Arşivi

// En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Yaşam öykülerini oldum olası sevmem. Gerçeklik ve samimiyet duygusu baskın olsun diye kurguyu feda ederler ya hep, işte ondan. Oysa yaşam kurgunun kendisidir, hele ki kaleme alınanlar. Ya da en basitinden şöyle sorayım: Anıların şahsi kurgularımız olmadığını kim söyleyebilir? İş ki yazarken ve anlatılırken bu göz ardı edilmesin. Kupkuru bir narsisizme kurban olunmasın.

//php print_r ($fields); ?>
Yine bir kıyamettir kopup gidiyor. Kıyametin başrolü son zamanlarda hep olduğu gibi bir televizyon dizisi. (Diziler olmasaydı, Türk kültür dünyası neleri tartışacaktı acaba diye merak edip duruyorum ya, o başka bir dram.)

//php print_r ($fields); ?>
Son günlerde, bütün okumalarım bir yana, 1050 sayfalık oldukça hacimli bir sözlüğü karıştırır oldum: Folklor ve Mitoloji Sözlüğü...

//php print_r ($fields); ?>
Bir tartışmadır almış yürümüş ecnebi okur-yazar çevrelerinde. Romantik aşk kitapları kadınlara zarar mı veriyor (Sabitfikir 03.06.11 tarihli haber) diye, ilk bakışta sade suya tirit gibi görünen bir soru-iddia ortaya atılmış.

//php print_r ($fields); ?>
Haworth kasabası… Dik bir yamacın üzerinde, kimsenin ziyaret etmek istemeyeceği kadar yalnız, küçük, korkutucu derecede sevimsiz. Hele kilisenin tam arkasında bulunan derme çatma papaz evi… Perdeleri hep sımsıkı kapalı, içeride bir ailenin yaşadığına dair herhangi bir ipucundan yoksun, tekinsiz… Oysa öyle değil.

//php print_r ($fields); ?>
Değil mi ki 2013, çocuk kitaplarını yasaklama talepleriyle geldi, ona kim hoş geldin diyebilir ki… En azından ben demem, diyemem… Benim çocukluğum, çocukluğumda okuduğum kitaplardır çünkü. Tesadüfen karşıma çıkmış ya da benim için alınmış, kütüphanenin kıyısında köşesinde unutulmuş ya da nice arkadaşın elinden geçe geçe bana ulaşmış kitaplardır.

//php print_r ($fields); ?>
Doksanlı yılların sonu olmalı. Yaşadığım taşra şehrinde sadece bir tane olan müzik mağazasına gidip gelip Pink Floyd’un The Dark Side of the Moon albümünü soruyordum sürekli, geldi mi gelmedi mi diye… Çünkü müziğin bir kaset ya da CD marifetiyle dinlendiği zamanlardı ve sevdiğiniz bir grubun albümünün çıktığını duymanız ayrı dert, o albümün sizin yaşadığınız şehre ulaşması ayrı dertti.

//php print_r ($fields); ?>
Geçtiğimiz günlerde Gülenay Börekçi, Egoist Okur adlı blogunda safiyane sormuş; çok satmanın bir formülü var mıdır acaba diye?

//php print_r ($fields); ?>
Buyurunuz habere: “Paul Auster reklam yapıyor”. Kim demiş, Ölüm Pornosu’nun ve Dövüş Kulübü’nün yazarı Chuck Palahniuk, demiş.

//php print_r ($fields); ?>
Nobel Edebiyat Ödülü jürisi malum, her yıl bir bombanın pimini çekip bırakır ortaya, gider. Toz duman içinde, biz edebiyatsever fanilere tartışıp durmak kalır. Yarım yıl yetecek bir edebiyat tartışmasıdır bu, dile kolay. E, bu yıl da kural değişmiyor. “Murakamiseverler” pek mahzun; önceki yıl, bir önceki yıl falan derken, iyiden iyiye isyana kestiler.
