Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Arşivi

// En çok okunanlar



İyi ki doğdun SabitFikir...

Bundan tam bir yıl önce elektronik ortamda can bulmuştu Sabit Fikir, açık fikirlilerin, özgür düşüncelilerin sabitfikri olma amacıyla yola koyulmuştu. İnsanın en temel dürtülerinden biri olan hikaye etme arzusunun köklerinde var olan edebiyatla bugün başdöndürücü bir ivme kazanarak hayatlarımızın ortasına yerleşen teknolojinin, bilişimin kesiştiği yerden doğmuştu Sabitfikir.



“Yazmak çevirmektir!”

“Yazmaya başladığımdan beri, açığa çıkan her kelimenin, dipten vuran duyguların birer tercümesi olarak oluştuğunu, kelimenin ontolojik açıdan bir tercüme olduğunu içten içe seziyor, içine doğduğum Türkçe imgelemin başka dillerdeki yansımalarla yeryuvarlağını dolaşabileceğini derinden biliyordum.”



"Başka insanlar" sayesinde "bir kişi"

Magna Carta Libertatum yani Büyük Özgürlükler Sözleşmesi... 13.



Geldi çattı yıldökümü zamanı

Yıl sonudur, cümlemizin muhasebe vakti. Eteklerde dökülen taş kalmayacak illa, olduk olmadık hesapların hepsi görülecek, etraftaki her şeyi derleme toplama telaşına boğazımıza yapışan, gözümüze sokulan listeler eklenecek. Bu kervana katılmamak mümkün mü, değil elbette, üstelik herkesin muhasebesi de kendine...



Bilimkurgu insanlıktan umudunu kesti! Bir uzay efsanesi, Avatar'la ekseninden sapıyor...

1964 ilkbaharında Stanley Kubrick, Arthur C.Clark’a bir mektup yazar. Birlikte “dillere destan bir bilimkurgu filmi” yapmak istediğini söyler, yazarın bu konuda iyi bir fikri olup olmadığını sorar. Ve büyük efsane böyle başlar... Arthur C.



İkiyüzlü körler ülkesinde cinsellik ve edebiyat

Kökü elbette daha gerilere gidiyor ya, Turgut Özal’ın kişiliğinde taçlanmış bir toplumsal olgu bu: Faydacı muhafazakarlık. Milliyetçi-muhafazakarlığı neoliberalizmle birleştiren Yeni Sağ’ın tipik ama aynı zamanda daha atak daha yenilikçi lideriydi Özal.



Ayna tutkusuna ve dünya üzerindeki "gerçek" çok satanlar listesine dair...

Okuyanlar bilirler, Necip Mahfuz, İslam dünyasında tepki çeken ve yıllarca yasaklara takılan romanı Cebelavi Sokağı’nın Çocukları



Naipaul, entelektüel sefalet ve içimdeki edebiyat aşkı!

Son birkaç gündür V.S. Naipaul üzerine düşünüyordum ağırlıkla. E, Türkiye’de yediden yetmişe herkes bu yazarı düşünüp konuşurken benim neyim eksikti ki.



Tatile çıkma yasağı!
Tatil... Olsa olsa bir yanılsama... İnsanda yaşayacak derman bırakmayan sistem içinde debelenenler için beyhude bir ödül, sadece sistemin kendini gerekçelendiren, kendinin tekrarını garantiye alan sözde bir çıkış noktası, nefeslenme alanı...


Yeni medya alanları, sarsılan iktidarlar ve edebi ahlaka dair...

Henüz on beş yaşında bir genç kızmış ve doğunun en uzağında ta Japonya’da yaşıyormuş. Onunla ilgilenmemize yol açacak hikayesi ise bir gün internette cep telefonu ile ücretsiz mesajlar gönderilerek hikayeler, hatta romanlar yazılmasına olanak tanıyan bir site keşfetmesiyle başlamış.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.