Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Yazarlar


Fisun Yalçınkaya

Fisun Yalçınkaya, 1987 İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü mezunu. Müzikte Bir Deney: Anadolu Rock belgeselinde çalıştı. 2009 - 2013 yılları arasında Sabah gazetesi hafta sonu ekleri ve kültür sanat servisinde muhabir olarak çalıştı. 2013'ten bu yana Milliyet gazetesi kültür sanat muhabiri ve Milliyet Sanat dergisi plastik sanatlar editörlüğü görevini sürdürüyor. 

Tüm Yazıları

Çizgi roman bir tutku meselesi... Örneğin her seferinde ısrarla aynı çizgi roman dükkanından alışveriş yapar, dükkanın çalışanlarıyla mutlaka biraz sohbet edersiniz.

1943 yılında işgal altındaki Fransa’da Paris yakınlarında küçük ve sevimli bir köydeyiz. Kahramanımız gecenin bir vakti gizli saklı köye giren yakışıklı, genç bir adam. O ne bir hırsız ne de yabancı, bizzat köyün delikanlılarından. Ama onu evine, kimselere görünmeden girmeye zorlayan bir dünya savaşı var arkasında.

Julie Maroh’un çizgi romanından uyarlanan, orijinal adıyla La Vie d’Adèle (“Adèle’in Yaşamı”), namı diğer Mavi En Sıcak Renktir (Blue is the Warmest Color) filmi, yönetmeni Abdelatif Kechiche’e büyük başarı getirdi. Cannes’da hakkında çokça konuşuldu, genel olarak da hakkında çokça yazıldı ama biz burada, işin çizgi kısmındayız.

 

“Eğer ben ölürsem ne diyecekler ardımdan/ Birisi ölmüş, herifin biri/ hayatı seven ve iyi eğlenen/ Aman aman/ Eğer ben ölürsem tekne üstünde, atın beni denize/ kara balıklar ve tuzlu su beni tüketsin diye aman.”

 

Bu bir Rebet şarkısının sözleri. Diktatörlük karşısında müzikte temsil bulan bir direnişin, özgürlüğün şarkılarından birinin...

 

Tüm dünyada yalnızca bilimkurgu-fantastik tutkunlarını değil, her nevi izleyiciyi ekran başına toplayabilen ve herkesi kendine hayran eden bir dizi Game of Thrones; Türkçesiyle Taht Oyunları. Uyarlandığı kitap serisi olan Buz ve Ateşin Şarkısı da yazılmaya devam ediyor...

İletişim Yayınları’ndan, okurları 1940’ların Ankara’sına taşıyan bir grafik roman yayımlandı. Levent Cantek’in yazdığı ve bu doğrultuda Berat Pekmezci’nin çizdiği ikişer sayfayı haftada bir Levent Cantek’e gönderdiği, Levent Cantek’in de hikayeyi tekrar tekrar yazıp şekillendirdiği bir yıllık dolu dolu bir emeğin ürünü bir kitap Emanet Şehir.

Her dört yılda bir futbolseverleri Dünya Kupası heyecanı sarar. İşte bu yıl da o vakit geldi çattı; dünyanın gözü kulağı Brezilya’daki maçlarda olacak. Heyecanla beklenen maçlar öncesinde, Brezilya sokaklarında, “Bizim futbol kupasına değil, eğitim ve sosyal haklara ihtiyacımız var,” yazılı pankartlarla dolaşan göstericiler de gördük. Haksız değiller.

Türkiye’de 1960 ve 70’li yıllarda kitlelerce çok sevilen Amerika ve İtalya kökenli çizgi romanların popülaritesi, yıllar içinde inişli çıkışlı bir seyir izledi. Hâlâ Zagor koleksiyonu yapanlarla birlikte sıfırdan Martin Mystere’e başlayan küçüklerin ya da Örümcek Adam’ı sinema dışında okumayı da sevenlerin sayısı hiç az değil.

“Milattan önce 50 yılı. Galya tamamen Romalıların işgali altındadır... Hemen hemen… Yenilmez Galyalıların yaşadığı küçük bir köy, işgalcilere hâlâ kafa tutmaktadır. Totoryum, Akvaryum, Toplantiyum ve Laudanyum garnizonlarında görev yapan Romalı Lejyonerler için hayat hiç de kolay değildir...” Efsane kahramanlar Asteriks ve kadim dostu Oburiks'in her macerası bu cümlelerle başlar.

Gerçek susturulamayan, bas bas bağıran küçük bir çocuk gibidir, derler. Nasıl, nereden çıkacağını bilemediğiniz tehditkar gerçek, bir o kadar da aktarılması zor bir meseledir. Gerçek bir hikayeyi olduğu gibi anlatmak, onu illaki ve illaki kendi dilimize, kültürümüze, bakış açımıza göre bir başka şekle sokmak anlamına gelir.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.