Nedendir bilinmez, yazarlar ve dövmeler çok uyumlu bir ikili gibi gelmezler akla -biz onları yünlü giysiler veya kadife pantolonlar içinde hayal ederiz, dövme mürekkebiyle kaplanmış halde değil. Ama günümüzde pek çok yazar dövmelerini sergiliyorlar ve pek çok eski yazar da sizin sandığınızın aksine dövme konusuyla haşır neşir olmuşlar. Örneğin; George Orwell'ın bileklerinde parlak mavi noktacıkların olduğu ve Dorothy Parker'ın dirseğinde de bir yıldız dövmesine sahip olduğu biliniyor. Sevdiğimiz yazarların hayatlarına dair bir şeyler öğrenmeyi sevdiğimiz için, biraz da onların dövmelerine göz atalım istedik, basit dövmelerden pahalılara, korkutucu derecede ciddi dövmelerden komiklere, işte karşınızda mürekkeplenmiş yazarlar.
Bu ilginç projeye ait videoyu bu linkten izleyebilirsiniz.
Kathy Acker'ı muhteşem sırt dövmesi, kuşlar, çiçekler ve koi balıklarının oldukça sert bir kombinasyonundan oluşuyor. Yazar, Duygusuzun İmparatorluğu isimli kitabında “Dövme, görsel sanatların anası sayılır,” demiştir. “Ruhsal bir bakış açısının soyut haritası olarak başlamış ve öteki dünyaya ait bir belge olarak kabul edilen dövmeler, aslında güç ve gizemin yeryüzünde yaşayan insanlardan da öte bir diyara uzandığının simgeleridir. Geçmiş zamanlarda, bir dönem dövme suçlularla ilişkilendirilmiş -hatta açık açık haydutlukla özdeşleştirilmiş- ve dövmenin gücü, toplumun çizdiği kuralların ötesinde yaşamayı seçenlerle zaman içinde harmanlanmıştır. Şu ilginç bilgiyi de ekleyelim: Acker romanını dövmecisine ithaf etmişti.
Kevin Wilson ise romanı The Family Gang'in kapağında yer alan Buster ve Annie karakterlerini sol koluna dövdürmüş. Yazar, “Başka iki dövmem daha var ve sanırım, 'Yeter bu kadar,' diyene kadar birkaç dövme daha yaptıracağım. Dövmelerimden biri Deth P. Sun'a ait bir çizim, kediye benzeyen garip bir yaratığın bando eşliğinde davul çalışını gösteriyor. Altında ise “Lütfen cesur ol” yazıyor. Dğer dövmemde ise büyük, uğursuz bir karga var. Bu dövmeleri oldukça seviyorum, başka insanların bunları görmeleri için değil (ki bunu da hoş buluyorum), aksine aynada kendime baktığımda ne kadar yaşlanmış/şişmanlamış/üzgün hale geldiğimi farketmemem için dikkatimi dağıttıkları için seviyorum. Bu benim için bir yol, örneğin dişimi fırçalarken neden derimde her zaman garip sarı bereler var diye düşünmektense davul çalan kediye veya Annie ve Buster'a odaklanıyorum,” diyor.
John Irving'in iki dövmesi var: ilki, omzunda yer alan ve karısının Kanada kökenine atıf yapan bir akça ağaç yaprağı ve ikincisi, kolunun önüne dövdürdüğü, güreş maçındaki başlangıç dairesi figürü. Aslında yazar 'dövme' konusuna hiç de yabancı değil, 2005 yılında yayınlanan romanı Until I Find You için araştırma yaparken, Irving kendini dövme salonları ve oranın sakinlerinin arasına atmış ve hatta bu işi birazcık da öğrenmeye başlamış. The New York Times'a “Dövmeler birer hatıradır,” diyen yazar şunları eklemiş, “Onlar, vücudunuzun nerelerden geçtiğini gösteren yol haritalarıdır.”
Patti Smith'in Çılgın At'tan ilham alan şimşek dövmesini yapan sanatçı Vali Myers, Avustralyalı bir dövme sanatçısı ve Smith'in erken dönem kahramanlarından biri. 1973 yılında Interview dergisinden Penny Green'le yaptığı bir röportajda Smith'in dediğine göre “Vali, İtalyan bir bohem-cadıdır ve ben 14 yaşlarındayken kendisi benim süperkahramanımdı. Gür kırmızı saçları ve iri siyah gözleri vardı ve boğazlı kazaklar, trençkotlar giyerdi. Edie Sedwick'den evvel kendisi benim kadın kahramanımdı. Duvarlarımda onun fotoğrafları vardı ve sanırım onu hiç bir zaman gerçek bir insan gibi kabul edemiyordum. Daha sonra onunla yüzyüze tanıştığımızda “Tanrım, ne yapacağım?” diye düşündüm çünkü o imajla uzun süre başa çıkmam gerekmişti. Onunla oynadığımız oyunlar, pek kızkıza değil de, daha çok bir liseli oğlanla flört etmek gibiydi. Bana dövme yaptığında canım çok yanmıştı ve ortaya çıkan şey küçük bir şimşekti. Fotoğraflarımda gerçeğe dönüştü ve benim buna alışmam biraz zaman aldı. Ancak bu dövme hayatımda bir dönüm noktasıydı ve beni tamamladı.”
Rick Moody muhtemelen dünyanın en havalı dövmelerinden birine sahip, çünkü o dövme Shelley Jackson'ın Ten projesinin bir parçası; 2095 kelimelik bir öyküden alınan bir kelime olan "here,” ve bunun bir parçası olan her gönüllüde hikayeden alınan bir kelimenin dövmesi var.
China Miéville sağ koluna dövdürdüğü kuru kafalı ahtapot dövmesi sayesinde oldukça başarılı bir 2010 yılı geçirmişe benziyor. Yazar, İo9 isimli siteye verdiği röportajda, “Bu eşzamanlı bir hürmet bence, birbiriyle çelişen iki geleneğe, yani fantastik olan, hayali gelenek ve 'garip' olarak nitelendirilebilecek tekinsiz ve esrarengiz bir geleneğe gösterilen bir hürmet. Ki bana göre bu ikisi her zaman iki farklı yöne gitmişlerdir. Bir tanesi baskının dönüşüyle ilgilenirken, ötekinin işi daha çok bilinmeyen ve düşünülemeyenin patlamasına çevirir yüzünü, ve bunlar bende bir kuru kafa ve bir ahtapotun, yani hayalet geleneği ile garip kurgu geleneğinin sembolü dövmeler olarak işlendiler. Ve eğer felsefeden bir terim kullanmam gerekirse – ki bu terimi hangi felsefeci kullandı hatırlayamıyorum- ben ahtapot kolları olan bir kuru kafayı bir “varolamama” ve bu iki uyuşmayan geleneğin pıhtılaştırılması olarak görüyorum,” şeklinde açıklıyor.
Jonathan Lethem'e bir Philip K. Dick dövmesi yaptırmak konusunda güvenebilirsiniz. Yazar ile ilgili yazdığı bir makalede Lethem şöyle diyor, “Ani bir kararla dövmeciye girdim ve Ubik romanının ilk Amerika baskısının bir püskürmeli boya ile yapılmış logosunu sol kolumun üstüne dövdürdüm. Aslına bakarsanız yarım bir ani karar diyebiliriz buna, bir gün önce, eski karım ve kız kardeşim aynı dövmeciye gidip dövme yapıtrmışlardı, yani bu benim üzerimde de manevi bir baskı oluşturmuştu diyebiliriz. Bir dövme isteyip istemediğim konusunda emin değildim, ancak eğer bir dövme yaptıracaksam, ne yaptıracağımı biliyordum. Hiçbir zaman kolsuz tişört giymem, ama dövmenin yapıldığı yere bakıldığında, imza günlerinde kitaplarımı imzalarken, benim orta karar ünümü bilen okurlara dövmemi göstermek durumunda kalıyorum.Yaklaşık olarak yirmi yıldır dövmemin şiştiğine, daraldığına ve kollarımın aldığı şekle bağlı olarak gevşeyip, büyüdüğüne tanıklık ettim, daha fazla kılla kaplandığına, sinek ısırıkları atlattığına. Renkleri fazla solmadı ancak dışındaki mavilik biraz silikleşti. Philip K. Dick Ubik'in ölümsüzlüğünü sağlamıştı, bense onun ölümlülüğünü sağlamış oldum.”
“Mavi gözlü oğlunuzu nasıl isterdiniz, Bay Ölüm?” diye soruyor Harry Crews'in omzunda yer alan dövme. Biraz endişeli görünen bir kuru kafanın altında yer alıyor üstelik. e.e. cummings'in kısa ve sert bir şiiri olan Buffalo Bill's'den bir mısra bu. Bizce Amerikalı bir kurmaca yazarı olan Crews'in kır saçlı çılgın adam imajına oldukça uygun bir dövme bu.
Roman yazarı Elizabeth Hand'in dövmeleri onun ortaya koyduğu işlerle sıkı sıkıya bağlantılılar. Ki bu çok da şaşırtıcı değil ve muhtemelen bulaşıcı. “Birçok dövmem var – sol kolumda iki tane kocaman dövme, sağ kolumda ateşler içinde yanan bir yüzük dövmesi ve baldırımda Winterlong isimli ilk romanımın Japonya baskısında yer alan oldukça güzel bir illüstrasyon,” diye açıklıyor AbeBooks'a. “Kısa romanım The Least Trumps da ilk dövmemden sonra aldığım ilhamla ortaya çıkmıştı. Kolumun üstünde yer alan ateşler içindeki Anka kuşu dövmesinde ise “Ölmek için fazla dayanıklı” yazıyor. Dövmeleri seviyorum ve dövme sanatçıları da beni çok büyülüyor.”
Stephen Elliott'ın pek çok dövmesi olduğu ortaya çıktı. O Rumpus mürekkebini neden yaptırdığını tahmin edebiliyoruz, pek ya diğerleri? Bir röportajında yaptığı açıklama şu şekilde: “Sol kolumdaki dövme, 14 yaşındayken yaptırdığım bir dövmenin kapatılması için yaptırdığım bir dövme. Çok büyük, eğri bir hançerdi. Kapatmak için yaptırdığım dövmede ise bir küreyi azad eden büyücüyü görebilirsiniz. Bu aslında doğudan esinlenilmiş bir dövmenin batılı versiyonu, Buda yerine bir Yunan figürü koymak gibi. Sol bacağımda ise Salvador Dali'nin Hafızanın Israrı tablosu var. Bunu neden yaptırdığımı bilmiyorum aslında. Üniversitedeydim ve oradaki bir dövmeciyle konuşurken “Neden bunu sol bacağıma yapmıyorsun?” diye sormuştum. Sağ kolumdaki dövmeyi ise 2005 yılında, eski kız arkadaşımla yaptırmıştık. O sıralarda beni gerçekten deliliğe sürükleyecek şekilde aşıktım.”
Bir edebiyat meraklısı ve dövme sever olarak bu yazıyı çok ama çok beğendim. Emeği geçen herkese teşekkürler!
Yeni yorum gönder