Middlemarch klasik bir roman, bir başyapıt. 1871 yılında yayımlanmış. Rahatlıkla Anna Karenina’nın, Madam Bovary’nin, Kızıl ile Kara’nın yanına konulabilir.
George Eliot Middlemarch’ı üç ana karakter üzerine bina eder: Dorothea, Rosamond ve Mary. Bir de Dorothea’nin kız kardeşi Celia vardır. O, arada sırada gösterdiği iradesini bütünüyle kocası James’a bırakmıştır. O yüzden George Eliot, Celia’yı arada sırada sahneye çıkarır. Erkek karakterler de çoktur romanda. Ve bu kadın karakterlerden çok, onlar anlatılır. Çünkü Middlemarch’da George Eliot her ne kadar evliliği, aile hayatını anlatmak istemişse de, proje kendini aşmış, Middlemarch kasabasını, toplum düzenini, hepsinden önemlisiyse, 19. yüzyılda yapılan reformları anlatmaya dönüşmüştür. George Eliot modern döneme geçişin felsefi, estetik, bilimsel, sosyolojik sancılarını yansıtmayı başarmıştır romanında.
Görünenin ardındakini arar yazar
Eliot’a göre kadın, etkin değildir fakat etki alanı oluşturarak etkin karakteri yönlendirir. Her zaman ortada erkekler vardır. Onlar görünür yerdedirler, hareket halindedirler. Eliot, bu görüneni delip geçer, görünenin ardında duran görünmeyeni bulur, çıkarır ortaya. İtiraz edilemeyecek şekilde yapar bunu. 8 kitap yani 945 sayfa boyunca bu incelikli çalışma, ana karakterlerden çok, yan karakter olan erkekler anlatılarak yapılır.
Mary iki çılgının, Dorothea ile Rosamond’un arasındadır. Makul hareket edendir Mary. Ne istediğini bilen, kendini fırtınaya kaptırmayan, fedakar ve cefakar… Ne kebap yansın ister Mary ne de şiş. İçlerinde en güzeli Rosamond’tur. Güzelliğiyle birlikte diğer karakterlere göre en inatçı, kibirli, söz dinlemez ve beceriksiz olan da Rosamond’tur. Dorothea ise, Eliot’ın gözdesidir. İdealidir de denilebilir. Eliot, Dorothea karakteriyle bir nevi modern zamanların Azize Theresa’sını yazmak istemiştir. Ona göre “…dünyaya pek çok Theresa geldi.” Gelmeye de devam edecektir. Dorothea yeniliklere açıktır, ideallere inanır, aşkına sadıktır, sözünde durur. O, Rosamond gibi “Tamam” deyip, arkadan iş çevirmez. Konuşarak ikna edilebilir; çünkü Dorothea, aklını kullanır ve hakikatin peşindedir. İyinin, doğrunun ve güzelin… Rosamond ise bütünüyle arzularının esiridir. Herkesi de bu yüzden kendinin esiri zanneder. Fakat başarılı olamaz, çünkü hayat acımasızdır. Ve herkes Rosamond’un güzelliğini fark etse de, o güzelliğin etkisi altına girmez. Güzelliği nedeniyle Rosamond şımarık hareket eder. Dorothea içinse fikirler ve duygular önemlidir, kendi güzelliği değil. Dorothea geçici olana değil, kalıcı olana odaklanmıştır. Bu yüzden kendinden 20 yaş büyük olmasına rağmen Casaubon’un evlilik teklifini kabul eder. Çünkü Casaubon hayatını, mitolojilerin anlamlarını çözmeye adamıştır. Yüzlerce defter tutmuş, belki de binlerce eser karıştırmıştır. Balayını bile Roma’nın kütüphanelerinde geçirecek kadar bu işe kendini adamıştır. Dorothea’yı etkileyen de Casaubon’in bu adanmışlığıdır. Dorothea eşinin çalışmalarına yardımcı olacak, Latince öğrenecek, bu büyük amaç uğruna gereken bütün fedakarlığı gösterecektir. Rosamond ise lüksten, keyiften, zengin yaşamdan kendini bir türlü çekemez. Çekmeyi aklının ucundan bile geçirmez. Bu uğurda evliliğini de tehlikeye atar. Romanın diğer bir reformist, idealist erkek karakteri olan, Rosamond’un kocası Lydgate’in tıp alanında yapmak istediği araştırmalarına engel olmak pahasına. Rosamond kendisi için yaşamaya örnektir, Dorothea ise başkaları için yaşamaya. Dorothea sadece aşkın, Rosamond ise, paranın kanunlarına bağlıdır. Dorothea aşkı için eski kocasından kalan servetten vazgeçer, Rosamond ise, parasızlık ve tutumlu yaşamak söz konusu olduğunda aşkından vazgeçer. Dorothea sadece sevdiklerini değil yardıma muhtaç herkesi düşünür. Onda yeniden doğan Azize Theresa’nın ruhu, bu şekilde kendini gösterir.
Üç karakter çok mesaj
Eliot çok şey anlatır, bu üç karakter üzerinden. Her şeyden önce de reform taraftarıdır. Casaubon eskiyi, Lydgate de yeniyi temsil eder. Casaubon gelecekten çok geçmişe bakar, geçmişin içinde didinip durur. Kuzeni Will Ladislaw’a duyduğu kin ve öfke de bu özelliğinden dolayıdır. Oysa Will’in Casaubon’a hiçbir saygısızlığı ve kötülüğü yoktur. Onun suçu, yıllar önce annesinin evden kaçarak tiyatrocu olması ve uygun görülmeyen biriyle evlenmesidir. Casaubon yıllar önce yaşanmış bu olayın nefretini taşır, acısını kuzeninden çıkarmaya kalkışır. Bu, geçmişe takılıp kalmasıyla ilgilidir. Eliot, Dorothea karakterini böyle birinin hizmetine vererek, bu tip kişilerin desteklenmemesi gerektiğini, Dorothea gibi bir mücevheri bile solduracağını göstermek ister. Dorothea ne zaman Will’e aşık olur, onun için fedakarlık göstermeye başlar, işte o zaman bütün potansiyeli harekete geçer, hayat enerjisi eksilmekten ziyade çoğalmaya, çevresine ışık saçmaya başlar. Diğer bir idealist Lydgate ise, anlayışsız ve nobran eşi Rosamond nedeniyle belki de tıp alanında büyük keşifler yapacakken, 50 yaşında ölür ve geriye herhangi bir eser bırakamaz. Eliot, Dorothea üzerinden, kadının isterse erkeğini nasıl büyük hedeflere ulaştırabileceğini; Rosamond üzerinden ise nasıl çıkmazlara sokup, çaresiz bırakıp, yıkımına yol açabileceğini gösterir. Mary ise, orta bir karakterdir. Büyük hedeflerde gözü yoktur. Ona göre “Kocalar, yoldan çıkmalarının önlenmesi gereken, alt kategoriden insanlardır.” Mary şımarık zengin çocuğu Fred’i bu düşüncesiyle yola getirmeyi başarır. Çünkü onu seçmiş ve sevmiştir, onun tarafından da seçilmiş ve sevilmiştir.
Will Ladislaw, romanda sanatı temsil eder. Resim yapar, edebiyata ilgisi vardır. Kendini zamanla tanıyan ve anlayan bir karakterdir Will. Ressamlık ve şairlikten sonra köşe yazarlığına, gazete editörlüğüne girişir. Büyük başarılar elde eder. Kendine ait fikirleri vardır, hiçbir siyasi partinin emrine vermek istemez kalemini. Bu yüzden çok para kazanamayacağını, hayatı boyunca geçim sıkıntısı çekeceğini fark eder. Will üzerinden bir varoluş sürecini anlattığı söylenebilir Eliot’ın. Fakat yine Dorothea etkisiyle. Gönlü yüce Will, bunu Dorothea’ya duyduğu aşka borçludur. O yüzden romanın kötüsü Bulstrode’un vicdan azabını dindirmek için teklif ettiği yüksek miktardaki parayı reddeder. O para çünkü haksız kazançla elde edilmiştir. Yine Will, Casaubon’ın servetinde olan hakkının peşine düşmez. Casaubon’u vicdanıyla baş başa bırakır. Will’in gözü Dorothea’dan, dolayısıyla yücelikten başkasına kapalıdır. Para onun tenezzül edeceği bir şey değildir. Dorothea de onun bu yönüne vurulmuştur. Will, Lydgate’le birlikte Eliot’ın gözde erkek karakteridir.
Yeni yorum gönder