Tatilin alternatifi ise gezmektir bence. Gezmek, görmediği yerleri görmek, gittiği yerin yapısına, kapısına dokunmadan, onu bozguna uğratmadan, kendi değerlerini dayatmadan gözlemek, bir parça da olsa söz konusu yerin, mekanın ruhunu kavramaya çalışmak. Yoksa sedir ormanlarının farkına varmadan Antalya’da olmanın, 363 güzel evi görmeden Ayvalık’ta yürümenin, Ege’nin belki de en güzel köyü olan Şirince’ye girmeden Selçuk’tan geçmenin, Dalyan deltasında sandalla gezmeden Köyceğiz’i görmenin, ne anlamı olabilir ki? Örneklerimi Ege ve Akdeniz’den vermemin sebebi, buralardaki tatil sezonunun tam ortasında olmamız değil elbette, son birkaç gündür sayfalarını karıştırdığım “Ege ve Akdeniz’de Yapmanız Gereken 101 Şey” adlı kitabın etkisi... “Ölmeden Önce Yapmanız Gereken 101 Şey” serisini “İstanbul” ve “Türkiye” kitaplarından biliyorduk. Serinin yazarı Akdoğan Özkan şimdi de “Ege ve Akdeniz” e çevirmiş rotasını ve kalemini. Bu serinin kitapları emir kipinde olması dolayısıyla her şeyden önce okuru rahatsız eden bir üsluba sahipler. Her ne kadar çalışmaktan ve tüketmekten serseme dönenleri “şunu yap, bunu yap” diyerek sarsmak ve kendine getirmek istiyor gibi görünse de yine de okur egosunu sarsıyor ister istemez bu üslup. Ancak bu rahatsız edici üslubu görmezden gelip, kitabın doğa-tarih-insan sever yanına odaklanıp iyi niyetli önerilerine kulak verebilirseniz, tatilin bu çağdaki tek alternatifi “gezmeye” dair iyi bir rehber edinmiş oluyorsunuz.
Aşk-Meşk, Flora-Fauna, Foto safari, Gizem, İnanç, Kültürel rotalar, Macera, Mağaralar, Off-Road, Sualtı, Suüstü ve Tekne keyfi olmak üzere on iki ana bölüme ayırmış çalışmasını Akdoğan Özkan. Okurunu bir milli parkta yaban hayatına karışmaktan bir orkide çeşidini görüntülemeye, bir dağ başında inzivaya çekilmekten tatlı bir çavlanın içinden geçmeye geniş bir yelpazede alternatif keşif gezilerine çağıran kitapta önerilen yerlere dair kısa ama doyurucu bilgiler verilmiş. Özkan’ın önerdiği yerlerde nerede kalınır, nasıl gidilir, kimlerle iletişime geçilir gibi sorular kalmıyor aklınızda, eğer bu kitabın rehberliğini kabul ediyorsanız hedef belirlemeniz, keyfinizi yoklamanız yeterli oluyor.
“Türkiye’nin batı sahilleri yüzlerce yıllık ıssızlığından uyanıp kalabalıklarla buluşuyor. Gelenlerin çok büyük kısmına gezginden çok tüketici demek daha doğru olur.(...) Elinizdeki kitabı batı sahillerimize egemen olan bu anlayışın uzağındaki gezilerinize az da olsa kılavuzluk etmesi için kaleme aldım. Bizleri birer tüketici olmaktan, sahillerimizin ve doğamızın aktivistleri olmaya doğru iten bir sürece bir nebze katkısı olsun diye... Çanakkale’den Anamur’a kadar uzanan coğrafyada, yayılıp yatmak dışında yapılabilecek çok sayıda aktivitenin varlığını hatırlatmak istedim. Bu ülkenin sahip olduğu tarihi, kültürel ve doğal değerleri vicdanımızla da hatırlayalım istedim.” Akdoğan Özkan’ın bu kitabı hazırlama amacının hedefini bulması, içimizde uyuttuğumuz gezginlerin, doğa-kültür-tarih severlerin, değerbilirlerin uyanmasına yol açması, umuduyla...
Yeni yorum gönder