19. yüzyıl Amerika’sının içini dışını ve dışarıdaki Amerikalıları en iyi anlatan yazarların başında kuşkusuz Henry James geliyor. Harvard’daki öğrenciliği sırasında, ABD’nin düşünce ikliminden uzaklaşıp Avrupa’ya açılan James, bu sayede, topraklarındaki kültürel noksanlıkları fark ettiği gibi oradan uzaklaşma imkanı da bulur. Böylece her biri klasik haline gelen ve insanlık komedileri etrafında dönen romanları için ana malzemeyi toplamaya başlar.
Henry James’in kitaplarının dikkat çeken bir özelliği, ruh hallerini çözümlediği insanların öznelliğine epey yer vermesi. Kentsoylularla aşağı tabakanın veya çeşitli kültürlerden gelen bireylerin hayatı algılamadaki ayrımları, yazarın sık sık başvurduğu temalar arasında. James’in klasikleşmiş yapıtlarından biri olan Amerikalı’da da benzer meseleleri bulmak mümkün.
James’in Amerikalı’da yarattığı zengin, akıllı ve idealist, aynı zamanda bilgi ve görgüsünü kendi çabasıyla katlamış Christopher Newman karakteri, hayatını birleştireceği bir eş bulmak için Avrupa’ya yollanır. Newman, bu seyahatin kendisinde eksikliğini hissettiği yüksek kültürle buluşması için kapılar açacağını da umar. Nitekim Paris’e vardığında, Amerikalı arkadaşı Tom Tristan’la karşılaşması, Newman’ın hayatını değiştirecektir. Çünkü Tristan’ın eşi, Newman’ı başından bir evlilik geçen ama kocası ölen Madam Cintré’yle tanıştırır. Evlilik teklifini kabul eder etmesine fakat Cintré’nin annesi, kızını bir soyluyla dünya evine sokma derdindedir ve Newman’ın özgeçmişi, müstakbel kayınvalidesinin kriterlerine pek uygun değildir.
James’in Newman karakteri, 19. yüzyıl Avrupa’sının kentsoylu ve soğuk aile yapısına ters düşen taraflarıyla da öne çıkar. Mesela, olur olmaz iyimserlikleri, neşesi, hemen her konudaki rahat tutumu ve çocuksu davranışları, Cintré’nin ailesi tarafından garipsenir. James’in bu anlarda, alttan alta Amerika ile Avrupa kültürünü –işin içine mizah da katarak– tarttığını görüyoruz. Yani ABD’deki, olaylara daha “esnek” bakma kültürü ile Avrupa’daki “katı” tutumun bireyler bazında okura yansıtılması bir anlamda bu.
Bütün bunların yanı sıra, James’in konuyu cinayet, sırlar ve intikam gibi çok güçlü yan öğelerle beslemesi, romanın salt kültürel çelişkilere bağlanmasını ustaca engelliyor. Yazar bu sayede, hem Newman’ın hem de Cintré ve aile fertlerinin öznelliğinde odaklanabilme ve bunu okura aktarabilme imkanı yakalıyor.
Dünden bugüne göndermeler
Henry James’in başarılı bir romancı olarak nitelenmesini sağlayan en önemli şeylerden biri, acemi Amerikalılar ile tecrübeli ve insana pabucunu ters giydirebilecek Avrupalılar arasındaki girift ilişkileri, gerilimleri ve buradan doğan tuhaf kavgaları resmetmesi geliyor. 19. yüzyıl ABD edebiyatının kilometre taşlarından kabul edilen Amerikalı bu anlamda, yazarın romancılığındaki o temel özelliği hayli çarpıcı şekilde önümüze getiriyor. Daha da önemlisi, sadece o dönemle sınırlı kalmayan ve şimdilerde bile bir şekilde devam eden benzer ikilemleri ve tartışmaları gündeme getiren ve bu anlamda evrensel öğeler barındıran bir yapıt.
Görsel: Ömer Faruk Yaman
Yeni yorum gönder