Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Dosya Arşivi

En çok okunanlar  

Dosya


A'dan Z'ye Barış Bıçakçı

Herkes Herkesle Dostmuş Gibi (2000), Veciz Sözler (2002), Aramızdaki En Kısa Mesafe (2003), Bizim Büyük Çaresizliğimiz (2004), Baharda Yine Geliriz (2006), Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra (2008), Sinek Isırıklarının Müellifi (2011) ve Seyrek Yağmur (2016)  kitaplarıyla geniş bir okuyucu kitlesine ulaşan ve sevile


Sinema // Kaçak kadınlar

Pedro Almodóvar ve Alice Munro isimlerini aynı cümle içinde zikretmek öyle her gün karşılaşacağımız bir iş değil. Birisi İspanyol sinemasının aşırılıktan, gösterişten kaçınmayan, tutkuyu abartılı bir estetikle perdeye nakşeden yıldızı; diğeri, Kanada’nın Nobelli temsilcisi, büyük şehirlerden ve gösterişten uzak hayatların, süssüz ve ağırbaşlı öykülerin anlatıcısı.


Niçin Okumalıyız? // Roberto Bolaño

Her okurun bir yazarı çok sevmek için son derece haklı ve bir o kadar özgün gerekçeleri vardır şüphesiz. Yola bu bilinçle, SabitFikir okurlarının edebiyatın öne çıkan yazarlarını neden sevdiklerine ilişkin bir tartışma başlatmak için çıktık. Öyleyse soruyoruz: Siz Roberto Bolaño'yu niçin okuyorsunuz?

 


Güncel // Rio’dan Clarice, İstanbul’dan Sevim

Olimpiyat ışıkları Rio’yu aydınlattı. Brezilya’nın politik ve ekonomik krizleri, tahrip edilmiş doğası, “brazilyonerleri” ve “favelaları” arasındaki gelir uçurumları rengarenk bir seyirlik oldu. Machado de Assis, Brezilya edebiyatının belirleyici özelliğini milliyetçi içgüdü olarak tespit eder. Başkahramanı bireyden çok ülkedir, üzeri edebiyatla boyanır.


Editörden // Perdeler yeniden açılırken...

Ekim ayıyla birlikte tiyatrolarda perdelerin yeniden açılmasını heyecanla beklerken, Devlet Tiyatroları’nda 2016-2017 sezonu boyunca yalnızca yerli oyunların sahneleneceğine dair tartışmalarla karşılaştık.


Kararsız Okur: Romanın doğduğu dilin romanı

İspanyolca edebiyat dünya edebiyatının en verimli kollarından biri. Roman türünün doğduğu bu dilin edebiyatı Türkiyeli okurların da gözbebeği. Çok seviliyor, çok okunuyor. Bu zengin külliyat içinde kaybolmamak mümkün değil.


Simenon’la yeni bir randevu

Yaklaşık dört yıl önce, bir başka vesileyle, yine yazmıştım bu sayfalarda; “450 kadar roman ve novellaya imza attığı söylenen bir yazarla karşı karşıya olsak da, külliyatının en azından 'önemli bir yekun'unun Türkçeye kazandırılmasını ısrarla bekliyoruz!” diye.


Müzik // Son bekleme odası

Erik Satie’nin en çok "Gymnopédies" ve "Gnossiennes" isimli besteleriyle tanındığına, sevildiğine kimsenin itirazı olmaz. Hatta yaşarken, kendisinin de itirazı olmamış ama müziğinin “sıkıcı” olduğunu da söyleyip durmuş. Satie’yi tanımayanların bile bu parçaların melodilerini duymuş olmaları yüksek ihtimal. Kulağı modern müziğe açık olanları kastediyorum elbette.


KuşBakışı // Celil Oker'in masasından

“Eski pilot, ex-kaptan” Remzi Ünal karakterinin ortaya çıktığı masanın yakınlarında eski uçak göstergelerine rastlamamız şaşırtıcı değildi ama Remzi Ünal’ın aynı zamanda “bir özel dedektif” olduğunu hatırlatan bir tabancayla karşılaşmak bizi korkutmadı değil... Elbette oyuncaktı! Ne de olsa Remzi Ünal da pek sevmez tabancaları...

 

 


Jose Luis Borges'e göre yazarların kaçınması gereken 16 şey

Ünlü yazarların genç yazarlara ve yazar adaylarına sundukları öneriler çoğunlukla neler yapmaları gerektiğiyle ilgilidir. Fakat Jose Luis Borges'inkiler diğer yazarlarınkine pek benzemiyor. Ünlü yazarın Adolfo Bioy Casares'le birlikte bir öykü yazmayı planladıkları sırada kaleme aldığı bu "kaçınılacaklar listesi" yazarın gizli mizah duygusunu da gün yüzüne çıkaran bir ironiye sahip.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.