada dolaşıma sokabiliyor olmanız tabii.
"Nitelikli ve popüler olanı seçmek zor"
Kitap eki hazırlamanın en zor yanı nedir?
Buket Aşçı: Bu işi yıllardır yapıyorsanız ve bu sizin yaşam biçiminiz olmuşsa, arkadaşlarınız hatta dostlarınız bile yazarlardan, yayıncılardan oluşuyorsa, rüyalarınızda bile okumakta olduğunuz kitapları görüyorsanız bu işin hiçbir zorluğu yok. Ama bunun için tüm hayatınızı bu işe vermeyi ve asla mesai saati ve yeri gibi kavramlarla yaşamamanız gerek. Yoksa bu iş yapılmaz. Teknik bir zorluk soruyorsanız eğer, bu iş aynı zamanda bir gazetecilik. Hem de kültür ve sanatı gazetecilikle buluşturan. Bu da hem habere ilk ulaşan olmayı hem de kültür ve sanatın gerekliliği olan kaliteyi buluşturmak demek. Yani kısa sürede okumak, kısa sürede analiz ve makale düzeyinde yazabilmeyi gerektiriyor. Tüm bunlar için de iyi bir kadro ve esneklik içermeyen bir disiplin gerektiren sistemli bir çalışma gerektiriyor.
Doğuş Sarpkaya: Çok kısa aralıklarla çıkan bir yayın kitap eki. Yeni çıkan kitapların elimize ulaşması, yazar kadromuzu bu kitaplarla buluşturma ve yazıları hızlı bir şekilde istemek zorunda olmamız kimi zaman istediğimiz nitelikte yazıların yazılamaması sonucunu doğuruyor. Kitap ekinde çıkan yazıların bitimsiz bir okumaya tutulması gerekilen eserleri yorumlanmasında mütevazı bir katkısı olması gerekiyor. Çoğu zaman özensizce, acele yazılmış, dinlendirilmemiş, ikinci kez okunmamış yazılarla karşı karşıya kalabiliyoruz. Bu da yazı akışını sekteye uğratabiliyor.
Nil Cihan: Kitap eki olarak kitap okurlarıyla bir bağ kurmamız gerekiyor. Bu hassas ilişkiyi doğru yürütebilmek okurun beklentilerini karşılamamız şart. Fakat bu noktada bir denge tutturmak zor, bazı okurlarımız sayfalarımızda popüler kitapları da görmek istiyor, hem popüler hem de nitelikli kitapları değerlendirmek arzusundayız biz de. Ama bu tür kitaplar ne yazık ki azınlıkta. Çünkü yayınevleri ekonomik getirisi daha çok olduğu için piyasa "dizi" kalitesinde kitaplar çıkarıyor, çabuk tüketilen ve içi boş. Biz de doğal olarak bu kitap yığının içinden nitelikli ve popüler olanı seçerken zorlanıyoruz.
* Görseller: Kaan Bağcı, Mert Tugen
Yeni yorum gönder