Cemal Karanlık
Evelsi akşam pek keyifli oturduk Nadir’le, sevgili okurlar. Nadir duyduğu bir iki yeni Temel fıkrasını anlattı, ben üniversite yıllarından bazı hoş anıları dile getirdim, başka bir iki arkadaşımız daha vardı, güldük, iyi oldu.
Fakat Nadir kardeşimiz bazen gerçekten ilgi çekici şeyler söyleyebiliyor. Bir ara, tüm o gırgırın, şamatanın arasında ansızın durdu, yahu bu kadar şamata yeter, biraz da edebiyattan konuşsak a, der gibi bir hali vardı.
Evet, sevgili okurlar, bizde, biliyorsunuz, edebiyat çevremizde bu hal, bu virüs yaygındır. Şamata uzayınca vicdan peyda olur ve toplumsal sorumluluğumuz aklımıza gelir.
Unutmadan; iki türlüsü vardır bu vicdan virüsünün: İlki, e yeter, biraz da edebiyattan konuşalım, demekle olur, ikincisi, daha yaygın olanı, edebiyatçılarımızın içinden geçer: Yeter yahu çok zaman öldürdüm, iyisi mi gidip bir şeyler yazayım ben.
Neyse, gerçekten, bir ara virüs hasıl olunca Nadir’in suratı asıldı. Bir süre sessizce hepimizi izledikten sonra,
“Dün,” dedi, “meşhur kültür sanat muhabirlerimizden biriyle karşılaştım.”
“Ee?”
“Edebiyatçılarımızın güzün çıkacak yeni çalışmaları hakkında bir haber hazırlıyormuş. Tabii hemen merak edip sordum, o da bana bazı yazarlarımızın yeni romanlarının adını söyledi iyi mi. Şu an gerçekten nadir bir insanım yani.”
“Vay anasını! Yahu hadi bize de söyle.”
“Söyleyeyim, nasıl olsa bir iki gün içinde haber de çıkmış olacak. Selim İleri abimiz mesela, ‘Anlat Derdini Güzel İstanbul’ adlı bir çalışma hazırlıyormuş. Roman ya da anı olabilirmiş, tür belli değilmiş henüz.”
“Vallahi çok güzel. Devam et…”
“Orhan Pamuk bir sürpriz yapıp yine dev gibi bir roman çıkaracakmış. Hemen önümüzdeki ekimde alıp raflarımıza koyabileceğiz. Romanın adı “Kırmızı ile Mavi” imiş. Kırmızı Türkiye’yi, mavi Amerika’yı temsil ediyormuş. Üstad yeni romanında yine Hurufi takılıyormuş.”
“Heyecan verici Nadirciğim. Ben tuğla romanlar okumaya bayılırım. Anlaşılan Romancı Orhan bizi klasikler devrine götürecek bu kez. Ee?”
“Murat Gülsoy da bir roman yazıyormuş. Fakat deneysel bir çalışmaymış bu. Daha önce öykü olarak yayınladığı bir metni yeniden çalışmış ve ortaya bir roman çıkarmış. Kitabın adı, ‘Orhan Pamuk Olmak’mış. Orhan Pamuk olmak fikri tür olarak roman için daha mümkün görünmüş yazarımıza. Kitabın yanında bir CD verilecek, CD’de de Orhan Pamuk’un ses kayıtları yer alacakmış.”
“Nefis. Bekliyoruz. Başka var mı?”
“Son olarak Feyza Hepçilingirler’den bir kitap geliyormuş. Kitabın adı ‘Uf’. Bir de altbaşlığı var: Türkçe Günlükleri…”
“Hay Allah yaşadık. Bu güz yine harika şeyler okuyacağız desene.”
“Aynen öyle. Dur bakalım, arkadaşım bundan sonra bir de yabancı yazarların yeni kitaplarını haber yapacak. Göreceğiz.”
Yeni yorum gönder