Tanrı ile yapılan bir konuşma eğer sizden Tanrı’ya yönelen tek taraflı bir konuşmaysa bir sorun yok. Uhrevi dinlerde buna dua denir. Dua önemlidir, Tanrı’yla yakınlık kurmanın genelgeçer bir yoludur, kimi zaman insanı rahatlatır. Tanrı’nın sizi yanıtladığını iddia ettiğiniz noktada ise ya delilik ya da peygamberlik başlar.
Horatio ya da tercih ettiği isimle Bobby epey b*ktan günler geçiriyordu. Aslına bakarsanız bu b*ktan günler epeydir birbirini kovalıyordu, neredeyse doğduğundan beri. Horatio’nun Tanrı’yla ilişkisi her daim biraz çetrefilli olmuştu. Tanrı her zaman mihrabın üzerinde bir yerlerde duran, asık suratlı ve biraz kızgın bir adamdı. En azından Horatio öyle sanıyordu. Ta ki kitapçıdan aşırdığı kişisel gelişim kitabının içine not edilmiş, Tanrı’ya ait telefon numarasını arayana kadar...
Parodi Yayınları’ndan çıkan Olur Böyle B*ktan Şeyler, New York Times gazetesinin çok satanlar listesine de girmiş bir kitap. Geçmişi Tanrı’ya ilişkin türlü çelişkilerle dolu olan Horatio, kendisini tümüyle Tanrı’ya adamadan evvel girdiği yoldan emin olmak isteyen rahibe Alice ve kendisini doğru yolda tutma mücadelesi veren Lexington Vargas. Bu üç insanın ne gibi bir ortak özelliği olabilir ki? Yani Tanrı’yla telefonda konuşmuş olmaları dışında?
Olur Böyle B*ktan Şeyler eğlenceli üslubu ve akıcı mizahıyla okuru kendisine bağlayan bir kitap. Özellikle Tanrı’yı çatık kaşları ve kızgın bakışlarıyla değil de bayat esprileri ve kendisine atfedilen türlü uhrevi hallerle alay eden yapısıyla, genellemelerin dışında resmetmesi de hikayeyi benzerlerinden farklılaştıran bir diğer yön. Merkezine hayatta en sevdiği insan yatağa bağlı ablası olan, dindar annesi ile ergenliği arasına sıkışmış, büyümüş hali de en az ergen hali kadar beter olan Horatio’yu alan kitap, gündelik bir dile sahip. Bu dil aynı zamanda yazarın edebi kaygılar gütmektense eğlenceli ve akıcı bir hikaye yazmayı amaçladığını hissettiriyor. Bu noktada söylemek gerekir ki, yazar amacına kısmen ulaşmış. Horatio’nun ağzından anlatılan hikayenin espri dozu bir an olsun düşmezken bütün bu olup bitenin sonunda nereye varacağı merakı da okuru sonraki sayfalara taşıyor. Fakat bu elbette kitabın bütünüyle akıcı bir hikayesi olduğu anlamına gelmez. Özellikle kimi geçmişe dönüşlerde hikayenin hızı kesiliyor ve kimi yan hikayeler de asıl hikayenin hantallaşmasına sebep oluyor. Bu durum da kimi noktalarda okumayı güçleştirirken, yazarın da hikayesini nereye götürmek istediğine bu zikzaklı yolculuk sırasında karar verdiği hissini uyandırıyor. Bu kararsızlık hissinin okurda yazara ilişkin bir güvensizlik yarattığını es geçmemek gerek.
Son olarak kitabın yazarlık kariyeri dışında müzisyenliği ve hatta oyunculuğu ile de tanınan ve seksen kuşağı gençlerin gönlünde taht kurmuş yazarı Rick Springfield’den de bahsetmeden geçmeyelim. Bu isim müzik tutkunlarına pek yabancı gelmeyecektir, ne de olsa yazar aynı zamanda Grammy ödülü kazanmış bir müzisyen ve 80'lerin pop-rock piyasasına yön veren isimlerden biri. Epey yakışıklı bir beyefendi olan yazarımızın yüzünü de eskilerin ünlü dizisi General Hospital’dan ya da şimdilerde True Detective’in ikinci sezonunda yer alan Dr. Pitlor rolünden tanıyor olabilirsiniz.
Sonuç olarak Olur Böyle B*ktan Şeyler eğlenceli üslubu, farklı hikayesi ve sürpriz sonuyla yaklaşmakta olan sıcak yaz aylarında içinizde serin rüzgarlar estirecek türden, eğlenceli ve ferah feza bir roman.
Yeni yorum gönder