"Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi" küçükler için hazırlanmış büyük bir kitap. Cemal Süreya'nın daha önce Çocukça Dergisi için yazdığı okuma tadı yaratan harika on iki yazısıyla, Mustafa Delioğlu'nun afacan çizimleriyle bu kitap, çocuk edebiyatı diye adlandırılan alana yol gösterici nitelikte. Cemal Süreya günümüzde de devam eden çocuk edebiyatı tartışmalarını içerik engelinden kurtarıp, yazma biçiminin yumuşak halısına bu cümlelerle oturtuyor: "Çocuk edebiyatı yoktur. Edebiyat vardır, çocuklar da ondan kendilerine göre koparabildiklerini alırlar. Ancak bilginin çocuklara ayrı bir aktarılışı olabilir. Olmalıdır" İşte bu yüzden büyük bir kitap. Sadece bu yüzden mi, değil elbette. Cemal Süreya´nın eğitici, eğlenceli, ilham veren ve okuma tadı yaratan yazılarından oluşuyor bu kitap. Çocuklar için bir metin, daha da fazlası bir edebiyat eseri, çocuk yaşamının manevi ihtiyaçlarını belirlerken, bilgilerin yeni bir aktırım biçimini de ortaya koyar. İletişim iki tarafında anlayabildiği bir kanal aracılığıyla aktarılan mesajlarla gerçeklişir. Didaktik bir dil kullanımına şimdiki büyükler bile burun kıvırırken, çoçukça bir dil kullanmak da ancak kendimizi çocuklaştırır ve çocuklar bundan da hoşlanmazlar aslında. Çocuklar da nomal şartlardaki bir iletişimi tercih eder ama onlar özel bireylerdir. Kelimeleri doğru yerde kullanarak, anlamları basitçe ifade ederek ve hatta onun gibi duru düşünerek, yeni gelişmeye başlayan bakış açılarını zedelemeyiz. Büyükler için bu deneyimler oldukça zorlayıcıdır. Basit düşünmek, basit olanı yapmak, karmaşık olanı yapmaktan hep daha zor gelmiştir büyüklere. İşte onlarla iletişim kurmayı aklımıza koyduğumuz andan itibaren, aslında onlar bizi eğitmeye başlarlar. Sözgelimi çocuklara yazılacak bir metnin etrafında dolanıp, en uygun olanı seçebilmek için büyüklük kabuklarımızı bir yana atmak. Kabuk dememin nedeni, açık, önyargısız ve saf dile sahip olmak bence kabuksuz bir fıstık olmaktır. Büyümekse kabuklanmayı gerektirir ister istemez. O yüzden fıstık gibi bir yazıya ulaşmak için önce kabukları ayıklamak gerekir. Belki de çocuklar için yazmanın en güzel yanı budur. Onun dilinden konuşmak, seslenebilmek, güzel anlamıyla çocuk olmak. Cemal Süreya ile ilk kez karşılaştığımda lise ikideydim. Okul koridorunda hızlıca yürürken birden çarptık birbirimize ve kitaplar yere düştüler, karıştılar. Hani olur ya! Yere düşenlerden birini aldım. İkinci Yeni Akımı üzerine yazdığı bir kitaptı bu, beni çok etkileyen bir yazı bulunuyordu içinde. Yazıdan anladığım şuydu: folklor öğelerinin, klişelerin kullanılması anlamı daraltıyor ve çağdaş yazının önünde bir engel oluyordu. Bu düşünce, kalıplaşmış ve taşlaşmış bazı duvarlara, karşı duran çocuk yanımı desteklemişti. Cemal Süreya kabukları sevmeyen bir akımın şairiydi. Cemal Süreya çocuklar için yazdığı yazılara "zaten çocuklar her şeyi anlıyor" diyerek başlamış ve kendi deyimiyle kapılıp gitmek istermiş. "Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi" kitabını elimden bırakmadan, soluksuz bir şekilde okudum. Kapılıp gittim ve sonra hep geri döndüm bu kitaba. Eğiticiydi evet, ressamlar vardı, şairler, Behçet Necatigil, ben sen o, biz siz onlar vardı çünkü. Eğlenceliydi evet, tarif etse pırasaya benzeyecek bir adam vardı ama hepimiz sevdik onu. Kimdi acaba? Renkliydi evet, herkesin bir romanı vardı, olabilecek hayalleri vardı. İzmir, İstanbul, Ankara'dan haberler vardı evet ama Mersin´in Aslanköyün´den yaşlı bir çam ağacının şikayeti de vardı. Keşifler vardı, Hindistan'ı bulamayan Kristof Kolomb bile vardı. Büyük bir kitap işte.
Siz hiç aşağıdaki gibi güzel kitap tavsiye eden biriyle karşılaştınız mı? Ben bu kitabı okurken karşılaştım. "Okuyacaksınız, değil mi? Yoksa bozuşuruz, ha! 'Bozuşuruz da ne olur' demeyin, sizin adınıza ben bir kez daha okurum o kitabı"
ne biçim yaa
Yeni yorum gönder