Ömürlerinin merkezine siyasi saflaşmayı almadılar, apolitiklikle suçlandılar. Aslında sivilleştiklerini hiç düşünemedik. Eski nefretlere, köhnemiş söylemlere, düşmancıl politik sınıflara yüz vermediler diye siyaseten ilgisiz sandık onları. Hep yargıladık: Tek dertleri internetti, ah bu nesil ne olacaktı, nasıl kurtaracaktık bunları...
Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve Türkiye siyasetindeki taşları yerinden oynatan direniş sayesinde, o eski nefretlere yüz vermemelerinin ne kadar da isabetli ve bilinçli bir tercih olduğunu görüyoruz şimdi. Görünen o ki, dertleri insanca, nefretsiz yaşamak. O yüzden, dahil olan herkese sadece acı veren o eski oyunları artık oynamayacaklar.
KİM BU İNSANLAR?
Onlar belki Türkiye’ye bir insanlık dersi verdiler ve tüm benim diyen yorumcuları sıfır noktasına getirdiler, ama hâlâ eski nesillerin anladığı biçimde politik değiller. Biz onları demokrasi forumlarında ülkeyi kurtarma planları yaparken hayal ededuralım, onlar sadece Mustafa Keser’in askerleri oldukları kararıyla çıkıyorlar ortaya.
Peki kim bu insanlar? Beşiktaş’ta, Taksim’de, Cebeci’de, Hatay’da, Alsancak’ta gaz bulutları ve ilaçlı TOMA suları altında bir küçük destan yazan, kim bu deniz gözlüklüler? Ne okurlar, ne düşünürler, nasıl davranırlar? Hasan Cömert, Gezi Direnişi ekseninde Türkiye’nin Y Kuşağı’nı analiz ediyor bu sayının kapak yazısında. Politik-apolitik kavramlarımızı tekrar sorgulayalım ve bize hiç mi hiç benzemeyen bu nesle artık biraz daha dikkatli bakabilelim diye. Çünkü gelecekte onlar (da) var.
>>> Bir direnişin anatomisi: Kim bu deniz gözlüklüler?
>>> Antikapitalist Müslümanlar: Gezi, Kur’an’daki cennet tasavvuruna çok yakın
>>> çArşı: Süper reklamımız oldu
>>> Öğrenci Kolektifleri: Politik değildir demek akıl kârı değil
Yeni yorum gönder