Henry Miller’ın otuz yıla yakın bir süre boyunca yasaklı kalan, büyük tartışmalara hedef olan ve bugün çağdaş edebiyatın klasiklerinden sayılan başyapıtı Yengeç Dönencesi, Avi Pardo çevirisiyle yeniden Türkçede.
“Parasızım, çaresizim, umutsuzum. Dünyanın en mutlu adamıyım.” (Henry Miller, Yengeç Dönencesi)
Henry Miller’ın otobiyografik nitelikler taşıyan ve büyük ses getiren romanı Yengeç Dönencesi, yazarın Paris yıllarını, dünya sancısını ve yaşam savaşının bütününü konu alıyor. Yengeç Dönencesi, yaşam adı da verilen kaosa dair yazılmış en güçlü metinlerden biri.
Fransa’nın Obelisk Yayınevi tarafından yayımlandıktan sonra ABD ve İngiltere’de neredeyse otuz yıl boyunca yasaklı kaldığı gibi gümrük yasaklarıyla da karşılaşan Yengeç Dönencesi, ABD’de hakkında açılan altmışın üzerinde davadan ‘beraat’ ederek 1964 yılında yayımlanmış ve çağdaş edebiyatta bir dönüm noktası olarak kabul edilmişti.
Miller, cebinde 10 dolarla geldiği ve 10 yıl boyunca yaşadığı Paris’te geçirdiği günlerine dair belgesel niteliği taşıyan Yengeç Dönencesi'ni karın gurultuları eşliğinde yazmış.
“Sahip olduğum her şeyi kaybetmenin, sokaklarda açlık ve polis korkusu içinde yürümenin ne olduğunu bilmekle birlikte, korkunç denebilecek bir şey gelmemişti başıma o güne dek. Tek bir arkadaş bile bulamamıştım henüz, ki üzücü olmaktan çok şaşırtıcıydı çünkü o güne kadar gittiğim her yerde çok kolay olmuştu arkadaşlık kurmak. Ama dediğim gibi, korkunç denebilecek hiçbir şey gelmemişti başıma.
Arkadaşsız da yaşayabilir insan, sevgisiz, hatta parasız bile. İnsan Paris’te sadece keder ve ıstırapla yaşayabilir, bunu keşfetmiştim. Acı bir perhiz gerçi, kimileri için en iyisi belki de. Her neyse, tükenmemiştim henüz. Felaketle cilveleşiyordum sadece.”
Sibel Oral, Sabit Fikir'deki Yasaklı Kitaplar köşesinde, yazarın hem Oğlak Dönencesi hem de Yengeç Dönencesi adlı kitaplarının başlarından geçenleri yazmıştı:
Sana ve Oğlak Dönencesi’ne nice yüzyıllar...
"Zaman zaman patlayan, yaralayan, fışkıran, içimizden iniltiler yaşlar ve beddualar koparan sayfalar okuyorsak, bilin ki bu sayfalar sırtı duvara dayanmış, tek savunması sözcükler olan bir adam tarafından yazılmıştır…" İşte böyle demişti tek savunması sözcükler olan Henry Miller.
1891 yılının Aralık ayında dünyaya geldi Henry Miller. Dünya, bir yüzyıl biterken görüp görebileceği en yetenekli ve üretken yazarlardan birini karşılıyordu. New York’ta doğan ve çocukluğunu Manhattan’ın bir köprü uzağındaki Brooklyn’de geçiren yazar, yazmaya daha lise yıllarında başlamıştı. Ancak Miller, Yengeç Dönencesi adlı yasaklı kitabıyla tanındı ve edebiyat dünyasında konuşulmaya başlandı. Bizim konumuz ise, yine yasaklardan nasibini almış olan, Yengeç Dönencesi’nin devamı: Oğlak Dönencesi.
Miller, bu kitabında sürreal biçemiyle, New York'taki insan düşmanı yaşamı anlattı; mutsuz, başarısız evlilikleriyle hesaplaştı; orta sınıfa mensup halkın ahlâk anlayışına ve uygar düzene karşı geldi, insanın duygu dünyasının kurtuluşunu aradı... Oğlak Dönencesi, cinselliği, tabuları yıkarak ele aldı; 60'lı yılların Beat nesli için adeta bir kült oldu.
1930’lu yılların sonunda, Avrupa’da büyük başarıya ulaşan kitaptan, hemen hemen tüm eleştirmenler övgüyle söz etse de, yasalar aynı şeyi düşünmüyordu: Kitabın basımı ve dağıtılması önce ABD’de yasaklandı, sonra Avustralya ve Türkiye’de de aynı durum yaşandı. Sebebini ise yargıçlar “genel ahlâk yasalarına aykırı ve müstehcen öğeler içeriyor” sözleriyle açıkladılar.
Cesur yayıncılardan Miller’a armağan
ABD’de yasağı halen sürüyor olmasına rağmen, Grove Yayınevi’nin sahibi Barney Rosset’in kişisel çabaları sayesinde hem Oğlak Dönencesi hem de Yengeç Dönencesi yasağın 30. yılında basıldı. Amerikan yayıncılığı için gerçek bir mihenk taşı oluşturan basım, “zorla kabul ettirilen ilk yasaklı kitap” unvanını kazanmayı başardı. Ve böylece, ABD’de kitabın yasağı, ancak 1961 yılında kalkmış oldu!
Miller’ın hayatından belirgin izler taşıyan ve yazar olarak içsesini aradığı bir uyanış öyküsünü konu alan bu romanın; Türkiye’de 3 yıl süren davanın ardından imhasına karar verilmişti. Bu kararın ardından, 1985’te Can Yayınları tarafından basılan kitap için 39 yayınevi bir araya gelerek görülmemiş bir dayanışma sergiledir ve kitabı, müstehcen bulunan bölümleri boş bırakarak tekar bastılar. Kitabın yeni basımında başına “Muzır Kurulu”nun raporu, savcının son iddianamesi ve Can Yayınları’nın sahibi Erdal Öz’ün savunma metni eklendi. Basılır basılmaz tekrar toplatılan kitabın ardından 39 yayımcıya dava açıldı ancak birinci celsede yayıncıların hepsi beraat etti.
Oğlak Dönencesi’nin 1995 baskısında kitabın yayıncısı Can Yayınları da arka kapak yazısında şu satırları yazıyordu: “Bu romanını ilk kez 1985 yılında yayımlamıştık. Ancak kitap müstehcen sayılarak hemen toplatılmış ve iki buçuk yıl süren duruşmalar sonunda da Oğlak Dönencesi'nin imhasına karar verilmişti. Şimdi romanın bu yeni basımında, mahkeme kararını da kitabın başına ekliyoruz. Yasalarımıza göre, karara bağlanmış davalarda verilen karar örneklerinin yayımlanması, herhangi bir suç oluşturmuyor. İşte bu mahkeme kararında belirtilen ve suç öğesi taşıdığı saptanan cümlelerin üzerini siyah kalın bantlarla kapattık. Böylelikle suç öğelerini kitaptan kaldırmış olduk. Oğlak Dönencesi adlı o güzelim kitabını, biraz oyuncaklı da olsa, yeniden günışığına çıkarmaktan kıvanç duyuyoruz. Artık Türkiye'de kimse bu kitabını suçlu sayarak toplatamayacak. İşte sana bizden küçük bir doğum günü hediyesi. Şimdilik elimizden gelen bu kadar. Sana ve Oğlak Dönencesi’ne daha nice yüzyıllar...”
Yeni yorum gönder