Müzikle başlayan bir yolculuk: 25. yılında Pan Yayınları
Kitap yayınlamak bir virüs gibi beynimize yerleşti!
DİDEM ÇELİK
Geçtiğimiz günlerde 25. yılını kutlayan Pan Yayınları, kuruluşlarından bugüne süren yolculuklarını anlattı. Müzik kitapları yayımlama fikriyle yola çıkan ve daha sonra arşivine pek çok kitap sığdıran yayınevi, yayıncılık hayatı boyunca çağın getirisiyle gerçekleşen pek çok yeniliğe tanık olduklarını söylüyor. Müzik adına önemli bir miras bıraktıklarına inanan yayınevi, yayıncılık hayatına nasıl başladıklarını ve 25 yıldır süren yayıncılık macerasını anlattı.
Pan Yayınları nasıl kuruldu? Bize kuruluş hikayesini anlatır mısınız?
1976-80 yıllarıydı. Üniversite öğrencisiydik. Boğaziçi Üniversitesi'nde dersler kadar kulüp faaliyetleri de önemlidir. Öğrencilere her türlü imkan tanınır. Biz de Türk Müziği Kulubü olarak bir açık oturum düzenlemiştik. Murat Belge, Hilmi Yavuz, Muammer Sun, Faruk Yener, Cinuçen Tanrıkorur ve Ercüment Berker'in katıldığı bu açık oturumun metnini kitap haline getirmiştik. Ancak o zaman bir kitap yayımlamanın bize "kitap tozu"nu yutturacağını, bir virüs gibi beynimize yerleşeceğini bilmiyorduk. Bundan sonra hep yayıncı olmak fikriyle yaşadık. 1984 yılında, Tahran'da bir tesadüfle Murat Bardakçı ile karşılaşınca bu fikrimizi hayata geçirecek cesareti de bulduk. 1986 yılında Pan Yayıncılık'ı kurmuş ve ilk kitabımız olan Rauf Yekta Bey'in "Türk Musikisi" kitabını yayımlamıştık.
Kurulduğu yıllarda yayın hedefi neydi? O dönem yayıncılığında nasıl bir yer kaplıyordu?
Kuruluşumuzda sadece müzik kitapları yayımlamayı hedeflemiştik. Hala süren müzikler arası çatışma, o yıllarda da geçerliydi. Diğer bir deyişle Türk müzikçiler, halk müzikçiler, batı müzikçileri, vb. vardı ve aralarındaki tartışma bitmek bilmiyordu. Pan olarak bütün bu tartışmaların dışında kalmayı hedefledik. Bizim konumuz genel olarak "müzik"ti ve bütün bu başlıkları kucaklayacak şekilde yayın yapmayı istiyorduk. Tematik yayıncılık çok yaygın değildi. Belki meslek kitapları yayımlayanlar vardı ama sadece müzik kitapları yayımlamak fazlasıyla cesur bir işti. Daha önce deneyenler kısa sürede vazgeçmişlerdi. Mevcut müzik kitaplarının sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu, hatta Enis Batur ilk kitabımızdan sonra bizim hakkımızda "Yakışıklı bir intihar örneği" başlıklı çok güzel bir yazı yazmıştı.
Dünyada örnek aldığınız, kendinize yakın hissettiğiniz yayınevleri var mı?
Dünyada kendimizi örnek aldığımız bir yayınevi olmadı. Çünkü müzik ve Türkiye diye bakıldığında buradaki koşullar dünyanın hiçbir yerinde rastlanacak koşullar değil. Ancak kitaplarımızın sayısı üçü beşi geçince ve kitapçı raflarında arzuladığımız / hak ettiğimiz yeri bir türlü bulamayınca, Viyana'da gördüğümüz bir dükkanı, Doblinger'i örnek alarak, sadece müzik kitapları satan bir dükkan kurduk.
PAN ekibi: Oktay Yüksel, Fatma Tulum, Emine Çiğdem Göç, Emre-Işık, Ferruh Gençer
Tasarımınızda kuruluşunuzdan bu yana nasıl değişiklikler oldu?
Müzik kitapları konusunda tasarladığımız herşey aynen devam etmekte. Bütün müzik türlerine açık bir yayın faaliyeti sürdürüyoruz. İyi olduğunu düşündüğüz kitapları ayrım yapmadan yayımlıyoruz. Ancak kurulurken sadece müzik kitapları yayımlamak üzere kurulmuştuk, 1991 yılından itibaren müzik dışı kitaplar da yayımlama kararı alarak temel bir değişiklik yapmış olduk.
Kimsenin yayımlamayacağı kitapları seçtik
O günden bu güne, çağın gerektirdiklerinin de etkisiyle, yayın çizginizde nasıl değişiklikler oldu? Nasıl bir miras taşıdığınızı düşünüyorsunuz?
Başlangıçta kurşun dizgi, tipo baskı varken, sırasıyla ofset, bilgisayarlı masa üstü yayıncılık, dijital baskı ve e-kitaba kadar bir çok teknik değişimi yaşadık. Artık bunu çok yaşlandık diye mi algılarsınız, yoksa çok şanslıydık, bütün bu gelişimi gördük mü, bunu size bırakıyoruz. Ama her geçen gün yayıncılığın kolaylaştığına şahit olduk. Bir kitabın tashihi günler sürerdi ilk başladığımızda, matbaa kurşunları bağladık diye bizi telaş ettirirdi, her düzelttiğimiz satırda metin başka bir dizgi hatasıyla karşımıza çıkardı. Şimdi ise metinler bilgisayarda yazılmış olarak geliyor. Herşey eskiye göre daha kolay, artık aydınger çıkış yok mesela; resimler için filmciye koşmuyoruz; 250 adet kitap basabiliyoruz.
Sorunun ikinci kısmına gelince, gerçekten Türkiye'deki müzik adına müthiş bir miras bıraktığımızı söyleyebiliriz. Hiç kimsenin yayımlamayacağı kitapları, ki bunların içinde Dimitri Kantemir, Tanburi Küçük Artin gibi çok özel kitaplar da var, yayımladık ve toplam 150 civarında kitabı müzik kitaplığına kazandırdık.
Hem basılı kitapta, hem de ekitapta fiyatlandırma politikanız nasıl işliyor?
Kitap fiyatlarını belirlerken hep maliyeti esas aldık. Şu kadar forma kitap olsa olsa şu fiyata satılır demedik. E-kitapta ise dünyada da olduğu gibi çok net bir formül bulamadık. Ama basılı kitapta yazarın alacağı telifte bir kayıp olmayacak şekilde bir fiyat belirliyoruz.
Yayıncılık kolaylaştıkça kendi canavarını yarattı: Korsan kitap!
Sizce 25 yıldır yayıncılığın en önemli sorunları nasıl seyretti? Sektör ana hatlarıyla bugün ne noktalarda sıkıntı çekiyor ve gelecekte bu neye evrilir sizce?
25 yıl önce kitaplarımızın tirajı 3000, romanlarınsa 5000 ve üstüydü. Çok daha az sayıda kitap yayımlanıyordu. Yayınevi sayısı da azdı. Artık yayınevi sayısı çoğaldı, yayımlanan başlık sayısı çok arttı. Buna karşılık müzik kitaplarını 500, romanları 1000, şiir kitaplarını ise 250 adet civarı basıyoruz. Demek ki en azından bizim açımızdan kitaplar daha az okunuyor.
Dağıtım büyük bir sorundu, hala öyle. Bildiğimiz kadarıyla Anadolu'da binlerce kitapçı kapandı. Büyük kitapçı zincirleri market mantığıyla hareket ettikleri için az satan kitaplara yer vermek istemiyor. Dağıtım şirketleri de yayıncı oldu, dağıtım hizmeti yerine yayıncılık faaliyetlerini öne çıkarıyorlar.
Korsan kitap kavramı yoktu. Yayıncılık teknik anlamda kolaylaştıkça kendi canavarı olan korsanı da yarattı. Alınan çeşitli önlemler, yapılan baskınlar, bandrol uygulamaları ne yazık ki sorunu önlemede yetersiz kalıyor.
25 yıl önce sık sık kağıt sorunu yaşanırdı. Şimdi yerli kağıt kalmadı. Kağıt büyük ölçüde ithalata bağlı.
Yazarlara ödenen teliflerde vergi arttı. Bizim başladığımız yıllarda %10 olan kesinti artık %17. Ayrıca ödenen telif bedeli üzerinden bir de %18 KDV ödemek zorunda kalıyoruz.
Kısacası yayıncılık gittikçe zorlaşıyor. Yalnız şimdi e-kitap diye bir kavram yaygınlaşmakta. Yukardaki sorunların bir kısmı e-kitabın yaygınlaşmasıyla kendiliğinden aşılacak. Biz de bir süre sonra birçok kitabımızı e-kitap olarak yapmaya başlayacağız herhalde. Çok özel birkaç kitap butik baskıyla sunulacak okura.
Gelecek yıllarda takipçilerinizi neler bekliyor olacak?
Gelecek yıllarda da aynı şekilde yayıncılığımıza devam etmeyi umuyoruz. Tabii ki e-kitaplarımızın sayısı artacak ama basılı kitaba da devam edeceğiz.
Pan Yayıncılık;Sizlerin emekleri asla boşa çıkmayacak.
Sahaf Kitap İçin
Yeni yorum gönder