Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Faruk Emre Özünlü ile söyleşi: "Fanzini buruşturup atabilirsiniz ama ruhunu asla"


Özünlü ile söyleşi: "Fanzini buruşturup atabilirsiniz ama ruhunu asla"

 

Barış AKKURT

 

Nedir fanzin? Kuşe kağıda basılmış dergilerin, fotokopi kokan, bandrolsüz alternatifidir. Mevcut kültür-sanat tekelinden, satış odaklı yayıncılık anlayışından bağımsız olarak, salt fikir paylaşmak, bazen isyan, bazen itiraz etmek, bazen de isyana veya itiraza teşvik için üretilir. Fanzinciler bu işi, sevdikleri için yaparlar, ay sonunu getirme mecburiyetinden değil. Fanzin yok sayılmaların vardığı "Ben de buradayım!" isyanıdır. Susmaların, dayatmaların vardığı, "Burama kadar geldi!" noktasıdır. Kimsenin size “Şu konuda ve şöyle yazacaksın” demediği yerdir.

 

Türkiye'de kültür ve sanat üretimi, bu yeter noktasına 1970'lerde gelmeye başladıysa da, fanzinler aslen 1990'larda yaygınlaştı. Eski fanzinler, misyonunu tamamlayıp sessizliğe gömüldü, onların yerini yenileri aldı. Genç fanzinciler büyüdü, yerlerini yeni nesillere bıraktı. İnternetin yaygınlaşmasıyla bazı fanzinler bloga dönüştü, eskiden sadece bazı kitapçılarda, bazı barlarda, karşımıza çıkan fanzinler, sanal alemde arşivlenmeye başladı. Sosyal medya onlara duyulan ihtiyacı bir nebze azalttı belki ama yurtdışındaki fanzin sergilerinin bir eşi Heyt be! Fanzin tarafından Tarlabaşı'ndaki terk edilmiş bir binada buna rağmen düzenlenebildi.

 

Günün birinde de Barış Akkurt adlı bir editör çıktı ve bu alternatif dünyayı daha yakından tanıyabilelim diye Fanzin(ci)ler Konuşuyor adlı bir kitap hazırladı. Bu kitap için yirmi sekiz fanzine sorular sordu, cevapları da bize Propaganda Yayınları ulaştırdı.

 

Kitapta bulabileceklerinize ilişkin bir fikir versin diye Tirşe Döngü Fanzin’den Faruk Emre Özünlü ile yapılan söyleşinin bir bölümünü yayınlıyoruz:

 

Bir fanzinin doğuşuna neden olan motivasyon nelerdir? O fanzine ilgi gösteren kişi neleri gözetir? Fanzin ilgi gösteren kişide neler uyandırır?

 

Öncelikle yaratma ve bunu paylaşma güdüsüdür bir fanzinin doğuşuna neden olan motivasyon. Çünkü Tanrı bile bilinmek istemiş ve insanı yaratmıştır. Biz de buradayız demek ister bir fanzinin etrafında toplanıp onu yaratan arkadaş grubu, siz fildişi kulelerinizdeşaraplarınızı yudumlayıp edebiyat üzerine ahkam kesedurun, sokaklar bizim, bizim sıkıntımız da bu, bizim derdimiz de bu, bizim sözümüz de bu, bizim kurallarımız da bu deme ihtiyacıdır. Fanzinlere ilgi gösteren okur da, sadece okur seviyesinde kalarak olsa bile, böyle bir kültürle etkileşime geçme ihtiyacındadır. Bir şekilde fanzin okurunu bulmuştur, bir buluşma gerçekleşmiştir, amaca ulaşılmıştır kısacası.

 

Fanzin okurunu tüketmeye değil üretmeye iter

 

Fanzinler ve toplumsal mücadeleler ilişkisi nasıldır? Sovyet Devrimi’nde fanzinlerin önemine ilişkin bazı değinmeler gördüm. Türkiye’de fanzin geleneği için 1990’ların başına tarih veriliyor olsa da, -yeni olsa da- bu ilişki nasıl biçimlendi?

 

Fanzinlerin toplumsal mücadelelerle sıkı bir ilişki içinde olabilmesi için, bütün fanzinlerin neredeyse aynı düşünce etrafında örülmesi gerekir, bu da çok mümkün görünmüyor. Ancak bazı olaylar karşısında aynı refleks gelişebilir, ancak bu da sadece fanzinler sayesinde olmaz bana göre, zaten toplumun çoğunluğunda öyle bir bilinç gelişmiştir, toplumsal bir hareket başlamıştır çoktan. Diğer taraftan, zaten herkes aynı düşüncede olursa fanzinlerin bir anlamı kalmaz, çünkü toplum dışına itilmişlerle toplumun genel yargıları, ahlak anlayışı, siyasi durum vs. arasındaki uçurum ne kadar açıksa fanzinler orada altın çağını yaşar.

 

Popüler ürünlerin yarattığı bilince karşı fanzinler nasıl bir imkan sunuyor?

 

Popüler ürünler tüketime, dahası yaratıcıları tarafından daha çok para kazanmaya yönelik ürünlerdir. Fanzinin zaten en başından para kazanma gibi bir derdi yoktur. Fildişi kulelerinde şarap yudumlayıp ahkam kesenlere karşı mesafesi neyse, popüler ürünlere karşı da mesafesi aynıdır. Fanzinlerde yer alan eserler kalitelidir ya da kalitesizdir gibi bir ayrıma gitmiyorum kesinlikle, ancak fanzinler doğası gereği samimidir, ne sansür ne otosansür kokusu alabilirsiniz o sayfalarda. Popüler kültürün herkes tarafından beğenilmek zorunda bırakılan ürünlerine karşı daha farklı, samimi bir çeşitlilik sunuyor fanzinler, dahası alttan alta sadece tüketmeye değil, okuru üretmeye de iten bir tavrı vardır, teşvik eder, hadi sen de katıl bize der, eminim senin de söyleyecek şeylerin vardır, der. Serdar Ortaç’ın, Demet Akalın’ın şarkılarındaki dizelerde arama kendini, sen o kadar değilsin, kendini kendi sözcüklerinde ifade et, demektedir alttan alta. Bu anlamda bir çağrıdır fanzinler ve popüler kültürün yarattığı tekdüze düşünme şeklinden farklı düşünmeye çağırır okuru.

 

İnternet otosansüre neden oluyor

 

İnternetin gelişimi fanzini nasıl etkiledi? Fanzin arşiv projeleri bu geleneğin devamlılığına nasıl bir etkide bulunabilir? Elektronik ortamdaki fanzin arşivleri, fanzinin fotokopi kokan aurasını zedeler mi? Ne tür önlemler alınabilir?

 

İnternette yayınlanan fanzinler belki daha fazla okur kitlesine ulaşabiliyor, ancak ruhunda bir zedelenme meydana geliyor elbette. Bir kere otosansür uygulamak zorunda kalırsın, mahlas kullansan bile ip adresin belli her şeyin belli, birine küfretsen adam arar bulur dava açar sana. Ama bir fotokopiyi kimse yargılayamaz, anonim desek bile yeridir. O yıllarda hatta başıma da böyle bir olay geldi, Yasak Kült isimli fanzin çıkarırken şüpheli şahıs şüphesiyle iyice arandım tarandım, çantamdan fanzinleri buldular, tabii sayfalarda dönemin siyasilerine karşı bazı kibar (!) eleştiriler, laf sokmalar vardı, adamlar elbette suç unsuru taşıdı ğı gerekçesiyle iki gün tuttular beni, ancak isim yok bir şey yok, yoldan buldum deyip geçtim, bırakmak zorunda kaldılar iki günün sonunda. Ancak internette yanınlanan bir fanzinden bu kadar kolay kurtulmak mümkün olmasa gerek. Gerçi teknolojiyle aram yoktur, anlamam çok, belki mümkündür bunun yolları bilemeyeceğim. Ama işin özü fotokopidir, bu konuda muhafazakarım ne yazık ki.

 

Mevcut kültür-sanat eleştirmenliği, edebiyatın sektörleşmesinde nasıl bir tahakküm yaratıyor? Bu sistem yeni seslere hangi ölçülerde açık?

 

Sistem ne olursa olsun yeniliğe kapalı değildir, ancak bir ölçütü vardır, eğer bu yenilik varolan düzeni bozmayacaksa ve para getirecek bir şeyse ona kapılarını açarlar. Yoksa eleştirmenlerin de sektörün de bütün yeniliklere gözleri tamamen kapalıdır, hatta tu kaka deyip üstünü toprakla örtmeye çalışırlar.

 

Düzensiz de olsa uzun yıllar yayımlanmış fanzinler var mı? Fanzin eyleminin uzun soluklu olmayışının nedenleri neler?

 

Amatör bir ruhla çıkarılır fanzinler, fanzini ortaya getiren etmenler ortadan kalktığında elbette fanzin de biter, uzun soluklu fanzinler elbette vardır, olmaz diye bir şey yok, ama bu planlı bir şekilde olmaz. Planlı programlı uzun soluklu bir şeylere başlamak için profesyonellik gerekir, disiplin gerekir, insanların oradan hayatlarını idame ettiriyor olmaları gerekir, bu da fanzin ruhunu zedeler. Fanzinlerin periyodları bile düzenli değildir, bazen iki sayı arasında bir hafta olur, bazen bir ay, ne zaman çıkacağı da belli değildir, güzel olan da budur bir yerde. 

 

Fanzin sisteme, sistem fanzine karşı

 

Bildiğimiz kadarıyla fanzin eylemi, kültür-sanat aleminin dışında konumlanmayı; günlük hayatın gerçeklerinden yola çıkarak, sisteme isyanı ve direnişi ifade eder. Hiç bu öze aykırı tutumlarla karşılaştınız mı, fanzinin bir basamak olarak görüldüğü durumlarla?

 

Fanzinin elbette muhalif bir duruşu vardır, doğası budur çünkü, varolan edebiyat dünyasının kenar mahallesidir bir anlamda, içinde değildir belki ama çok dışında da değildir, çünkü onun da bir edebi söylemi vardır, tek fark kuralları kendisinin/kendilerinin koymuş olmasıdır. Ayrıca bir fanzinin sadece sistemle sorunu olması gerekmez, elbette fanzini çıkaran arkadaş grubu varolan yapının, toplumun, sistemin dışında kalmışlardır, içine girmek umurlarında da değildir zaten, ama fanzinin sisteme isyanı ve direnişi ifade ettiği tanımı fanzin kavramını kısıtlamaktadır bence. Dediğim gibi fanzinin sadece sistemle, toplumla vs. derdi yoktur, belki o fanzini yaratanların kendileriyle sorunu vardır, belki edebiyatın bir türüyle ilgili sorunları vardır, kendileri bir tür yaratmaya çalışıyorlardır, ki korku edebiyatı bunun bir örneğidir bence, kaldı ki o da literatüre girmiştir artık, iyi polisiye iyi edebiyattır gibi bir saçmalamayla bu sistem polisiye türünü de literatüre kabul ettiği gibi, ama temelinde yatan asıl şey bir pazarlama yöntemidir, oysa yaşadığı dönemde Edgar Allan Poe, yaşadığı çağda, yaşadığı toplum tarafından resmen ‘şehrin kötü çocuğu’ ilan edilmiştir, çünkü gerçekten dönemin burjuvalarını korkutmayı başarmıştır.

 

Tekrar soruya dönecek olursak, fanzin ne olursa olsun bir basamak olarak görülemez, çünkü fanzinin amacı kendidir yine, fanzin özü gereği zaten sistemin karşısındadır, o karşı olmasa bile sistem ona karşıdır zaten, vergi vermez, kazanç sağlamaz, kuralları bozar, hiçbir edebiyat dergisine girmeyecek bir yazıyı yayınlar mesela, çok satan, her sayfaya saat parfüm vb. reklam alan ünü dağları aşmış edebiyat dergilerinin editörlerinin ve yazı kurulunun burun kıvırıp buruşturup çöpe attıkları bir şiiri büyük harflerle alır sayfalarına fanzin, o yüzden bir fanzin fotokopi makinesinde çoğaltılmaya başladığı anda artık onun özüne kimse dokunamaz, kendisini buruşturup atabilirsiniz, ama ruhunu asla.

 

 


 

 

Kitabı satın almak için:

 

http://propagandayayinlari.net/fanzin.html
veya
http://propagandayayinlari.org/fanzin.html

 

http://propagandayayinlari.net/dukkan/
veya
http://propagandayayinlari.org/dukkan/

 

 

Kitapta yer verilen fanzinlerin tam listesi:

 

.noktasız. Fanzin, Alfabe Fanzin, Altay Öktem, Alternatif Karalamalar, Banliyö Fanzin, Bataklık Fanzin, Etilen Fanzin, evvel.org, Filika Fanzin, Galapera Öykü Fanzin, Heyt be! Fanzin, İmalat-ı Harbiye (Sokak) Fanzin, Jargon Fanzin, küçük İskender, Marşandiz Fanzin, Meskalin Fanzin, Polikinik Dilemma, Rock City, Ser Fanzin, Seyyar Sesler, SOLuCAN FANZ.İN, Şizofrengi, Şorşak Fanzin, Tabukıran Fanzin, Tirşe Döngü, Vandal Yürek, Yani Fanzin, Yasak Kült

 

 

Kitapta yer verilen fanzinler arasından internette bulabileceklerinizin listesi:

 

http://sadesessiz.blogspot.com
http://bataklik-fanzin.blogspot.com

http://etilen.net

http://evvel.org

http://zaferyalcinpinar.com

http://seyyarseslertoplulugu.blogspot.com
http://www.sol-u-can.com
http://www.sizofrengidergisi.com

 

 


 

 

 

GG

 

 




Toplam oy: 2006

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.